18/05/2017 | Yazar: Gözde Demirbilek

Sinema ve tiyatro oyuncusu Seyhan Arman’ın bir trans kadın hikâyesini anlatan tek kişilik oyunu ‘Küründen Kabare’, Alternatif Karşılaşmalar Festivali kapsamında Ankara’ya geliyor!

‘Küründen Kabare’ bu akşam Ankara’da! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Sinema ve tiyatro oyuncusu Seyhan Arman’ın bir trans kadın hikâyesini anlatan tek kişilik oyunu “Küründen Kabare”, Alternatif Karşılaşmalar Festivali kapsamında Ankara'ya geliyor!

Seyhan Arman’ın yazdığı ve Melisa İclal Yamanarda’nın yönettiği Küründen Kabere tiyatro oyunu, küçük bir çocukken başarılı bir öğrenci olan Serpil’in kendisindeki “farklılığı” ağabeyi, babası ve çevresindekilerin fark etmesiyle yaşadığı psikolojik ve fiziksel şiddete odaklanıyor.

Oyun, toplumsal şiddetin en açık şekline maruz kalan bir trans bireyin hikayesini bu kez farklılıklar üzerinden değil, benzerlikler üzerinden anlatmayı seçiyor. “Tarihi gerçekten ezilenler yazacaksa, başrol bizim olmalı” diyen ve hayatta kalmak için direnen Serpil’in trajik ama bir o kadar da ironik hikayesinin gerçek olaylarla kurgulandığı oyun için özel kostüm ve sahne dekoru hazırlandı.

Ankara'ya geliyor!

İstanbul ve İzmir'de sahne alan oyun, Ankara'da ilk sahnesini bu akşam (18 Mayıs), saat 20:00'de Alternatif Karşılaşmalar Festivali kapsamında Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde yapacak. 

Bileti buradan alabilirsiniz.

Küründen Kabare hakkında

Küçük yaşlarda, okulda aslında başarılı da bir öğrenciyken kendisindeki farklılığı ağabeyi, babası ve çevresindekiler fark edip psikolojik ve fiziksel şiddet uygulamaya başlayınca çaresiz ailesinin yanından Ankara’ya, ordan da İstanbul’a kaçan Serpil, şimdi 30’lu yaşlarında… “Yirmi bin dolara mal ettiği kadınlığıyla” bir trans bireydir.

Bir yandan, sonunda bulduğu “en iyi seçenek”le telefonda devre mülk tatil satmaya, bunu yapabilmek için her telefonla müşterisinin, patronunun kısacası “diğerleri”nin beklentisini karşılamaya çalışırken, bir yandan da alay edilen çocukluğundan, yıllardır görmediği ailesine, seks işçiliği, radyo DJ’liği yaptığı zamanlardan, ilk uzun ilişki serüvenine, Sarı Sinan’ın adamlarından canını kurtarmak için kendine Diyarbakırlı Deli Serpil lakabını yapıştırıvermesinden, ilk “çark”a çıkma deneyimine, bu toplumda bir transseksüel olarak yaşamanın hikâyesini içerden bir bakışla seyirciyle paylaşır.

Serpil, herkes ya da herhangi biri gibi şu sıralar gerçekten bir call center’da çalışmakta mıdır yoksa alışık olunduğu üzere çoktan bir trans cinayetine kurban mı gitmiştir? Muammadır. Herkesin her gün daha fazla para kazanmak ya da işten kovulmamak, birine kendini beğendirmek ya da onaylanmak, iyi geçinmek, aman başını belaya sokmamak için şekilden şekle girdiği bir dünyada Serpil “kendi gibi olmak”tan başka bir “tercih” yapmamıştır... Geriye kalan ya da yaşamaya zorlandığı hayatsa, herkes gibi, onun için de; içinde toplumsal ahlaktan ezberlenmiş ön yargılara, ekonomik zorluklardan, aile hayatına pek çok denklemi barındıran maruz bırakılmış bir zorluklar ve zorunluluklar silsilesidir aslında.


Etiketler: kültür sanat
İstihdam