27/03/2019 | Yazar: Kaos GL

Hafıza Merkezi’nin yayınladığı “Hatırlayan Şehir” kitap ve interaktif sitesi İstiklal Caddesi ve onur yürüyüşlerini hatırlatıyor.

Mekan unutmaz: İstiklal Caddesi ve LGBTİ+ hareketi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Hafıza Merkezi’nin yayınladığı “Hatırlayan Şehir” kitap ve interaktif sitesi İstiklal Caddesi ve onur yürüyüşlerini hatırlatıyor.

“Her gün önünden geçtiğimiz, ziyaret ettiğimiz mekanlar kaçınılmaz olarak bir tarihe sahip. Bu tarih çoğunlukla bir gasp ve ihlaller, bir adaletsizlik ve iktidar tarihi olarak okunabilir, kimi zaman da bir mücadele tarihi olarak…”

Bu sözler, Hafıza Merkezi’nin yayınladığı, “Hatırlayan Şehir: Taksim’den Sultanahmet’e Mekân ve Hafıza” kitabının websitesinden. Asena Günal ve Murat Çelikkan’ın birlikte kaleme aldıkları bu çalışma okuyucularına kalıcı bir bellek rehberliği sunuyor.

Bir kitap ve bir internet sitesi projesi olan Hatırlayan Şehir bizleri Taksim Meydanı, Gezi Parkı, İsitklal Caddesi, Emek Sineması, Galatasaray Meydanı, Hazzopulo Pasajı, Mısır Apartmanı, Karşı Sanat, Aras Yayıncılık, Narmanlı Han, Neve Şalom Sinagogu, Salt Galata, Kamondo Merdivenleri, San(a)saryan Han, Belediyeler Birliği Binası, Türk ve İslam Eserleri Müzesi ve Four Seasons Hotel İstanbul durakları boyunca gayrimüslimlerin sosyal ve kültürel hayatına, azınlık ve insan hakları ihlallerine ama aynı zamanda demokrasi ve toplumsal uzlaşma için sosyal hareketlerin hikâyelerine götürüyor.

Kitabın interaktif sitesi, ziyaretçilerine 17 mekân, meydan ve bina üzerinden bir gayrı resmi İstanbul turu vesilesiyle gayrı resmi İstanbul tarihini anlatabilmeyi amaçlıyor.

Onur Yürüyüşleri ve İstiklal Caddesi

Kitap ve sitenin İstiklal Caddesi bölümünde Onur Yürüyüşleri’ne de şöyle yer veriliyor:

Taksim Meydanı, 30 Haziran 2013. 11. LGBTİ+ Onur Yürüyüşü. Fotoğraf: Serra Akcan, NarPhotos.

“Beyoğlu ve İstiklal Caddesi, LGBTİ+ bireyler için her zaman önemli bir toplanma noktası oldu. Taksim’deki barlar ve kulüpler, Gezi Parkı, İstiklal’in kendisi, eşcinseller için sosyalleşme ve “piyasa” mekânlarıydı. Haliyle direniş ve örgütlenme de buralarda vücut buldu. İlk defa 1987’de birkaç eşcinsel erkek ve trans kadın, Gezi Parkı’nın Tarlabaşı Bulvarı’na bakan merdivenlerinde polis şiddetine karşı açlık grevi başlattı. Bu grev, 1980’lerin ikinci yarısında Beyoğlu Emniyeti, Sormagir, Kazancı ve Pürtelaş sokaklarında yaşayan trans kadınları Taksim çevresinden uzaklaştırmak için operasyonlar düzenleyip gözaltında zorla saç kesme, soyma ve basın mensuplarına deşifre etme gibi işkenceler uyguladığı için yapılmıştı.

“Daha görünür bir LGBTİ+ hareketi 1990’larda ortaya çıktı. Hareketin ilk örgütü Lambdaİstanbul 1993’te İstanbul’da, ikinci örgütü Kaos GL ise 1994’te Ankara’da kuruldu. Lambda, 2-4 Temmuz tarihlerinde İstanbul’da düzenlenmek istenen uluslararası gey lezbiyen konferansının valilik tarafından engellenmesiyle harekete geçti. Örgüt aynı yıl Club Prive’de, eşcinsel bireyler arasında fikir alışverişini ve yaşadıkları üzerinden ortak bir söylem geliştirmeyi hedefleyen toplantılar düzenlemeye başladı. Ama toplantılar polis baskısı nedeniyle genellikle yarıda kesiliyordu. Tüm baskılara rağmen farklı mekânlarda haftalık düzenlenen toplantılar eşcinsel bireyleri bir araya getirmekteydi. Onur konferansı 1995’te yine yasaklandı.

“İlk İstanbul Onur Yürüyüşü, Lambda’nın çabalarıyla 2003 yılının Haziran ayının son Pazar günü yapıldı. İlk yürüyüşe katılım 50 kişiyle sınırlı kaldı. Türkiye, Onur Yürüyüşü düzenlenen Müslüman çoğunluk nüfusa sahip ilk ülkeydi. LGBTİ+ hareketi giderek daha görünür hale geldi ve takip eden yıllarda katılım sayısı ciddi oranda arttı. 2010 yılında beş bin kişi İstanbul Onur Yürüyüşü’ndeydi. 2011’de bu rakam 15 bine çıktı ve o yıl İstiklal Caddesi Güneydoğu Avrupa’daki en geniş katılımlı Onur Yürüyüşü’nün mekânı oldu. 2009’dan itibaren yine İstiklal’de, Trans Onur Yürüyüşleri de düzenlenmeye başlandı.

“Bugüne kadar en geniş katılımlı İstanbul Onur Yürüyüşü ise Gezi İsyanı’nın hemen ardından 30 Haziran 2013 günü gerçekleşti. Yüz bin kişinin katıldığı bu yürüyüşte Gezi’nin sloganları ile LGBTİ+ hareketinin sloganları bir arada atıldı. Gezi’nin yarattığı motivasyon ve hareketin Gezi’deki aktif rolü, çok sayıda insanın katılımını sağlamıştı. Valilik 2015’ten itibaren yürüyüşlere izin vermemeye başladı. 2015’teki yürüyüş Ramazan gerekçe gösterilerek yasaklandı ve polis on binlerce kişiye biber gazı, plastik mermi ve tazyikli suyla saldırdı. İstanbul Onur Haftası Komitesi gönüllüleri Beyoğlu’nda kalmaya ve bulundukları yerde tencere ve tava ile ses çıkarmaya davet etti. Aynı şekilde 2016’daki yasağa da herkes bulunduğu yerde basın açıklaması okuyarak direniş gösterdi. 2017’de polis yine İstiklal Caddesi’ne çıkan bütün sokakları kapatarak yürüyüşe izin vermedi. Bazı LGBTİ+ aktivistleri ara sokaklarda bir araya gelerek “Aşk, aşk, hürriyet; uzak olsun nefret” sloganları attı. 2018’de yürüyüş “olumsuzlukların yaşanabilecek olması ihtimali” gerekçesiyle valilik tarafından yine yasaklandığı halde Mis Sokak’ta yüzlerce kişi bir araya geldi ve basın açıklaması okundu.

“Beyoğlu, Taksim ve İstiklal Caddesi, her zaman toplumdan dışlanan LGBTİ+ bireylerin başka yerlere göre daha rahat ettiği, birlikte dayanışma içinde var olabildiği ve mücadele ettiği bir alan oldu. Lambda’nın ofisi son yıllara kadar hep İstiklal Caddesi’ne yakın sokaklardan birindeydi. Örgütlenme toplantıları bu semtte yer alan kafeler, evler ve başka siyasi oluşumların mekânlarında yapılırdı. 2015’ten itibaren Onur Yürüyüşü’ne getirilen yasaklar, sert polis müdahalesi, toplumsal muhalefet üzerindeki baskılar ve Beyoğlu’nun dönüşümü, hareketin hem genel olarak hem de Beyoğlu’ndaki varlığında bir dönüşüme neden oldu. LGBTİ+ aktivizmi başka semtlere ve üniversitelere yayıldı ve daha parçalı bir hal aldı.”


Etiketler: yaşam
İstihdam