18/12/2012 | Yazar: Umut Güner

Ayrımcılıklara Karşı Sempozyum kapsamında Eşcinsel, Biseksüel ve Translar İçin Sosyal Hizmet Sempozyumları kapsamında İngiltere’den Martyn Higgins ‘sosyal kimlikler ve son zamanların modern toplumu üzerine bir sunum yaptı.

‘Sosyal Hizmet Öğrencileri ve Uzmanları Kendi Kimliklerini Sorgulamalı!’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Ayrımcılıklara Karşı Sempozyum kapsamında Eşcinsel, Biseksüel ve Translar İçin Sosyal Hizmet Sempozyumları kapsamında İngiltere’den Martyn Higgins “sosyal kimlikler ve son zamanların modern toplumu üzerine bir sunum yaptı.
Higgins, “İnsan haklarının artan önemi ve bununla birlikte LGBT bireylerin aynı şekilde artan görünürlüğü, pozitif ve memnun edici gelişmelerdir. İnsan hakları ve eşcinsel, biseksüel ve trans kimlikleri konsepti, son zamanların modern toplumunun daha geniş bir karmaşası içinde ele alınmalıdır.” Dedi.
 
Sözlerine, “Birçok devlet, çoğulculuğun ve farklılığın karşısında duran milliyetçiliklerin ve hararetli dindarlığın dirilişine tanık olmaktadır. Eşcinsel, biseksüel, transların ve diğer insan hakları savunucularının şu an yüzleştiği soru, su yüzüne çıkan milliyetçilikler ve dindarlıkların karmaşasında hak savunuculuğunu nasıl yapacağıdır” dedi.
 
İngiltere’de sosyal hizmet alanında çalışan bir akademisyen olarak sosyal hizmet bölümünde eğitim gören sosyal hizmet öğrencilerini meslek hayatına nasıl hazırlayabiliriz üzerine çalıştığını söyleyen Higgins, “Herkesin bir kimliği var. Aramızda ana akım kimlikler taşıyan birileri olabilir, kendini Türk olarak tanımlayanlar ana akım kimliklere sahip kişilerdir. Bu anaakım kimliklere sahip kişiler durup kendilerine “ben kimim” diye sormazlar. Nadiren kendi kimliklerini sorgulama ihtiyacı duyarlar.
 
Sosyal gruplar bağlamında kimliklerden bahsetmek istiyorum. Genellikle söyle bir eğilim taşırız biz. Genellikle ben bireysel bir kimlik olarak ortaya koyduğumu düşünürüm.“ dedi. Sosyal Hizmet öğrencilerinin müracaatçıları ile iyi bir çalışabilmeleri için öncelikli olarak kendilerini tanımaları gerektiğinin altını çizdi: “Kendimizi anlamdırma biçimlerimiz kültür tarafından şekillenir, kimlik ile ilgili söyleyebileceğimiz en net şey kendimi kimliğimizi açık bir şekilde tanıma ihtiyacımız var. Eğer kendimizi anlamazsak müracaatlarımızı da anlamayız. O yüzden ilk önce sosyal hizmet öğrencileri olarka “biz kimiz” diye kendimizi tanımlamalıyız”
 
Kültürdeki “arızalı” olarak tariflenen bir durum bizim bu konuda müracaatçımızla ilgili ilişkimizi de tanımlar. Grup üyesi olmanın avantajlarını dikkate aldığımız da bu bize bir anlamda huzur verir. Mesela gey yada lezbiyenseniz bir azınlık grubunun üyesi iseniz, kendinizi zaman zaman izole edilmiş hissedebilirsiniz. Yada siz başka bir ülkede türk biri olarak azınlıkta hissedebilirsiniz ve kendiniz gibi insanlarla bir araya gelerek türk kimliğinizi güçlendirmek istersiniz. LGBT bireyler içinde kendileri gibi insanlarla bir arada olma eğilimi kendi kendine verdiği değerin de artmasına katkı sağlar. Dolasıyla bir gruba ait olmanın avantajlarını görebiliyorsunuz. Öte yandan bir de grup mensubu olmanın getirdiği bir tehlike vardır.
 
Herkes ne de olsa bizim gibidir diye düşünme eğilimine girer. Bu insan sırf bana benziyor diye düşünürüz ama benim gibi düşünmüyor diyebiliriz. Anaakım bir gruba mensupsanız bu gruplarla daha rahat ilişki kurarsınız. Başka grup mensupları ile köprülerle kurma şansınız azalıyor diyebilirsiniz. Köprü kuran gruplar ve kendi aralarında bağ gruplar diye iki grup kategorisinden bahsedebilirsiniz.
 
Eşcinsel bir erkek ve sosyal hizmet alanında çalışan bir akademisyen olarak sosyal hizmet öğrencilerinden beklentilerini tarifledi: Mutlaka başka grupları anlamak zorunda değilsiniz. Ben on yılı aşkın bir süredir bir burada yaşayabilirim ama Türkçeyi sizin kadar iyi konuşmayabilirim. Anlamak zorunda değilsiniz ama köprü kurmak zorundasınız. Genellikle ana akım grup mensuplara kişiler bu köprüleri kurmakta daha fazla sorun yaşarlar. Karşılıklı anlayış ve saygı farklı grupların farklılıklarını anlayabilmesi ve adlandırabilmesi çok önemli. Kendi gruplarımıza sıkı sıkı sarılmakla temelde çok farkımız yok temelde aynıyız demek arasında bir gerilim vardır. Tabiî ki gey lezbiyen gruplar ana akım gruplar gibi eşit fırsatlar ve hakları istiyorlar. Sosyal hizmet uzmanları olarak bizler eğer ana akım kimliklere sahipsek ve bunları taşıyorsak, senin gey-lezbiyen olman sorun değil, hepimiz insanız demek bir yerde sıkıntılı olabilir. Bir yere kadar doğru özellikle aynı insan haklarına sahip olduğumuzun altına çizmek önemli ama diğer tarafından farklılığın da altını çizmemiz lazım.” Dedi. 
 
Sosyal hizmet uzmanlarının farklıklarla çalışmayı öğrenmesi gerektiğinin altını çizerken, genel anlamda sosyal kimlikten bahsettikten sonra eşcinsel, biseksüel ve trans kimliklerin üzerinde durdu: “Azınlık bir grup olarak eşcinsel, biseksüel ve trans kimlikler üzerinde bir tehdit olabilir. Bu tehditlerden bir tanesi farklı olmamızdan kaynaklı sıkıntılarla yüz yüze gelebiliriz. Hemcinsimizle evlenmek, transların geçiş süreci ile ilgili sıkıntılar. Ana akım gruba aitseniz kendinizi tehdit altında hissedebiliyorsunuz, bizim konfor alanımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.
 
Heteronormatif toplumsal yapıyı azınlığı tanımlar. Sen maklaj yapmıyorsan gey değilsin deriz. Biz heteroseksüeller olarak azınlık toplumunu biz tanımlarız. Biz heteroseksüeller olarak karar verebileceğimizi söyleriz.
 
Bir diğer model ise açılma modeli, evre modelleri dediğimiz modeller var. Biz genç yaşlarda cinsel kimliğimizin farkına vardık, sonra kabul ettik. Daha önce birey odaklı geliştirilmiş modeller. Ve bu aslında modellerin hiç birisi kişinin birden fazla kimliği olduğunu kabul etmez, yok sayar. Benim gey olmam, İngiliz kimliğimden bağımsız olamaz ya da bütün gey-lezbiyenleri severim anlamına gelmez. Eğer sosyal hizmet öğrencisi iseniz, genel anaakım grupta iseniz başka insanları tanımlamaya ya da kategorik tasnifler yapmaktan vazgeçin.
 
Din ve milliyetçiliğin azınlık grupları için tehdit olabileceğini söyleyen Higgins, “Liberal ülkelerden geliyoruz, geldiğimiz her
yerde her şey çok güzel gibi bir algımız var. Benim programında okuyacak öğrencilerle mülakat yaparken şunu görüyorum. Bazı sosyal hizmet öğrencileri için benim ülkemde din konusu halen sosyal hizmet öğrencileri için sıkıntılı bir durum olabiliyor. Londra kültürel olarak çeşitliği barındıran bir şehir ama din halen belirleyici bir olgu olabiliyor. Bizde milliyetçiliğin arttığı bir dönemdeyiz. Bunlara karşı sosyal hizmet uzmanları dikkatli olmalı ve ana akım kimliğini sürekli sorgulamalı. Ana akım gruplar belirsiz gruplardan daha çok korkar hale geliyor. Bazı milliyetçi tipler bazı dini yorumlayanlar daha fazla katılaşabiliyorlar. Daha fazla kontrol edici bir hal gelmiş olabilir. Bunun sebebi de farklılıktan korkuyor olmaları anlamına gelebilir.” Dedi.
 
Sosyal Hizmet öğrencilerine mesleklerini icra ederken dikkat etmeleri gereken birkaç noktanın altını çizdi: Çoklu kimlikler konusunda daha farklı bir algıya sahip olduğunuzunu düşünüyorum. Farklı bir gruptan biriyle çalışırken bu durumun o kişi ne anlama geldiği yönde varsayımda bulunmamak gerekiyor. Sosyal hizmet uzmanı olarak farklılıklara çalışmaya hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bizlerde sosyal hizmet uzmanları olarak toplumun öncüleriyiz, anaakım insanlar değildir, dolasıyla bu bizim için bir onur kaynağıdır ama aynı zamanda bir güçlüktür. Sosyal hizmet uzmanları olarak, belirsizlik çalışmayı öğrenmemiz ve belirsizlikle çalışmayı yönetebilmeniz gerekiyor. Eğer bu saatle ilgili aklınızda tek bir şey kalacaksa şunun kalmasını isterim, bizim öncelikli olarak kendimizi anlamamız gerekiyor.” Dedi.
 

  


Etiketler: yaşam, dünyadan
İstihdam