10/02/2015 | Yazar: Yıldız Tar

LGBTİ aktivistleri, siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri ve yerel yönetimlerden isimler Kaos GL’nin genel seçim öncesi ‘siyaset’ dosyası kapsamında sorularımızı yanıtladı.

‘Siyasetin O Biçimi’ dosyası başlıyor! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
LGBTİ aktivistleri, siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri ve yerel yönetimlerden isimler Kaos GL’nin genel seçim öncesi “siyaset” dosyası kapsamında sorularımızı yanıtladı.
 
Tartışmalı geçen bir yerel seçim ve soluklanmaya dahi fırsat bırakmayan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından, Türkiye’de yaşayan her kesimi genel seçimler bekliyor. Haziran ayında bir kez daha sandık başına gidilecek. Oylar kullanılacak. Öncesinde ise herkes “siyaset” konuşmaya başlayacak.
 
Acaba hangi parti ne kadar oy alacak? Kimler milletvekili adayı olacak? Türkiye’de adı her yerde duyulan ama bir türlü bulunamayan gizemli yaratık demokrasi bu sefer yüzümüze gülecek mi? “Parlamentonun dışında da siyaset var” diyenler ne yapacak? Barajların gölgesi altında eşitlik ve özgürlük yeşerebilecek mi?
 
Bütün bu soruların LGBTİ toplumunun da soruları olduğunu bilerek seçimler öncesinde bir “siyaset” dosyası hazırlamaya karar verdik. Hem siyasi partilerin ve oluşumların kapılarını çalalım hem de LGBTİ toplumunun içinden farklı sesleri KaosGL.org’a taşıyalım istedik. Bir yandan yüksek siyaset konuşalım ama siyasetin seçimlere indirgenemeyeceğini unutmayalım dedik. Nihayetinde “Siyasetin O Biçimi” dosyasını hazırladık.
 
LGBTİ örgütleri, siyasi partiler ve yerel yönetimler…
 
Nasıl ki LGBTİ’lerin yatak odalarına hapsedilmesine karşı çıkıyorsak, siyasetin de yüksek mercilerin işi olmasına da karşı çıkalım diye söze kendimizden başladık. Siyaset yaşamın tam orta yerinde, kime oy verdiğimizle belki çok az ilgisi olan bir meseledir dedik ve Kaos GL’den Ezgi Koçak ve Murat Köylü ile son günlerde deyim yerindeyse moda olan kavramı “siyasi temsil” meselesini, temsilin açtığı ve kapadığı alanları ve daha önemlisi siyasete katılımı konuştuk.
 
Meseleyi bir de İstanbul’dan doğru değerlendirmek için Sosyal Politikalar Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Derneği’nin (SPoD) kapısını çaldık. SPoD’tan Sezen Yalçın ile yerel seçimler sürecinde yürüttükleri çalışmaları, LGBTİ hareketinde ciddi fikir ayrılıklarına ve tartışmalara yol açan siyasi temsil ve katılımı konuştuk. Farklılıklarımız, ayrı düşündüğümüz noktalar sadece serzeniş olmasın politikleşsin, tartışılsın istedik. Yalçın da uzun uzun hem yapılanları hem de tartışmaları, eleştirileri değerlendirdi.
 
Çaldığımız kapılardan bir diğeri ise Halkevleri oldu. Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy yürüttükleri halkın hakları siyasetinde LGBTİ’lerin yerini anlattı. Parlamento ve seçimlerin dışında bir siyasi hat tutturan Halkevleri’nin sokağa çağıran siyasetini, meclisten öte halk hareketlerinin önemini hatırlattı. Hem LGBTİ’ler için hem de toplumun geneli için seçim, oy ve sandık tartışmalarının dışında bir siyasetin önemini vurguladı.
 
LGBTİ hakları ve siyaset denince ilk akla gelen ve çoğu zaman muhafazakar basın organları tarafından hedef gösterilen iki parti de dosyamız kapsamında konuğumuz oldu. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) isimler sorularımızı yanıtladı.
 
HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ partisinin LGBTİ haklarına yaklaşımını, şimdiye kadar bütün bileşenleri ile gerek Meclis’te gerekse de sokakta yürüttükleri mücadeleyi anlattı. Eksik olduklarını düşündüğü alanları büyük bir samimiyetle de eleştiren Yüksekdağ, LGBTİ’lerin eşitlik ve özgürlük mücadelesi bağlamında neler yapmayı planladıklarını da aktardı.
 
HDP’den bir diğer konuğumuz ise Merkez Yürütme Kurulu ve LGBTİ Komisyonu üyesi Cihan Erdal oldu. Erdal, partilerinin LGBTİ haklarına ilişkin tutumunu anlattı; parti içindeki heteroseksizm ile mücadele perspektiflerini vurguladı. Heteroseksizmi dışarıdaki bir düşman olarak görmediklerini hatırlatan Erdal, içerideki ve dışarıdaki ayrımcılık ve nefrete karşı LGBTİ komisyonu kurduklarını söyledi.
 
CHP’den ise merkezi düzeyde bir isimle görüşmemiz mümkün olmadı ancak son dönemde Meclis’te yasama faaliyetleri kapsamında ismini daha sık duymaya başladığımız CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal sorularımızı yanıtladı. Büyük bir hız ve özenle LGBTİ haklarını Meclis’te gündemleştiren Tanal, CHP olarak insan hakları kapsamında LGBTİ haklarına ilişkin çalışmayı sürdüreceklerini vurguladı.
 
Nihayetinde ortaya bugünden itibaren KaosGL.org’tan takip edebileceğiniz bir söyleşi dizisi çıktı. Bütün bir toplum olarak kutuplaşmaların artacağı bir genel seçim öncesi sakin kafayla tartışmalar açmak niyetiyle iyi okumalar!
 
“Heteroseksist diktatörlüğün naşlamasını hedefliyoruz!”
 
Dosya kapsamında yazıları okurken, tarihin tozlu sayfaları gibi gelecek 1994 senesinden de bir hatırlatmayla sözümüzü şimdilik sonlandıralım. Siyaseti isimler ve adaylıklar gibi dar bir mesele olarak görme eğilimimizin yükseldiği bu günlerde ilaç niyetine Kaos GL’nin ilk sayısından gelsin:
 
Yalnızca seksist değil aynı zamanda heteroseksist bir toplumda yaşıyoruz. Kadınların köleleştirilmeleri üzerine kurulan; zaman içinde dönüşüp yeniden biçimlenerek ek kapitalist sömürü sistemine kadar gelen içinde yaşadığımız bu toplum, yalnızca erkek egemen değil aynı zamanda heteroseksist erkek bir egemenlik sistemidir.
 
“Yok etme... Bütün Kızılderilileri, Yahudileri ve Kürtleri yok edebilirsiniz. Bütün eşcinselleri Hitler’in yaptığı gibi pembe üçgenlerle işaretleyip toplayabilirsiniz. Hastaneler, hapishaneler, toplu eşcinsel idamları, fail-i meçhul eşcinsel ve travesti cinayetleri; hepsi tarih boyunca denendi. Tekil olarak eşcinselleri ortadan kaldırdılar ama eşcinselliği asla yok edemediler. İnsan insan olarak kalmayı başarabilirse kişi kendi cinsini sevmeye devam edecektir.
 
Bizler yalnızca yatak odasında değil her yerde ve her zaman geyiz. Toplumsal latentliği reddediyoruz. Nicel anlamda heteroseksüeller karşısında azınlık olabiliriz ama nitel anlamda azınlık olmayı reddediyoruz. Salt heteroseksüellerle bir sorunumuz yok; asıl düşmanımız bizlere yaşam hakkı tanımayan heteroseksistlerdir. Aşağı ya da üstün olmayı reddediyoruz. Biliyoruz ki iktidar egemenliği dışında her şeyden vazgeçebilir. İçinde yaşadığımız toplumun egemeni burjuvazi, demokrasi adı altında, aynı şekilde kendi iktidarı dışında her şeyden vazgeçebilir. Belki "demokrasi" o kadar gelişir, o kadar gelişir ki (!) gey’ler de özgür olabilirler! Ama bizler özgürlüğü bütünsel bir var olma olarak algıladığımızdan heteroseksist diktatörlüğün politik ve toplumsal olarak bütünüyle naşlamasını hedefliyoruz. Bunun için çıkıyoruz…”
 

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam