12/12/2015 | Yazar: Yıldız Tar

Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum’da hekimler LGBTİ’lerin sağlığa erişim hakkını tartıştı: Kimlerin hasta olmama hakkı vardır? Kimler sağlık hizmetlerine sınırsızca ulaşabilir?

Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum’da hekimler LGBTİ’lerin sağlığa erişim hakkını tartıştı: Kimlerin hasta olmama hakkı vardır? Kimler sağlık hizmetlerine sınırsızca ulaşabilir?

Kaos GL Derneği, Türk Tabipler Birliği (TTB), Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD), Ankara Tabip Odası (ATO) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi’nin (SES) düzenlediği 4. Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum’un üçüncü günü Ankara Tabip Odası’nda başladı.

“LGBTİ’lerin sağlık hakkı ve sağlığa erişim hakkı”nın tartışıldığı oturumda Dr. Müge Yetener’in moderasyonuyla Doç. Dr. Ayşe Devrim Başterzi, Dr. Nuriye Ortaylı ve Prof. Dr. Tuğrul Erbaydar konuştu.

“En çok gebe ölümleri kürtajın yasak olduğu ülkelerde yaşanıyor”

Dr. Nuriye Ortaylı, "Üreme sağlığı mı cinsel haklar mı?" başlıklı sunumunda 1994 yılında Kahire’de yapılan “Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı’ndan bahsetti. Konferans sonuç metninde cinsel haklar ve kürtaj üzerinde uzlaşılamadığını söyleyen Ortaylı, “Cinsel haklar tamamen metnin dışında bırakıldı. Gebelik sonlandırma konusunda ise ‘yasal olduğu ülkelerde’ ibaresi eklendi” dedi.

Uluslararası alanda ‘kutsal muhafazakar’ bir ittifak olduğunu belirten Ortaylı sözlerine şöyle devam etti:

“Vatikan BM düzeyinde çok etkili bir konumda. Kahire Konferansı’nda Vatikan’ın müttefikinin Suudi Arabistan olduğunu gördük. Sosyal muhafazakar ittifakı aşmak çok zor oluyor. Önümüzdeki dönemde en önemli uluslararası tartışmalardan birisi bunun üzerine olacak.”

Gebelik ve doğumda ölümlerin en çok görüldüğü ülkeler ile kürtajın yasak olduğu ülkelerin aynı ülkeler olduğunu vurgulayan Ortaylı, “Üreme sağlığı ve cinsel sağlığın düzeyi ile belli insan haklarının varlığı/yokluğu, hayata geçirilmesi arasında bir ilinti var” diye belirtti.

Cinsel ve üreme haklarını “bütün bireylerin cinsel eylemleri ve üremeleri konusundaki kararları ayrımcılığa, zorlamaya, şiddete maruz kalmadan alabilmeleri” olarak tanımlayan Ortaylı, “Herkes demek yeterli olmuyor. Dezavantajlı durumdaki LGBTİ’ler, kadınlar, engelliler gibi toplumsal grupları vurgulamak, özel ihtiyaçlarına göre politikalar belirlemek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“İnsan Hakları Bildirgesi her an ihlal ediliyor”

Ardından söz alan Ayşe Devrim Başterzi, “Dünya üzerinde yaşayan bir insan olarak her birimizin temel haklarında söz eden İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde 1948’ten bu yana sağlık için beslenme, giyim, konut hakkından söz ederken tıbbi erişim hakkını da bildirir. Neredeyse 60 senedir yaşamımızda olan bildirgenin her an ihlal edildiği açık” diyerek sözlerine başladı.

Başterzi, “Kimlerin yaşamı değerlidir? Kimlerin hasta olmama hakkı vardır? Kimler sağlık hizmetlerine sınırsızca ulaşabilir? Kimlerin yaşamı değerli değildir? Kimler hasta olabilir? Kimler sağlık hizmetlerinden yararlanamaz? Kimin sağlıklı, kimin hasta olduğunu belirlemek yanında kimlerin hastalığının tedavi edilebileceğini, kimin tedavi edilmesine gerek olmadığını da kim belirliyor sizce? LGBT'lerin heteroseksüeller gibi sağlıklı olma ve adil bir sağlık hizmeti elde etme hakkı mevcut mu? Sağlıklı olmak neye bağlıdır?” diye sordu.

“Sağlıklı olmak sadece bir sınıfın hakkı olarak görülüyor”

Sağlığın temel belirleyicisinin çevre olduğunu belirten Başterzi, “Ayrımcılık kodları, insanların hayatını hangi koşullarda sürdüreceğinin de büyük ölçüde belirleyicisidir. Sağlıklı yaşam hakkına sahip olmak, iyi koşullarda barınmak, güvenli gıdalarla beslenmek, yeterince protein alabilmek vicdanını yitirmiş bu dünyada ancak bir sınıfın hakkı olarak görülüyor. Elimizdeki istatistikler yetersiz olsa da nüfusun %12’sinin yoksul olduğunun tespit edildiği ABD’de lezbiyenlerde bu oranın %24, heteroseksüel kadınlarda %19 olduğunu biliyoruz. Yoksulluk da kadınları vuran bir hastalık, üstüne heteroseksüel olmak dışında her türlü cinsel yönelimde yoksulluk katlanarak artıyor. En çok etkilenenler de tahmin edilebileceği gibi transseksüeller. Ayrımcılık eğitim yıllarında başlıyor ve pek çok transseksüel okulu bitiremiyor, çok düşük ücretli işlerde çalışıyor ya da hiç çalışamıyor, aile desteği sosyal destek hep çok az” şeklinde konuştu.

