25/02/2013 | Yazar: Bülent Kale

Baki Koşar Nefret Suçlarıyla Mücadele Haftası’nda, beş yıldan bu yana tekrarlanan Geleneksel Nefret Suçlarıyla Mücadele Yürüyüşü yapıldı

Baki Koşar Nefret Suçlarıyla Mücadele Haftası’nda, beş yıldan bu yana tekrarlanan Geleneksel Nefret Suçlarıyla Mücadele Yürüyüşü yapıldı
 
Baki Koşar Haftası’nın üçüncü gününde (23 Şubat) yapılan yürüyüş, yağmur altında 100’den fazla LGBT aktivisti,  feminist aktivistler, basın mensupları, bir köpek, birkaç utangaç hetero ve görevli sivil polislerin katılımıyla gerçekleşti.
 
Kıbrıs Şehitleri Caddesi sloganlar atılarak geçildikten sonra, caddenin girişindeki meydanda İstanbul’dan misafir trans aktivist Şevval Kılıç’ın okuduğu basın açıklamasının ardından atılan sloganlarla sona erdi.
 
Nefrete İnat Yaşasın Hayat!
 
Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği’ninNefret Suçlarıyla Mücadele Yürüyüşü’nde yaptığı basın açıklamasının tam metni şöyle:
 
Bu yıl bir kez daha Baki Koşar başta olmak üzere tüm yaşanan nefret cinayetlerinin son bulması için sorumluları ve kamuoyunu dayanışmaya davet ediyoruz. Ne yazık ki hala Türkiye’de eşcinsel,  biseksüel ve trans bireylere yönelik nefret suçları devam etmekte ve hatta artmaktadır.
        
Türkiye’de yeni anayasa çalışmaları sürerken ve bu çerçevede daha iyi bir demokrasiye geçileceği iddia edilirken kimi zaman devletin en yetkili ağızlarından, çoğunlukla da sabah akşam medya aracılığıyla topluma nefret kültürü aşılanmaya devam ediyor. Artan nefret ve ayrımcılığın ilk ve en ağır mağdurları da maalesef  lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler oluyor.
 
Geçtiğimiz yıl Trans kadın Serap, hunharca öldürüldü. Serap Antalya’daki evinin önünde iki kişinin bıçaklı saldırısına uğradı. Arkadaşlarına ilk yardım yapmak için yardıma koşan trans kadınlara olay yerine gelen polis biber gazı ile saldırdı. Gazdan etkilenen ve kan kaybeden Serap, ambulansın da gecikmesi sonucu hayatını kaybetti.
 
Yine bir nefret suçu da geçtiğimiz aylarda İstanbul Avcılar’da yaşanmıştı. İstanbul Avcılar ilçesinde, bir grup 7 Ekim 2012 tarihinde akşam saatlerinde trans bireylerin yaşadığı Meis sitesi önünde toplanarak linç girişiminde bulunmuşlardı. 50-60 kişinin evin önünde toplanmasıyla trans bireyleri linç etmeye kalkan kalabalık, “Namus için ölürüz, canımızı veririz” sloganlarıyla halkı nefrete çağırmıştı.
 
Benzer bir şekilde, İzmir’de de Alsancak Bornova Sokağı ve Pınarbaşı semtinde bulunan trans kadınlara yönelik bu tür yıldırma ve linç girişimleri de devam etmektedir. Trans kadınların oturdukları evler taşlanmakta, barınma hakkı, yaşama hakkı ve serbest dolaşma hakkı ellerinden alınmakta ve buna devlet eliyle göz yumulmaktadır.
 
Devlet ve toplum tarafından maruz kalınan tüm bu ayrımcılıklara karşı hak arama mücadelelerimizde ise polis tarafından şikayetler dikkate alınmamakta, çoğu zaman gerçekleşen uygulamalarla polis yaşanan hak ihlallerinin faili olmaktadır.
 
Katiller, sadece silahı, bıçağı tutan ellerin sahipleri değildir. Katiller, LGBTT bireyleri temel hak ve özgürlüklerinden mahrum ederek yaşamaya zorlayan sistemdir. Katiller, bu sorunları çözmek için çaba göstermeyen ve bu cinayetlere, nefret söylemine, linç girişimine sessiz kalan, yasal düzenlemeler yapmayan yetkililerdir.
 
Katilleri koruyarak, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Translara karşı işlenen suçlarda haksız tahrik indirimleri yaparak katilleri suça teşvik eden sistemdir.
 
Tüm bu yaşananlar açıkça göstermektedir ki;
 
T.C. Anayasası’nın ayrımcılığı düzenleyen 10. maddesindeki ayrım gözetilmeyecek zeminler arasına ’’cinsel yönelim’’ ve ’’cinsiyet kimliği’’ ifadeleri eklenmeli,
 
T.C.K ’nın Nitelikli İnsan Öldürmeyi Düzenleyen 82. maddesinde Kadın Cinayetleri ve Nefret Cinayetleri, Nitelikli İnsan Öldürme olarak sınıflandırılmalı, Haksız Tahrik’e ilişkin tüm bahisler gerekçeden çıkarılmalı ve nefret suçlarının önlenmesi için etkin gerekli düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir. 
 
Nefrete İnat Yaşasın Hayat!
Nefret Cinayetlerine Sessi Kalma! Suça Ortak Olma!
Nefret Suçları Politiktir!
 
Fotoğraf: Çiçek Tahaoğlu

Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam