27/06/2011 | Yazar: İsmail Alacaoğlu

2009’da yayınlanmasının hemen ardından ‘muzır’ bulunan Anıl Alacaoğlu’nun romanı ‘Üçüncü Sınıf Kadın’ elektronik ortamda yayınlandı. Roman için blog açan yazar Anıl Alacaoğlu ile görüştük

‘Üçüncü Sınıf Kadın’ Elektronik Ortamda Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
2009’da yayınlanmasının hemen ardından “muzır” bulunan Anıl Alacaoğlu’nun romanı “Üçüncü Sınıf Kadın” elektronik ortamda yayınlandı. Roman için blog açan yazar Anıl Alacaoğlu ile görüştük
 
Anıl Alacaoğlu’nun Üçüncü Sınıf Kadın isimli ilk romanı 2009 yılının Mayıs ayında Minima yayınevinden çıktı. Çok geçmeden 31 Temmuz 2009 tarihinde Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu tarafından “muzır” bulunarak, 1117 sayılı kanunun 4. maddesi hükmünde belirtilen sınırlamalara tabi olmasına karar verildi.
 
Karar ile Üçüncü Sınıf Kadın adlı roman sadece 18 yaş üstündeki okurlara satılabilecekti. Karar kitabın teşhirinin ve satışının çok görünür yerlerde olmamasına özen gösterilmesi, dükkân vitrinlerinde bulundurulmaması ve halka açık herhangi bir mekânda satışının yapılmaması -ki bu kitabın fuarlara gitmesine de engel bir durum teşkil ediyor- ve hiç bir şekilde ne yazılı ne görsel olarak reklamının yapılmamasını şart koşuyordu.
 
Kurul bu kararı, “Eserde Türk toplumunun büyük bir bölümünün ahlaki olarak kabul etmediği eşcinsel ilişkilerin anlatıldığı, Türk örf ve adetlerine ve ahlaki değerlerine göre normal olmayan eşcinsel ilişkinin övüldüğü, bu durumun çocukların cinsel gelişimini bozacağı” şeklinde gerekçelendiriyordu. Yasağın akabinde yapılan itirazda Avukat Yasemin Öz, Başbakanlık Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kurulunun verdiği kararın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğüne ilişkin maddesi ile birlikte, ayrımcılık yasağını düzenleyen 14. maddesini de ihlal ettiğini belirterek Kurulun açıkça cinsel yönelim ayrımcılığı yaptığını, hukuka, anayasada teminat altına alınmış temel özgürlüklere ve uluslararası sözleşmelere aykırı, ayrımcılık ihtiva ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etti.
 
Yazar Anıl Alacaoğlu ile Üçüncü Sınıf Kadın’ın 2007 yılında başlayan öyküsünü, kitabın yasaklanmasını, bekleyiş dönemini ve nihayetinde kitabı internette yayınlamaya karar verme sürecini konuştuk.
 
Kitabın yasaklanabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?
Aslında düşünmemiştim, çünkü yazdıklarımın normalliğine kendimi yeterince inandırmış olmalıyım ki başkalarının yasaklamaya gerek duyacak kadar rahatsız olabileceğini göz ardı ettim. Ama kitabı, yayımlanmadan önce okuyan birkaç realist arkadaşım böyle bir şeyin olabileceğini söylemişlerdi.

Bu romanı bu kadar tehlikeli yapan neydi?
Yasaklanana kadar romanımı tehlikeli bulmuyordum, sadece yayınevlerinin yayımlama konusunda kara kara düşünmesine neden olan şeyler vardı içinde, o kadar. Ancak gelen tebligatı okuduğumda ne çok ’tehlike’ olduğunu düşündüm. Şuursuz doğan ve ne yazık ki 18’ine gelene kadar her kalıba girebilecek, seksüel anlamda değişken ergenlerin, makyaj yapmaya ya da sert ve uzun cisimlere karşı ’enteresan’ düşünceler geliştirmeye başlamasından tutun da, insanoğlunu, insan neslinin tükenmesine neden olacak denli güçlü bir sapmaya, sapkınlığa itebilecek bir tehlikeydi eşcinsellik; karaktere özenebilirler, dünya tarihinde tek bir örneği bile olmadığı halde bir ’cinsel tercih’te bulunabilirlerdi. Ayrıca, sırf merakından bir kez eşcinsel ilişkiye girmeyi deneyen birinin devamında bunu hep isteyeceğine dair algılarını bir iltifat olarak kabul etsem de bence tehlikeli buldukları roman ya da içindeki birkaç bölüm değil, kendileriydi.

Kurulun karşısında kendinizi savunma şansınız olsaydı onlara ne söylerdiniz?

Heteroseksüel olduğundan emin olduğum birinin (ispat etmeye çalıştığım şeyin en zor kısmı burası) kitabı okumadan önce ve okuduktan sonra ne tür davranışlarda bulunduğunu, iki durum arasında herhangi bir farklılık olup olmadığını, -mesela önceden yandaki pisuvardakinin mal varlığını incelerken duyulmayan bir heyecanın kitabı okuduktan sonra aniden peydahlanması gibi bir şey olabilir - tüm çabalarıma rağmen gözlemlenmediğini açıklar ve elbette ki buna inanmalarını beklemezdim.

Kitaba böyle bir yasak gelince yayınevinin ilk tepkisi ne oldu?
Sevindiler. Çünkü bundan ala reklam olmayacağını düşündüler tıpkı kitabın yasaklanmaması gerektiğine tam da bu sebepten inanıp karşı oy kullanan iki kurul üyesi gibi. Ama sonrasında, reklamın yasaklanmasından mıdır nedir, bunu kitabın ve illa ki satışların lehine çeviremedikleri için, üzerine bir de itiraz etmenin, dava açmanın maddi külfeti bindiği için vazgeçtiler. Bir süre için bu kararın ne kadar homofobik olduğuna da üzüldüler tabi.
 