Aile, partner, refakatçi…

LGBT'lerin tüm toplumlarda kan bağı olan aile bireyleri tarafından yalnız bırakılabildiğini söyleyen Başterzi, “Birkaç istisna dışında hemen tüm ülkelerin eşcinsel evliliklerine izin vermeyen yasaları LGBT'lerin partnerlerini, kendi hastalıkları ile ilgili karar aşamalarında dışarıda bırakıyor” dedi ve ekledi:

“Partnerin hukuki konumu dışında, LGBT'lerin yakın arkadaşlarının, dostlarının, bazıları edinilmiş ailelerinin ziyaret saatlerinde gelmeleri bile gündelik yaşamdaki ayrımcılık deneyimini hastane koridorlarına taşıyor; uğultulara, ayrımcılık ve nefret söylemi dolu sözlerin, bakışların yükselmesine yol açabiliyor.”

Tüm dünyada doktorların diğer üniversite mezunlarına göre daha muhafazakar değer yargılarına sahip olduğunu savunan Başterzi, “Bir işyerine başlarken karşılaşılacak tüm ayrımcılık kodları misliyle sağlık hizmetleri alanında ortaya çıkmaktadır. Tıp, başlangıcından bu yana eril iktidarın varlığını en çok hissettirdiği çalışma alanlarındandır, neredeyse askeriyedeki kadar hiyerarşik bir düzen işler ve bu eril iktidarın hedeflerinden birisi de eşcinselliktir. Hekim de olabilirsiniz, anestezi teknisyeni de eğer gey iseniz, yaptığınız işi eksik, kusurlu hiçbir şey bulunamıyorsa ‘karı gibi’ yapmakla itham edilirsiniz. Eğer bir kadın olup haddinizi bilmeyerek cerrahi bir branş seçmişseniz ve iyi iş çıkarıyorsanız, peşiniz sıra ‘lezbiyen’ olmasın dedikodularını duyarsınız” diyerek sağlık çalışanı LGBTİ’lerin uğradığı ayrımcılığı özetledi.

“Sağlık, eşcinsel, biseksüel ve transların hakkı değil!”

Başterzi konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Bu yaşadığımız yüzyılda, giderek vahşileşen kapitalizmin hüküm sürdüğü, vicdanı kalmayan bu dünyada yoksulluk, kötü muamele, işkence, tecavüz, şiddet kime reva görülüyorsa sağlık onların hakkı değil. Hakkı şimdilik bu ülkede yaşayan beyaz, Türk, varsıl ya da varsıl olması ihtimal dahilinde, iş güç sahibi, heteroseksüel ve dindar bir erkek adı. Sağlık da Hakkı’nın hakkı, ona çocuklar doğuracak kadının, onun soyunu devam ettirecek çocukların hakkı. Ötekilerin hiçbirinin; yoksulların, işsizlerin, üç kuruşa geçici işlerde sigortasız çalışan işçilerin, bir sığınacak kocası olmayan, okutulmayan, iş bulamayan kadınların, mültecilerin, eşcinsellerin, biseksüellerin, transseksüellerin hakkı değil.”

“Üreme sağlığı ve cinsel haklar birbiriyle savaşan kavramlar”

Son konuşmacı Prof. Dr. Tuğrul Erbaydar, “Toplum sağlığı ve LGBTİ’ler” konusunu işledi:

“Kadın hakları kavramı sağlık ya da cinsellik üzerinden değil de üreme üzerinden tarifleniyor. Üreme sağlığı nüfus planlaması paradigmasına göre ileri bir adımken, cinsel haklar söyleminin de önünü kesebiliyor. Üreme sağlığı ve cinsel haklar yan yana kullanılıyor ama aslında bu iki kavram birbiriyle savaşan kavramlar.”

Bütün halk sağlığı perspektifini insan hakları perspektifinden yeniden kurmak gerektiğini belirten Erbaydar, “Toplum sağlığı ya da halk sağlığı bakış açısı sorun odaklı bir bakış açısıdır. Sosyal bilimlerde bir konuyu anlamak için pek çok çaba gösteririz. Halk sağlığında bütün alanların bilgisinden faydalanmak gerekir. Ama öte yandan şiddet gibi acil sorun alanlarına hızlı çözümler bulmak zorundayız” dedi.

Erbaydar, LGBTİ’lere yönelik yoğun şiddet ve sosyal sorunların depresyon gibi sonuçlara yol açtığını belirterek, “Toplum sağlığı ve insan hakları perspektifinden baktığımızda bütün bu sosyal sorunları ve onların yarattığı sonuçları göz önüne almak, çözümler üretmek zorundayız” şeklinde konuştu.

Sempozyumun üçüncü günü Kaos GL’den Remzi Altunpolat’ın yöneteceği “Birlikte politika ve strateji belirleme, birlikte yürüme” forumuyla devam edecek. Foruma; Türk Tabipler Birliği (TTB), Ankara Tabip Odası (ATO), Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD), SES Ankara katılacak.

4. Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum tam programı için tıklayınız.

İlgili haberler:

Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum başladı: Cinsiyet geçiş süreci

Sağlık politikaları LGBTİ’leri nasıl etkiliyor?

“Eşcinsellik neden ve nasıl ‘hastalık’ olarak tanımlandı?”

“İnterseks bedenler patolojikleştiriliyor”


Etiketler: insan hakları, sağlık
İstihdam