20/09/2017 | Yazar: Aslı Alpar

Üniversitelerde yeni dönem: KHK ile ihraç edilen akademisyenlerin ardından kapanan birçok ders, yarım kalan tezler, havada kalan danışmanlıklar nedeniyle güz dönemi endişe ile açıldı.

Öğrenciler kayıt donduruyor, idari personel bezgin, akademisyenler utanç duyuyor! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Üniversitelerde yeni dönem: KHK ile ihraç edilen akademisyenlerin ardından kapanan birçok ders, yarım kalan tezler, havada kalan danışmanlıklar nedeniyle güz dönemi endişe ile açıldı.

Eser: Kaynak

Üniversitelerde yeni eğitim dönemi öğrenci, akademisyen ve idari personelin yaşadığı belirsizliklerle başladı. OHAL ile birlikte yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile üniversitelerden ihraç edilen akademisyenlerin ardından kapanan birçok ders, yarım kalan tezler, havada kalan danışmanlıklar nedeniyle güz dönemi endişe ile açıldı.

Barış imzacısı” akademisyenlerin tamamının ihraç edildiği Ankara Üniversitesi’nde öğrenciler, derslerin önceki dönemlere kıyasla yarı yarıya azaldığından şikâyetçi. Ankara Üniversitesi’nde değişen tek konu eğitimin niteliği değil. Kampüsün fiziki imkânları da öğrenciler için işlevsizleştiriliyor. Üniversite’nin Cebeci kampüsünde eğitim alan öğrenciler yeni dönemde kampüse geldiklerinde bir inşaat alanı ile karşılaşıyor ve hâlâ inşaat halinde olan girişin betonla kaplanmış olmasını yadırgıyor.

Bahar döneminden beri artan “güvenlik” terörü, öğrencilerin kampüs girişinde yaşayacağı yeni zorlukların habercisi. Güvenlik bahanesiyle açıklanan uygulamalar bahar döneminde kampüs içinde yaşanan faşist saldırılar hatırlandığında bir kara mizaha dönüşüyor.

KHK’ların ardından üniversitelerde yeni dönemi üniversitenin bileşenlerine sorduk. Görüşüne başvurduğumuz kişilerin güvenliğini göz önünde tutarak isimlerini gizli tuttuk. 

Farklı üniversitelerden öğrenci, idari personel ve akademisyenler yeni dönemi bezginlikle karşıladıklarını, kampüsten soğuduklarını ve yaşadıkları zorlukları KaosGL.Org’a anlattı.

“Kampüse girmek istemiyorum”

Ankara Üniversitesi’nde doktora eğitimini sürdüren bir öğrenci, KHK’lar sonrasında okulun sadece boş duvarlardan/binalardan oluştuğu, geriye hiçbir şey kalmadığını sonuna kadar hissettiğini söylüyor ve devam ediyor: “Ben hocalarımızın odalarını boşaltmaları istendiği haftadan sonra bir daha Cebeci Kampüsü’ne gitmek istemedim, kayıtlarımı uzaktan yaptım, ders de almadığım için kendi isteğimle bir şekilde uzak kalabildim. Bizim için hiçbir anlamı, ruhu, karakteri kalmamıştı artık oranın.”

“Cebeci Kampüsü’nde kör öğrencilerin alıştığı yol, TOMA’lar rahatça kampüse girsin diye değiştirildi, gelip yüzleşmek istemiyorum”

Almak istediği derslerin kapanması ve çalışmayı düşündüğü hocalarının ihraç edilmesi nedeniyle Ankara Üniversitesi’ndeki eğitimini yeni dönemde sonlandırmayı düşünen bir başka öğrenci anlatıyor: “Alışık olduğum yolun çift şeritli hale getirildiğini duydum, gidip yüzleşmek istemiyorum. Kampüse alışan körler için çok zor bir değişiklik, alıştığımız yolu kullanamayacağız. Daha da kötüsü bu yolun yapılma sebebi TOMA’ların rahatça okula girebilmesi. Ayrıca İLEF’in içinde kulis adını verdiğimiz kantin kaldırıldı, bu görme engelli öğrenciler için erişebilirliği de engelleyen bir şey oldu. Türkiye sınırları içerisinde kendimi tek rahat hissedebildiğim yer Cebeci Kampüsü’ydü. Burada farklı sesleri duymak mümkündü. Gökkuşağı bayraklarıyla bir yürüyüş başlatabiliyorduk kampüsten. Bu artık mümkün değil, Cebeci’de diğer kampüsler gibi oldu.”

Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü girişi son hali. İnşaat devam ediyor...