4 kurul üyesi yasaklanmaması yönünde oy kullanmıştı. İkisi reklam olmaması için karşı oy kullandılar, ya diğer ikisi?
Evet ikisi böylesi değersiz bir kitabı yasaklayarak reklamını yapıyor olmaktan, kitabı aranır hale getirmekten endişeli olduklarını belirterek yasaklanmaması yönünde oy kullanmışlar. Diğer ikisi de ibret alınması gereken bir öykü olduğunu ve ebeveynlerin okuyarak bazı dersler çıkarmaları gerektiğini düşündüğü için karşı oy kullanmış.

İtiraz dilekçesine 1,5 yıl gibi uzunca bir süre cevap gelmedi. Nasıl bir sonuç bekliyordunuz?
İnsanların ve özellikle avukatımın söylediklerine bakarak iç açıcı bir sonuç beklememem gerektiğini çıkardım. Yine de kötü bir haber için bu kadar uzun süre bekletilmenin yersiz olduğunu düşünüyorum. 1,5 günde de verebilirlerdi aynı yanıtı.

Yayınevinin desteğini alamayınca dava açmaktan vazgeçtiniz..
Kitabın 2000 adet yapılan baskısının tükenmesi ile itiraz dilekçesine yanıt gelmesi hemen hemen aynı zamana denk geldi. Aradan 1,5 yıl geçmişti. İtiraz dilekçesine gelen yanıtta kararın kaldırılabilmesi için dava açılabileceği yazıyordu. Yayınevi ile iletişime geçtim, ancak yayınevinin kitabı tekrar basmak istemediğini söylemesi üzerine sonuçlanması yıllar sürecek olan davayı açmaktan vazgeçtim. Yayıneviyle olan sözleşmeyi feshettikten sonra da hâlâ dava açmayı düşünüyordum. Fakat kazara kaldırılan bir yasağın sonrasında ’a bak, bu sorunu da çözdük, ifade özgürlüğü hâlâ varmış’ gibi bir avuntuyla kendimi tatmin edemeyeceğim için yasaklı kalmasını tercih ettim ve bu kitabın yasaklanmasına neden olan bütün yanlışlıklar kağıt üzerinde değil beyinlerin içinde çözülene kadar da yasaklı kalmasını istiyorum. Neyle mücadele ettiğimi hatırlatıyor; ilham verici.

Kitabı internette yayınlamaya nasıl karar verdiniz?
’İki bin’ gibi dümdüz ve heyecan uyandırmayan bir rakamı yeterli bulmadım. Bütün bu olanlardan sonra tekrar yayımlatamazdım da, çünkü ne öyle bir yayınevi ne de bunu bekleyecek sabır vardı bende. Madem amaç daha fazla insana ulaşmaktı, bunun için en iyisi kitabı internette yayınlamak, hem insanlardan ceplerinden para çıkarmalarını beklememek hem de daha az ağacı zayi etmekti.
Sonuç olarak, internet üzerinden okunabilen ve yazarına kolayca ulaşılabilen bir kitabımın olması okuyucuyla doğrudan iletişime geçmemi, kitap hakkında olumlu/olumsuz eleştiriler almamı ve en çok da bu kitap ’LGBTT bireyler için de mi yasaklanılası’ sorusunun cevabını bulmamı sağlayacağına inandığım bir şey.
 
Kitabı “muzır” bulan LGBT bireyler de oldu mu şimdiye kadar?
Açıkça ’muzır’ olarak ifade etmeseler de, ’fazla açık’ olduğunu düşünenler ve 18 + ibaresinin konulmasını yerinde bulanlar oldu. Sonuçta LGBT topluluğu homojen bir topluluk değil ve birbirine ters düşen değer yargılarımız da var her grupta olduğu gibi. Ama işin ucu, ne zaman, nasıl ve niye bize dokunuyor sorusunu iyice düşünerek cevaplamak lazım. Aynı derecede erotik ya da pornografik adına her ne dersek, bu bir heteroseksüel öykü olsaydı bu tepkiyi alacak mıydı? Bence tüm LGBT bireylerin aynı safta yer almasına neden olacak asıl soru bu ve cevabı da şu: tabii ki hayır!
 
“Üçüncü Sınıf Kadın”dan sonra projeleriniz oldu mu? 
İkinci romanımı bitireli bir yılı geçti. Orta hatta belki üst sınıfa mensup sayılabilecek bir kadının, kendi kimliğini oluşturma sürecinde karşılaştığı, bekâret, din, otoriter bir anne, başarılı ve güçlü bir kadın olma zorunluluğu gibi engeller neticesinde kimliksiz ve yalnız kalması üzerine kurulu bir roman. Henüz yayımlanmasının nedeniyse herhangi bir yayıneviyle anlaşamamış olmam. Bunun dışında, şu an bir öykü kitabı yazıyorum; altı farklı karakterin birbirinden farklı öyküleri. Her hikâyede başka bir şeyi dert edinmeye ve bunu aktarabilmeye çalışıyorum. Umuyorum ki bu yıl bitmeden ikinci kitabımı yayımlayacağım.
 
“Üçüncü Sınıf Kadın”ı okumak için:  http://ucuncusinifkadin.blogspot.com/ 

Etiketler: kültür sanat
İstihdam