23/08/2011 | Yazar: Ali Erol

Ege Üniversitesi Felsefe Bölümünden Doç. Dr. Nilgün Toker Kılınç, Aile Bakanı Fatma Şahin’in açıklamasının ‘düzen odaklı tüm siyasetler gibi anti-demokrat ve ayrımcı’ olduğunu söyledi.

‘Ya Benim İsteğim Gibi Olursunuz ya da Toplum Sizi Hizaya Sokar’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ege Üniversitesi Felsefe Bölümünden Doç. Dr. Nilgün Toker Kılınç, Aile Bakanı Fatma Şahin’in açıklamasının “düzen odaklı tüm siyasetler gibi anti-demokrat ve ayrımcı” olduğunu söyledi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in, katıldığı bir televizyon programında eşcinsellerin sorunları konusunda “aile değerlerini sarsmadığı müddetçe” her türlü desteği verebileceklerini söylemesi ve “ben muhafazakâr demokrat bir partinin bakanıyım” açıklaması tartışmalara yol açtı.
 
kaosgl.org, uzmanlar, insan hakları savunucuları, akademisyenler, feministler ve LGBT’lere, Aile Bakanı Şahin’in bahsettiği “aile değerlerini”, insan hakları alanında “şart” koşma ile “muhafazakâr” siyaseti sordu.
 
Ege Üniversitesi Felsefe Bölümünden Doç. Dr. Nilgün Toker Kılınç, Fatma Şahin’in sözlerine ilişkin, “muhafazakâr ideolojinin, kendisinin demokrasiyi tesis edemeyeceğinin, yalnızca hakları güvence altına alan bir sistem içinde demokrasi içinde siyaset yapabileceğinin en önemli göstergesi” olduğu yorumunu yaptı.
 
“Düzen odaklı tüm siyasetler gibi anti-demokrat ve ayrımcı”
Bakan’ın konuşmasını “düzen kavramına odaklı tüm siyasetler gibi anti-demokrat ve ayrımcı” olduğunu belirten Kılınç, neden olarak konuşmanın “muhafazakârlığın toplumun daha kendiliğinden yapılarıyla -aile ve din ve dil- düzeni korumak ve sürdürmek istemesinin en açık ifadesi” olmasını gösteriyor.
 
kaosgl.org’a Şahin’in konuşmasını değerlendiren Doç. Dr. Nilgün Toker Kılınç, Bakan’ın yaklaşımının “despotik” olduğunu, bunun da, “bizim gibi hakların güvence altına alınmadığı bir yapıda, hangi hakkın düzene uygun olduğuna karar verme yetkisine sahip olduğunu düşünen bir iktidar” bakış açısından kaynaklandığını söyledi.
 
“Muhafazakârlık, gelecek yönelimi olmayan bir ideolojidir”
Muhafazakârlılığın “gelecek yönelimi olmayan, geleceği şimdinin kalıcılığı olarak tanımlayan bir ideoloji” olduğunu belirten Kılınç, bu nedenle Bakan’ın dâhil olduğu siyasetin, toplumsal biraradalığın ön koşulu olarak “aileyi koruma”yı aldığını ve “aileyi değişmeye karşı değişmez olanın koruyucusu” olarak gördüğünü söyledi.
 
“Aile, ihtiyaçları değişse de, bizzat kendi varlığını sürdürmek için düzenin yeniden üretildiği bir yapıdır ve aileyi kutsallaştırmak, her türlü farklı varoluş tarzının reddedilmesinin nedenlerinden biridir.”
 
“Eşit yurttaşlıktan önce LGBT’lerin varlığı kabul edilmeli”
LGBT bireylerin mücadelesinin bir kabul edilme mücadelesi olduğunu söyleyen Kılınç, bunun “eşit yurttaş olarak kabul edilmeden çok önce var olduklarının kabul edilmesi mücadelesi” olduğunu belirtti.
 
“Ya benim isteğim gibi olursunuz ya da toplum sizi hizaya sokar”
“AKP’nin tıpkı Kürt meselesi için ne yaptıysa aynısını tüm farklılıklar için yapacağı”na dikkat çeken ve temel insan haklarında “şart” koşulmasını eleştiren Doç. Dr. Nilgün Toker Kılınç, bir farkın varlığını kabul etmek ama onun eşit olup olmadığına karar vermek için ön koşul ileriye sürmeyi şöyle değerlendirdi:
 
“Benim istediğim gibi olursanız var olursunuz, yoksa haklardan yoksun olarak toplumsal düzenin dışında kalacağınızdan, toplum sizi hizaya sokacaktır.”
 
“Hak mücadelesi, yalnızca bir hukuk mücadelesi değildir!”
“Bu bakış açısını tanıyoruz: Milliyetçilikte, militarizmde, otoriteryanizmde okuduğumuz dilin aynısı. O halde, görüldüğü gibi hak mücadelesi, yalnızca bir hukuk mücadelesi değil, düzeni değiştirme mücadelesidir.”
 
İlgili bağlantı:

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam