08/04/2019 | Yazar: Yıldız Tar

​İlk albümlerinde Hande Kader için “Haykırsana” şarkısı da yer alan Eskitilmiş Yaz grubunun vokali Burak Savaş ile konuştuk

…mış gibi hayatlara mahkum edilmeye karşı: Haykırsana! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İlk albümlerinde Hande Kader için “Haykırsana” şarkısı da yer alan Eskitilmiş Yaz grubunun vokali Burak Savaş ile konuştuk: Adaletsizliğe karşı bir şeyler yapmak vicdani yükümlülüğümüz…

Eskitilmiş Yaz, Youtube ve Spotify’da ilk albümü geçen günlerde yayınlanan, genç müzisyenlerden oluşan bir grup. Eskişehirli grup daha önce de birçok şarkı yayınladı ancak albümleri Teğet, 14 Mart’ta dinleyicilerle buluştu.

Albümün üçüncü şarkısı “Haykırsana” nefret cinayeti ile hayatını kaybeden trans kadın Hande Kader’e ithaf edildi. “Haykırsana”nın sözlerini grubun vokali Burak Savaş yazdı, Metehan Çelik besteledi. Şarkı daha önce Hande Kader anısına şiir olarak yayınlanmıştı.

Grubun vokali Burak Savaş ile İstanbul’da buluştuk ve albümü, bir araya gelme hikayelerini, Haykırsana şarkısını konuştuk.

Hüzün ve umut: Eskitilmiş Yaz

Eskitilmiş Yaz ismi nereden geliyor? Hikayesi ne?

Benim daha önceden bir edebiyat dergisine yazdığım mensur şiire dayanıyor. Şiirin adı Eskitilmiş Yaz idi. İçinde hem hüznü hem umudu barındıran bir isim. Herkesin hayatında güzel yaz zamanlarını geçirdiği yerler olmuştur. Benimki Erikli adında bir sahil kasabasıydı. Yaz olur, biz Erikli’ye gidiyoruz… Ama gün oluyor ve yaz bitiyor. Eskiyor, hatıra oluyor. Ama biliyoruz ki yaz yine gelecek.

Albümde de bu bahsettikleriniz seziliyor. Sanki yaz sonuna doğru bir sahilde dinliyor gibiyiz. Nasıl çıktı Teğet albümü?

Hiç tanımadığım bir insanın yüz ifadesi de bana ilham kaynağı olabiliyor, yalnızlığın kendisi de… Genelde şarkı sözlerini bu ilhamlarla ben yazıyorum. Albümdeki şarkıların çoğunun sözleri Erikli’de yazıldı bu arada. Grup arkadaşlarıma dinletiyorum ve onlar düzenlemeyi yapıyor. Söz yazım kısmı bireysel olsa da sonraki bütün aşamaları grup olarak yapıyoruz. Albümde söz ve müziği gitaristimize ait iki şarkı da var. Onlarda da benzer bir süreç yürüttük.

Grup nasıl bir araya geldi?

Grup aslında fısıltı gazetesiyle bir araya geldi. Lise zamanlarıma geldiğimde müzik içimde bir ukdeydi. Onun için üniversiteye Eskişehir’e geldiğimde içimden müzikle uğraşma hissi yükseldi. Üniversitede müzik kulübünün de desteğiyle birbirimizi bulduk. Bir gün gitarımla kantinde otururken sadece merhabalaştığım bir arkadaş yanıma geldi. Gesi Bağları türküsünü hücum kayıt almak istiyordum. Bundan bahsettim. O da benle gelmeyi teklif etti ve yolda yürürken grup kuruldu. Yolda grup fikrini konuşurken benim sadece bir şartım vardı, grubun ismi “Eskitilmiş Yaz” olacak diyordum.

Eskişehir: Samimiyetiyle kapılar açan şehir

Eskişehir bir yandan da çok fazla müzisyen çıkaran bir şehir…

Sirkülasyonun çok olduğu bir şehir. Sürekli yeni öğrenciler ve onlarla birlikte onların müzikleri de geliyor. Lisede çoğunlukla müzik bağlamında çok bir şey yapamıyoruz. O imkanlara sahip olamıyorsun. Bu sebeple üniversite; müziğini de yanında götürdüğün ve beslediğin bir yer oluyor.

Eskişehir bana ilaç oldu. Gerçekleştirmek istediğim hayallerimi Eskişehir’in samimiyeti sayesinde gerçekleştirebildim. Havasından mı suyundan mı bilmiyorum ama Eskişehir; hayallerinizi daha kolay gerçekleştirebildiğiniz bir şehir. Müziği ve sanatı destekleyen bir şehir. Bir yerde çalmak istediğinizde size “kaç bilet satabilirsiniz” diye sormuyorlar. Mekanlar kapılarını size açıyor. Başka bir yerde konser vermek istediğinizde şans vermek yerine işletmeci mantığı işliyor maalesef. Ancak Eskişehir size kapılar açıyor. Alternatif kulvarda müzik yapan müzisyenlere destek oluyor.

Alternatif kulvarda müzik yapıyorsanız anaakım medyada çok fazla yer alamıyorsunuz. Belli bir popülerliğe ulaşana kadar yalnızsınız. İnternet bu noktada çok önemli. Sofar İstanbul gibi mecralar; e-dergi ve gazeteler kendinizi tanıtabilmenize olanak sağlıyor. Spotify gibi mecralar sayesinde bir plak şirketi ile çalışmadan kendi albümünüzü yayınlayabiliyorsunuz.

