04/10/2015 | Yazar: Gözde Demirbilek

Homofobi, Transfobi ve Bifobi Karşıtı Öğrenci Buluşması’nın sekizincisinde barış forumu, nefretsiz kampüsler ile LGBTİ aktivizmi ve ruh sağlığı tartışıldı.

Öğrenciler barışı ve nefretsiz kampüsleri tartıştı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Homofobi, Transfobi ve Bifobi Karşıtı Öğrenci Buluşması’nın sekizincisinde barış forumu, nefretsiz kampüsler ile LGBTİ aktivizmi ve ruh sağlığı tartışıldı.

LGBTİ öğrenci topluluklarının heteroseksist eğitim düzenine karşı birlikte hareket etmek ve yeni stratejiler geliştirmek için bir araya geldiği HTB (Homofobi, Transfobi ve Bifobi) Karşıtı Öğrenci Buluşmaları'nın sekizincisi 3 Ekim’de Ege LeGeBİT'in ev sahipliğinde “Barış Forumu” oturumu ile başladı.

Prof Dr. Nilgün Toker, Dç. Dr. Devrim Sezer ve Kaos GL'den Ali Erol'un konuşmacı olduğu oturumda barışmaya olan ihtiyaç tartışıldı.

“LGBTİ’ler barışı getirebilir”

Nilgün Toker “LGBTİ'lerin Barıştaki Rolü” konulu konuşmasında barışmanın çok özellikle LGBTİ'ler için çok önemli olduğunun altını çizdi:

“Bir savaşın içindeyiz. İnkar edebilir miyiz? Ben inkar edebilecek olan birine inanmıyorum. Umutlu değilim, barış konusunda çok karamsarım. Bu savaş hep vardı, 10 yıl önce de ta 90 yıl önce de hep bu savaşın içindeydik. Bu erkek savaşta barışı getirecek bu erkekliği kırabilecek birileri varsa onlar da LGBTİ'lerdir. Bazıları asker doğurur, bazıları şehit tabutunun yanında evladı için vatan sağ olsun der. Bazıları da barışı getirir, LGBTİ'ler toplumla barışarak bu barışı getirebilir.”

“Ayrımcılık hak mıdır?”

Devrim Sezer “Ayrımcılık Bir Hak Mıdır?” konulu konuşmasında ifade özgürlüğü ile ayrımcılığın sık sık karıştırdığına ve ifade özgürlüğü adı altında çoğu zaman eril zihniyetin homofobi, bifobi ve transfobi ürettiğine değindi:

“Kimse ben de bunu düşünüyorum diye nefret söylemi üretme hakkına sahip değildir. Bu alçaltıcı moral yıkımı şeklinde yansır. LGBTİ'ler damgalanmamalı çünkü bu bir yurttaşlık hakkından önce insan hakkıdır.

“Queer politika yürüten bazı arkadaşlarım diyorlar ki 'Evliliği niye tartışıyoruz? Neden eleştirdiğimiz şeyleri kazanmaya çalışıyoruz? Farklı ilişki pratiklerini yaymıyoruz?' Evet ben bir yandan bu söylenenlere katılıyorum ama bir yandan da biliyorum ki bu bir hak olmalıdır ve 'zaten yapmıyoruz” diyerek mücadelesinden vazgeçilmemelidir. Hak siyaseti ve queer politika ikilik yaratmadan birlikte hareket edebilir. Ama en büyük problemimiz görünürlük. Neden nefretsiz kampüs istiyoruz? Görünür olabilmek için. Peki neden görünür olmuyoruz? Çünkü görünür olmak bir moral bozukluğuna sebep olabiliyor. Evet dernekler muhteşem bir mücadele yürütüyor. Ama bu dönem bir durgunluk var ve kampüslerle dayanışmaya ihtiyacımız var.”

“Dayanıştığımız ekiplerin homofobisi ve kendi milliyetçiliğimizle mücadele”

Ali Erol “Hastalıktan Hak Talebine LGBT Mücadelesi” konuşmasında hepimizin ortak noktaları olduğundan bu ortak noktalardan bağlanırsak barış konusunda çok da karamsar olmadığını söyledi:

“Gökkuşağının altında herkese yer var derken gel vatandaş gel demiyoruz aslında. Sen hiyerarşiyi orada da üretirsen orada da barış olmaz. 7 Haziran’dan bu yana herkesin yaşam alanını abluka altına alan ve yetmeyip can alan süreçten geçiyoruz. Aslında buna benzer bir form 40 aslında 90 yıllık bir mesele. Daha en başından sahte bütün inşa edildi. Kimler dışarıda bırakıldı? Hani tek tek saymayayım hepimiz biliyoruz kimler.

“Heteronormativiteye uymayan LGBTİ'leri dışında bıraktı. Biz diyoruz ki 'LGBTİ'lere karşı ilan edilmemiş savaşa da hayır!' Bir taraftan kendi içimizdeki milliyetçilikle öte yandan dayanıştığımız toplulukların homofobileriyle mücadele etmek durumunda kaldık. 'Buradayız, alışın gitmiyoruz' noktası yeni bir toplum inşasını sağlayacak.”

Nefretsiz kampüsler

İkinci oturum “Nefretsiz Kampüs” LeGeBİT'ten Barış Azar'ın “Nefretsiz Kampüs Proje Sunumu” ile başlayıp Arş. Gör. Sedat Yağcıoğlu'nun “LGBT Dostu Kampüsler” sunumuyla devam etti.

Barış Azar sunumunda okuldaki kaynakların taranmasının ve homofobik, bifobik, transfobik içerik olan kitaplara ilgili “Bilimsel Geçerliğini Yitirmiştir” bilgisinin yerleştirilmesinin çok önemli olduğunu söyledi.

LGBTİ dostu işletmelerin önemli olduğunu, bunun için kampüslerde ortak çalışma yürüttüğümüz topluluklarla birlikte hareket etmenin hızlandırıcı olacağını belirtti.

Sedat Yağcıoğlu “LGBT Dostu Kampüsler” sunumunda öncelikli olarak “Kampüs Nedir?” meselesini tartışmamız gerektiğini söyledi. Sunum dünyadan nefretsiz kampüs örnekleriyle devam etti.

Son oturuma geçmeden geçtiğimiz günlerde trafik kazasında kaybettiğimiz Zeliş Deniz'in de yönetmenliğini yaptığı “Beyaz Atlı Prens Boşuna Gelme” kısa filmi izlendi.

LGBTİ aktivizmi ve ruh sağlığı

Üçüncü oturum Yrd. Doç. Dr Yudit Namer'in “LGBTİ Aktivizmi ve Ruh Sağlığı” ile atölyesi ile son buldu. Yudit Namer gönüllülüğün bir süre sonra çok yorucu ve insanın kendinden yediği bir şey hâline dönüşmemesi üzerine önerilerini anlattı. Çok yönlü aktivizmin bir yandan çok yararlı olduğunun öte yandan tek aktivizmin yarattığı uzaklaşma isteğini de törpülediğinin altını çizdi.

Oturum kampüslerde aktivizme yönelik korkunun nasıl aşılabileceği önerileriyle son buldu.

*Bu etkinlik Kaos GL Derneği’nin yürüttüğü Homofobiye Karşı Yerel Buluşmalar Küçük Hibe Fonu tarafından desteklenmektedir.


Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam