15/01/2013 | Yazar: Seçin Tuncel

‘Heteronormativite, erkeklik, kapitalizm olmasaydı’ diyen Hande, açık olmadan da homofobiyle mücadele etmenin olanaklı olduğunu bize gösteriyor.

‘Heteronormativite, erkeklik, kapitalizm olmasaydı.’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Biseksüel kadınların ve lezbiyenlerin örgütlenme deneyimleri ve hayata bakışlarına dair yaptığımız söyleşilerin ikinci konuğu, Hande Mardini. “Heteronormativite, erkeklik, kapitalizm olmasaydı” diyen Hande, açık olmadan da homofobiyle mücadele etmenin olanaklı olduğunu bize gösteriyor.  
 
Türkiye’de bir kadın olarak yaşamanın zorlukları olduğunu düşünüyor musun? Bu zorlukları eşcinsel ve biseksüel kadınlar nasıl yaşıyor?
Türkiye’de kadın olmak; doğrudan dezavantajlı bir gruba mensup olmak demek. Doğumdan geldiğimiz yaşa kadar yaşamın her alanında 1-0 geride kalmak ve standart koşullara ulaşabilmek için ekstra çaba harcamak demek. Doğuştan sahip olmamız gereken haklar için gerçek anlamda savaşmak gerekli. Bu noktada ataerkil toplumla her alanda çatışmaya girmek zorunda kalıyorum. Zorluklar; toplumun en küçük ama sosyalizasyonumuzun ilk basamağı olan ailede başlıyor. Eşcinsel bir kadın olarak, etrafımı duvar gibi ören heteroseksist ve eril sistemin içinde benlik algımı oluşturmam çok uzun yıllar aldı. Yaklaşık lise yıllarına kadar sadece erkeklerin kadınlara ilgi duyabileceğini, bu nedenle erkek olmam gerektiğini bana düşündürmüş bir sistem. Dolayısıyla en büyük sıkıntılarımı o dönemde yaşadım. Eşcinsel ve biseksüel kadınların ötekinin ötekisi olma durumları muhakkak ki daha sıkıntılı bir durum. Halihazırda kadın olmak üzerinden yaşanan zorlukların üzerine eşcinsel ve biseksüel kadın olarak yaşanan sıkıntıları eklediğimiz zaman ciddi olumsuz bir tablo görüyorum. Kadın olarak toplumsal yapı içerisinde kendimizi var etmeye çalışırken, eşcinsel bir kadın olarak bu sefer hem erkek toplumun içinde hem de “kadın”lar içinde kendimizi var etmeye çalışıyoruz. Bu noktada ise aslında kadınların rolünü daha da önemsiyorum. Öncelikli olarak cinsel yönelimi ne olursa olsun kadınların eşcinsel ve biseksüel kadınları öğrenilmiş eril mantıkla kendi içlerinde ötekileştirmeden, orada hep beraber var etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sırada bizi bekleyen, değişmesi gereken “erkek” bir toplumsal akıl ve yapı var.

Eşcinsel/biseksüel olmanın hayatına olumlu katkıları olduğunu düşünüyor musun?
Eşcinsel bir kadın olmamın öncelikle zihinsel algıma ve buna bağlı olarak gündelik hayatıma katkıları olduğunu düşünüyorum. Farklılık diye bir kelimenin var edilmesinin,  bu kelime altında etnik kökeni, inancı, cinsel yönelimi vs. nedeniyle yer alan herkese amiyane tabirle bir kazık olduğunu düşünmekle birlikte, aynı zamanda bunun çok ciddi şekilde çözüm odaklı bir bakış açısı kazandırdığını da düşünüyorum. İçinde olduğunuz bir şeyin dışına çıkmadan genel bakış açısını yakalamak zor olduğundan, burada dışına itildiğimiz sistemin nasıl baştan aşağı yanlış ve kendisine hizmet odaklı olduğunu görebilmek açısından çok önemli katkısı oldu özetle bana.
Genel olarak hayatımda lgbttq hareketin son dönemde kazandığı ivmeden memnunum. Birleştirici etkisinin yanı sıra sosyalleşme adına da çok etkisi olduğunu düşünüyorum. Sadece lgbt sorunları üzerinden değil, genel olarak bir sistem eleştirisi üzerinden giden bir harekete dönüşmesinden ve bunun günlük yaşam pratiklerimize yansımasından memnunum.
 
Bir eşcinsel bir kadın olarak ailenle, arkadaşlarınla, çevrenle ilişkilerini değerlendirebilir misin?
Lezbiyen olarak açık olmadığım için ailemle ilişkim tamamen bir boşluk üzerine kurulu. Giyimimden saç kesimime kadar tatlı eleştirilere maruz kalmak ve bunları aynı tatlılıkla geri püskürtmek, annemin evlilikle ilgili beklentilerini değiştirmeye çalışmak, günlük konuşmalarda eşcinsellikle ilgili yaptıkları ayrımcılıklara gayri ihtiyari verdiğim tepkileri ulu hümanizmaya bağlamak gibi motor hareketler arasına kattığımız bir ilişki. Eşcinsel olduğumu ablam dışında aileme söylememe kararım ve bunun getirdiği yalancı sorumluluklar… Dolayısıyla kendim olarak var olamadığım için 4-5 ayda en fazla 3-4 günlük görüşmelerde bulunuyorum.
Arkadaş çevremin tanıdığı ilk eşcinsel olarak, onlara, kendimi tanıma sürecimde ve bu süreç sonrasında bana inanılmaz destek oldukları için buradan teşekkür ediyorum. Bu süreci o kadar eğlenceli, mutlu ve olabildiğince az hasarlı geçirmemde etkileri çok büyük olduğundan sonra ki dönemlerimde aile ve iş dışında çevremden zarar görme korkum hiç olmadı. Eşcinsel olduğumu saklamak gibi bir sıkıntım hiç olmadı. Tamamen olduğum gibi ilişkilerimi yürütebildiğim bir alan oldu.
İş hayatında aile ve arkadaş hayatından daha çok zorlanıyorum aslında. Fiziksel görüntümü, aileme karakterimle anlatmaya çalışmam, arkadaş çevremde bu konunun hiç söz konusu olmaması durumu iş hayatında yok maalesef. Aslında bunu en az sorun eden iş yerinde çalışıyorum sanırım. Bunun dışında sigara molalarında aşk hayatlarımızın özetinin geçtiği sıralarda ya sessiz kalmak zorundasın ya da kendinden şifreli erkek isimleri uydurmak ve bunları hatırlamak zorundasın. Sessiz kaldığın nokta “bunun da hayatında hiç kimse olmuyor Allah Allah” düşünceleri ve “erkeklerden nefret mi ediyorsun?” sorularıyla karşılaşmak demek oluyor. “yeni stajyer topmuş” şeklindeki gülüşmeli konuşmaları araya girip kestiğiniz zaman “sen niye bu kadar tepki verdin ki” sorularını, insan olmayı öğrenmenin ne olduğunu en baştan, dünya bir toz bulutuydu tadında anlatmaya çalışmak demek oluyor. Dolayısıyla tüm bunları göz önünde bulundurduğumda içimde dolup taşan “ben eşcinselim” diye bağırayım da bir rahatlayayım düşüncesini; bu öğrenildiğinde muhtemelen işten çıkarılacağım gerçeğini, bir ay bile işsiz kalsam ailemin yanına geri dönmek zorunda olduğum gerçeğiyle birleştirince, eyleme geçirmeyi ertelemek zorunda hissediyorum.
Ailene açık olup olmadığını, bunun gerekçelerini ve bu süreçte yaşadıklarını bizimle paylaşabilir misin?
Ailemden sadece ablama açığım. Üniversite ikinci sınıfta ablama bir telefon konuşması sırasında söyledim. Telefon o anda suratıma kapandı. Ablam psikolog olduğu için daha rahat bir süreç olacağını düşünmüştüm, ancak olmadı. Sonrasında ’hemen Bursa’ya geliyorsun, terapiste gidiyorsun, uyuşturucu kullanıyorsun, kız arkadaşın var, her şeyi denemek için yapıyorsun, iyice kendini kaybettin’ gibi cümleler duydum sıkça. Sonra yaz bitip evet ben her şeyi denemek için yaptım ve bir hataydı deyip tekrar Ankara’ya döndüm. 2 sene sonra, 2 yıl boyunca bu konuyu hiç konuşmadık, ne oldu o konu diye bir soru geldi. Ben de şiddeti azaltmak için biseksüel olduğumu söyledim. Ablam ise çok aşırı tepki verdiğini, beni hiç dinlemediğini, nasıl mutluysam öyle yaşamam gerektiğini söyledi. Yine de hayatıma giren kadınlarla ilgili hiç konuşmuyoruz. Annem ile babama açık olmalı mıyım diye düşünürken ablam olmamam gerektiğini söyledi. Haklı. Annem kalp krizi geçirir kesin. Evlenmezsen kendimi öldürürüm vs şeyler söyler, her şey daha da karışır. O nedenle en iyisi bu şekilde kalması diye düşünüyorum.
 
Başka eşcinsel / biseksüel kadınlarla nasıl bir araya geldiğini anlatabilir misin?
EB kadınlardan oluşan bir arkadaş grubum var ve onlarla aile gibiyiz diyebilirim. Ortak arkadaşlar sayesinde tanıştığım bu insanlarla zaman içerisinde çok yakınlaştık ve zamanımızın çoğunu beraber geçirir olduk. Okul ortamında tanıştığım biseksüel iki ev arkadaşım var. Dolayısıyla lgbt dayanışması yanı sıra beraber bir hayat dayanışması yürütüyoruz. Onlar da aile ve iş hayatında açık olmadıkları için görünür mücadelede yer alamasak da LB kadın dayanışması adına küçük faaliyetlerimiz oluyor.
Eşcinsel bir kadın olarak, senin hayatını neler kolaylaştırıyor?
Ailemden uzak bir şehirde yaşamak hayatımı en kolaylaştıran etkenlerden biri, bunun dışında lgbt örgütlerin etkinliklerinden haberdar olmak ve gönüllü insanlarla yakın ilişkiler içerisinde olmak hem sosyalleşmek hem de dayanışma açısından çok faydalı. İnternetin faydasını diğer ikisi kadar göremesem de bu koşullara sahip olmayan bireyler için faydasının daha büyük olabileceğini düşünüyorum.

Var olan sistemde, eşcinsel / biseksüel bir kadın olarak, cinsel yönelimini özgürce yaşama isteği, bir mücadele alanı haline gelmekte. Böyle düşünüldüğünde, senin hayatında neler bir “mücadele” konusu ve sen neler için mücadele etmektesin?
Her eşcinsel biseksüel kadın gibi ben de olduğum gibi yaşamak istiyorum. Kabul edilmek noktasının saçmalığının son bulmasını istiyor, sınırların üzerimden çizilmesini istemiyorum. Eşcinsel bir kadın olarak iş ve aile hayatımdaki homofobiyle sözlü mücadelemi sonuna kadar sürdürüyorum. Mücadelenin temeli; eşcinsel-biseksüel kadın olmak üzerinden değil, insan olmak üzerinden verilmeli diye düşünüyorum. Toplumsal yaşamdaki yerleşmiş heteronormatif sosyal örgüleri zayıflatabilmek adına bireysel görüntümü ve düşüncelerimi savunmak benim mücadelem.

“Keşke” dediğin şeyler var mı, varsa neler?
Keşke toplumsal cinsiyet, heteronormativite, erkeklik, kapitalizm olmasaydı. Bir gün mutlaka şu ana kadar düşünülmüş hiçbir toplumsal sistemin çözüm getiremediği mevcut durumlara çözüm getirebilecek, hem bireysel hem toplumsal bir varoluş düşünülecek.