Albümünüz de home stüdyo kaydı değil mi?

Dört şarkıdan oluşacak bir EP olacaktı ancak önceden bestelediğimiz şarkıları da dahil ederek albüme dönüştürdük. Eski ve yeni şarkılar iyi bir bütünlük sağladı. Bas gitaristimiz stüdyo, kayıt, miksaj ve editlemeye hakim.

Grupta kimler var? Kaç kişisiniz?

Sayımız koşullara göre değişiyor. Beş kişiyiz ancak koşullara göre dört ve üçlü paketlerimiz de mevcut. (Gülüyor)

Albüm yayınlandıktan sonra nasıl tepkiler aldınız?

İnsanları olumlu tepkileri ile karşılaşınca motive oluyorsunuz. Bir şeyler üretmenin teşhirci bir yanı da var. Sergilemek ve geri dönüş almak istiyorsunuz. Güzel dönüşler aldık ve almaya devam ediyoruz. Moralimin bozuk olduğu bir gün Youtube’ta bir şarkıya gelen yorum beni sevindiriyor. Örneğin geçenlerde bir dinleyicimiz bir yakınını kaybettiğini ve bizim şarkılarımızı dinleyerek kendini iyileştirmeye çalıştığını yazmıştı. Bunun gibi geri dönüşler her şeye bedel. İnsanların bizim yolculuğumuza eşlik etmesi; bizim de onların yolculuklarına eşlik etmemiz paha biçilemez.

Albümde sizi en etkileyen şarkı hangisi?

Utangaç.

Neden?

Hayatıma giren o utangaç insanı ve bitmiş bir aşk hikayesini anlatıyor. Bitmesi derin yaralar açmış bir aşk hikayesi… Çok hissederek yazmıştım sözlerini.

Mış gibi hayatlara mahkum edilmek…

Albümde yakılarak öldürülen Hande Kader için de bir şarkı var. Haykırsana’nın hikayesini dinleyelim mi sizden?

Onur Yürüyüşü’nde çekilmiş bir fotoğrafı vardı Hande Kader’in. Gözleri çok fazla şey anlatıyordu. O fotoğrafı gördüğüm vakit Hande Kader’e sarılmak istedim. Türkiye’de trans kadınların hayatları maalesef hiç kolay olmuyor. Eril bir toplumdayız ve trans kadınlar bir role zorlanıyor. Dayatılan bir rol ve yalana zorlanıyorlar. Mış gibi hayatlara mahkum edilme gibi bir durum var. Ortada çok ciddi bir adaletsizlik var ve bu adaletsizliğe karşı hepimizin bir söz söylemesi gerekiyor. Bir şeyler yapmak vicdani yükümlülüğümüz.

Ötekileştirilme, dışlanma, aşağılanma… İnsanları bunlara maruz bırakmak hiç insani değil. İnsanlar oturdukları konforlu koltuklardan kendisine benzemeyen hikayelere gözlerini kapatıyor. Ancak bir şeyler değişecekse; kendimizden farklı olduğunu düşündüğümüz hikayelere göz ve kulaklarımızı açmamızla değişecek. Rengarenk hayatları griye çeviriyoruz. Kız Kulesi gibi yalnız ve gri beton kulelere hapsediyoruz. Haykırsana şarkısının hikayesi de biraz bu. Kendini yalnız hisseden insanlara, “Yalnız değilsiniz, buradayız” demek için yazıldı. LGBTİ+’lar ve ötekileştirilen herkes için geçerli bir yalnızlık var ve bu yalnızlığa karşı sokaklara çıkıp avazın çıktığı kadar haykırma çağrısı biraz da.

Bütün bu anlattıklarım bir yandan da bana çok can sıkıcı geliyor. Bunları konuşmak zorunda olmak… En büyük dileğim; bu konuları konuşmak zorunda kalmayacağımız günlere erişmek. Gün gelsin ve artık bu konular farklı olmaktan çıksın istiyorum.

Bu kadar ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşı müzisyenlere ne gibi sorumluluklar düşüyor?

Anaakım medya belli başlı kaygılar güderek LGBTİ+ hareketini yok sayıyor. Alternatif medyanın desteği ise yeterli değil. Yılın sadece bir ayında, Haziran ayında gündeme getirip geri kalan aylarda sessiz kalmak yeterli değil. Nüfuz alanı geniş olan müzisyenlerin de LGBTİ+ haklarına destek vermesi gerekiyor. Müzisyenler; dinleyicilerinin ruh ve kalplerine hitap ediyor. Buraya hitap ederken LGBTİ+’ları da unutmamak gerekiyor.

Sizin müzik serüveninize dönersek; daha önceki röportajlarınızın birinde sizi etkileyen sanatçılar arasında Aysel Gürel’i sayıyorsunuz. Yakın zamanda kaybettiğimiz Aysel Gürel’in sizdeki hikayesi nedir?

Aysel Gürel’in muhteşem ötesi üretkenliği beni etkiliyor. Türkiye’de kadın olmak da çok zor ve Aysel Gürel senelerce eril müzik sektöründe yer aldı. Varoluşuyla, şarkılarıyla, sözleriyle bana çıkış yolu yarattı. Birçok insana çıkış yolları yarattı. Sanki kendi tanışığımmış gibi hissediyorum. Dik duruşu, baş kaldırışları ilham kaynağı…

İlgili haber:

Hande Kader’in anısına şarkı: Haykırsana

 


Etiketler: kültür sanat
İstihdam