“İş barışı bozuldu”

Ankara Üniversitesi’nden bir idari personel, KHK’ların ardından birçok dersin kapanması ve yerine yeni ders açılmaması sebebiyle kayıt dönemlerinde öğrencilerin büyük sorun yaşadığını, kendilerinin yönetim ve öğrenci arasında kaldığını, iş yükünün önemli ölçüde arttığını aynı zamanda çalışanlar arasında güven duygusunun yok olduğunu, iş barışının bozulduğunu söylüyor.

ODTÜ’deki ekolojik kıyım

Üniversitelerdeki eğitimin niteliği değiştiği gibi kampüslerin siması da bilinçli bir şekilde yok ediliyor. Ankara’da bulunan ODTÜ kampüs alanı içindeki orman, üniversitenin rektörü ve Ankara Belediyesi arasında imzalanan bir protokolle öğrenci, akademisyen, üniversite personeli ve kentlilerin iradesi hiçe sayılarak rant için yok edildi. ODTÜ’de yüksek lisans eğitimine devam eden bir öğrenci “Polisin giremediği bir kampüstü, öğrencilerin direnme gücü vardı. Akademide yaşananlarla insanların direnme gücü tamamen ortadan kalktı” ifadelerini kullanıyor.

“Giresun Üniversitesi’nde ihraç edilen hocaların uzmanlık alanına sahip akademisyen kalmadı”

Barış imzacısı olan üç akademisyenin ihraç edildiği Giresun Üniversitesi’nde öğrenci ve akademisyenler, ihraç edilen akademisyenlerden kalan dersleri para karşılığında dışarıdan gelen hocaların verdiğini, bu kişilerin o alanda uzman olmadıklarını ve kalan hocaların ders saatlerinin aşırı arttığını belirtiyor.

“Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde sivil polis sayısı belirgin bir biçimde arttı”

Boğaziçi Üniversitesi’nden bir öğrenci, “yemekhane fiyatlarının katlanarak artıyor, kampüs içinde düzenlenen etkinlik girişinde alkol araması yapılmaya başlandı ve okulda sivil polis sayısı belirgin biçimde arttı. Hatta önceki dönem sivil polisle tartışan bir öğrenci kampüs içinde gözaltına alındı” diyor.

“LGBTİ’lerle dayanışma içinde olan hocalarımız ihraç edildi. Artık ayaklarım geri geri gidiyor”

Bursa Uludağ Üniversitesi’nden  bir öğrenci KHK’ların ardından yaşananları şöyle özetliyor: “Bu süreçte bizi en çok üzen Özgür Renkler LGBTİ Derneği’nin Uludağ'da öğrenci kulübü olmaya çalıştığı yıllarda bize danışman öğretmenlik yapmayı isteyen, çok sevdiğimiz Gökhan (Yavuz Demir) ve Aylin (Çakı) Hoca'larımızın ihraç edilmesi oldu. Gökhan ve Aylin Hoca Uludağ'da barışa imzacı olan akademisyenlerdi. Zaten yalnızca ikisi imzacı olmuştu. Kişisel ve örgütsel bazda dayanışmalarımız devam etse de Uludağ kampüsü mevcut iki kahramanını yitirdi. Ben de bir Sanat Tarihi öğrencisi olarak artık akademisyenlik hayalleri kuramıyorum. Okula giderken sanki ayaklarım da geri geri gidiyor. Neticede biliyorum ki zaman kötüden yana olsa da sonuç iyiden yana olacaktır.”

“Kalan akademisyenlerin tavrı meslekten soğutuyor”

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde bir akademisyen bu süreçte iyice içine kapandığını,  barış akademisyenlerinin sesinin taşrada duyulmadığını, önemsenmediğini ve hatta bazı kişilerin “hak ediyorlar”a varan yorumlar yaptığını dile getiriyor ve şöyle devam ediyor: “Yanıp tutuştuğum, uğruna 3 sene işsiz gezdiğim akademi bu mu olacaktı diyorum. Her yerdeki şansızlığımı buraya da uyarlayıp ‘ola ola böyle bir dönemde akademisyen oldum’ diyorum.”

“Munzur’da herkes sus pus…”

Munzur Üniversitesi’nden bir öğrenci, KHK’ların ardından üniversitenin her anlamda sessizliğe büründüğünü belirtiyor: “Kampüs içinde eylemlerimizi, söylemlerimizi çok rahat bir şekilde ifade edebiliyorduk, hocalarımızla halay çekebiliyorduk artık herkes sus pus. Entelektüel derinliği olan öğrencisine her şeyi sunmaya çalışan hocalarımız görevden alındı.”


Etiketler: insan hakları, eğitim
nefret