Homofobi ve transfobiye karşı mücadelenin neresindesin? Eşcinsel bir kadın olarak kendimi tamamen bu hareketin içinde ve merkezinde görüyorum.
Sence homofobi ve transfobi karşıtı hareketin gündeminde, eşcinsel ve biseksüel kadınlara özgü hangi sorunlar daha çok gündeme getirilmeli, bu sorunların çözümü için yapılabileceğini düşündüğün şeyler var mı?
Eşcinsel ve biseksüel kadınlar için görünürlük problemi birinci sırada bence. Bir kadın olarak erkeklik olgusunun; eşcinsel bir birey olarak heteronormativitenin sorun olduğunu düşünüyorum. Eşcinsel, biseksüel kadınların nefret unsuru oluşturmaması varoluşlarının pornografik algıdan öteye geçmemesi tamamen bu bahsettiğim iki sorundan kaynaklı bence. Çözüm olarak kültürün sıfırlanmasını öneriyorum.
Feminist hareket içinde, eşcinsel ve biseksüel kadınların hangi sorunlarının tartışılabileceğini düşünüyorsun? Bu anlamda sence EB kadınların sorunları hangi hareketin içinde kendine daha çok yer bulabilir veya arada bir fark görmüyor musun?
Arada hiçbir fark görmüyorum. Olması gereken hareket olmadığı için, “erkeklik” ve “heteronormativite” sorunlarının geniş temelde sorun olarak kabul edilip çözüm aranabileceği ilk basamağın feminist hareket olacağını düşünüyorum. Erkeklikten arınmanın ilk adımının feminist hareketle atıldığı noktada erkekliğin nesnesi olarak kadınlığın ve baskın algıya göre kadınlığın pornografik altkümesi olan eb kadınlığın sağlam yer edinmesi gereken ilk yer feminist hareket bence.
 
EB kadınların daha “görünmez” olduğundan bahsediliyor, sen bu görünmezliği nasıl tanımlıyorsun?
Her alanda görünür olmayı, eşcinsel bir kadın olmak üzerinden hiçbir şey konuşmama gerek kalmamasını istiyorum. İş hayatımda, aile hayatımda saklanmak zorunda kalmak istemiyorum. Koşulları sistem ve yerleşmiş normlar belirliyor. Söz konusu normlar da insanlar aracılığıyla yayılıp sağlamlaşıyor. Bu duruma karşılık yapılacak en iyi şey, örgütlü olmak.
Burada yaşadığın kamp deneyimi senin için ne ifade ediyor? Daha önce böyle bir deneyimin olmuş muydu?
Eşcinsel/biseksüel kadın kampında geçirdiğim zaman, hayatımda yaşadığım faydalı geçen ve mutlu olduğum zaman dilimlerinden biriydi. O kadar güzel bir ortamda sorunlarımız ve tecrübelerimiz üzerinden paylaşımlarda bulunabilmek, bunlara dair çözüm arayabilmek, çok sayıda eb kadınla yakın ve dolu dolu zaman geçirmek inanılmaz tatmin edici, fikir geliştirici ve vizyon açıcıydı.

LGBT örgütlerle olan ilişkinden biraz bahsedebilir misin?
Eski Kaos GL gönüllüsüyüm. Eski diyorum çünkü öğrencilik yıllarımda vaktim olduğundan yapabiliyordum. Artık o kadar zaman bulamıyorum. Sanırım Türkiye’deki her hareketin asıl sorunu da bu, gençlik ve öğrencilik yıllarında takılıp kalması… Kalben hala Kaos gönüllüsüyüm. Katılabildiğim tüm etkinlere katılıyor, yardım edebileceğim bir şey varsa elimden geleni yapıyorum. Tüm bunlara rağmen derneklerin işleyiş biçimlerini ve oralarda yer alan bazı bireylerin tutum ve davranışlarını gördüğüm zaman uzaklaşmak istiyorum.

Eşcinsel/biseksüel kadınlara karşı ayrımcılıkla mücadeleyi nasıl görüyorsun, geliştirmek için neler yapılabilir?
Sanırım bu mücadelenin en büyük ivmeyi kazandığı dönem bu dönem. Mücadeleden vazgeçmemek, yılmamak gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

Ben eb kadın grubunu ve bu grupla yapılan tüm toplantı ve etkinlikleri çok önemli buluyorum. Kendimi ifade edebildiğim, insanların kendilerini ifade edebildiği harika bir platform. Eb kadınların sorunlarıyla ilgili daha çok almamız gereken yol, bulmamız gereken çözüm var ve bu grubun tüm bunlara kafa yoracağına inanıyorum. 


Etiketler: kadın
nefret