06/06/2014 | Yazar: Yıldız Tar

Av. Hülya Gülbahar TCK cinsel saldırı tasarısını değerlendirdi: ‘Toplum mühendisliği var. LGBTİ’ler bilerek unutuluyor, yok sayılıyor. LGBTİ’siz reform mu olur?’

‘LGBTİ’siz TCK Düzenlemesine Reform mu Denir?’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Av. Hülya Gülbahar TCK cinsel saldırı tasarısını değerlendirdi: “Toplum mühendisliği var. LGBTİ’ler bilerek unutuluyor, yok sayılıyor. LGBTİ’siz reform mu olur?”
 
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) yer alan kadın ve çocuklara karşı cinsel saldırı suçlarındaki torba değişiklik tasarısı kamuoyunda çokça tartışıldı ve tartışmalar sürüyor. Kadın örgütleri tasarının birçok suçun cezasını hafifleteceğini, birçok tecavüzcü ve istismarcıyı serbest bırakacağını belirtti.
 
Şiddete Son Kadın Platformu’nu oluşturan 242 kadın örgütü, “Cinsel suçlara sözde ceza artırımı diye sunulan bu tasarı: Özde cezasızlıktır! Yasada kadın cinayetlerine ya da kadına karşı şiddete ilişkin bir düzenleme yapılmamış!” ifadeleriyle hükümeti uyardı.
 
Flört suç kapsamına alınıyor
Tasarının; 15-18 yaş arası gençler arasındaki ilişkiye dair hapis cezasının arttırılmasını ön gördüğü de konuşulan konulardan bir diğeri. Kadın örgütleri; bu düzenleme ile “Flörtün suç kapsamına alındığını” vurguladı.
 
Gençlerin flörtüyle, “çocuk yaşta ve zorla evlendirmeler” konusunun iki ayrı konu olduğunu kaydeden kadınlar; “Bu konuda toplumda ve hukukta bir algı karışıklığı yaratmamak gerekir. Çocukları cinsel istismardan korumak hepimizin ortak sorumluluğudur; gençlere cinselliği yasaklamak yeni toplumsal mağduriyetler yaratacak muhafazakar bir politikadır” dedi.
 
Tartışmalar ve hükümetin “toplum mühendisliği” ve “muhafazakarlaşma” paketine itirazlar sürerken Avukat Hülya Gülbahar tasarıyı LGBTİ’ler açısından kaosGL.org’a değerlendirdi.
 
“LGBTİ’siz reform mu olur?”
İktidarın kadın ve çocukları korumaktan bahsettiğini ancak tam tersi düzenlemeler getirdiğini hatırlatan Gülbahar şöyle konuştu:
 
“Yine TCK’yı tartışıyoruz. İktidar kadın ve çocukları ‘korumak’tan bahsediyor, ama LGBTİ bireylere karşı işlenen suçlardan söz eden yok! Oysaki, Türk Ceza Yasası, suçları düzenliyor. Yurttaşların hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan suçtan korunmasını sağlaması gerekiyor. Ama bu sözümona ‘reform’ paketinde LGBTİ’lerle ilgili tek kelime yok. Daha birkaç gün önce bir trans cinayetinde daha sanık keyfi bir biçimde uygulanan ‘tahrik’ ve ‘iyi hal’ indirimi ile ödüllendirildi. Çalışma hakkından başlayıp, sokaklarda özgürce yürüyebilme hakkı da dahil olmak üzere tüm temel insan hakları sistematik olarak ihlal edilmekte olan LGBTİ bireylerle ilgili tek bir iyileştirici düzenleme içermeyen bir TCK düzenlemesine ‘reform’ denebilir mi?”
 
2005’ten bu yana aynı terane!
Gülbahar 2005 yılında ayrımcılık tasarısına cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin eklenmeyişini hatırlattı:
 
“2005 yılında da iktidar partisi olan AKP ile aynı tartışmayı yaşamıştık. TCK’nın ayrımcılık ile ilgili maddesinde LGBTİ bireylere de ayrımcılık yapılamayacağına ilişkin bir ibareyi büyük mücadelelerden sonra tasarıya ekletmeyi başarmıştık. Ama son anda yasadan çıkartıldı bu ibare... Ve böylece LGBTİ’ler Türk Ceza Yasası koruması dışına atıldığı gibi, tüm bir topluma LGBTİ bireylere her türlü ayrımcılığı yapabilir, her türlü şiddeti uygulayabilirsiniz mesajı gönderilmiş oldu.”
 
“LGBTİ’ler bilerek yok sayılıyor”
LGBTİ’lerin kasti olarak unutulduğunu ve yok sayıldığını hatırlatan Gülbahar, bütün uygulamaları belli bir toplumsal mühendislik ürünü olarak değerlendirdi ve ekledi:
 
“Şu anda TBMM’de tartışılmakta olan TCK değişikliği paketinde bu konu yine unutturuluyor. Çünkü var olan ayrımcılık ve şiddet aynen süregitsin isteniyor. Zaten bu tasarıdaki cinsel suçlulara yönelik cerrahi kastrasyona varabilecek sonuçlar doğuracak denli açık uçlu bir ‘hasta’ vurgusu, hırsızlık ve uyuşturucu konusunda getirilen ultra ağır cezalar belli bir toplum mühendisliği ürünü... Tüm bunlar yapılırken LGBTİ bireylerin, sadece bu kimlikleri nedeniyle maruz kaldıkları envai tür suç konusunda sessiz kalınması da aynı toplum mühendisliğinin bir gereği. Kasti bir unutma/yok sayma... Tehlikeli bir sessizlik...”
 
İlgili haberler:

Etiketler: insan hakları
nefret