07/08/2014 | Yazar: Yıldız Tar

Yıldız Tar, Stockholm Onur Haftası etkinliklerini yazıyor: Para yoksa eşcinsel cenneti de yok!

Para yoksa eşcinsel cenneti de yok! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
KaosGL.org editörlerinden Yıldız Tar, Stockholm Onur Haftası etkinliklerine davetliydi. Etkinlikleri takip eden Yıldız Tar; dini ya da milli bir bayramı andıran, yüksek ücretlerle girilen Pride Festival’i yazıyor.
 
Stockholm Onur Haftası etkinlikleri, İstanbul’un aksine büyük firmaların sponsorluğunda bir haftalık bir festival olarak örgütleniyor. Bir yandan “Pride House”’ta seminerler, paneller ve atölyeler sürerken; Pride Park’ta ise bir hafta boyunca çeşitli konserler ve partiler düzenleniyor.
 
El de öpülse tam Ramazan!
Onur Haftası adeta İsveç’in milli ya da dini bayramlarından biri haline gelmiş durumda. Bütün şehir hafta dolayısıyla gökkuşağına boyanıyor. Nereye gitsek insanlar, “Happy Pride/ Mutlu Onur Haftaları” sözleriyle karşılıyor bizi. Küçükler, büyüklerin ellerini öpse tam Ramazan Bayramı olacak.
 
Pride Park denen yer ise kocaman boş bir alan. Alandaki büyük bir sahnede geceleri konserler oluyor. Eurovision’u seviyorsanız; bu konserlere de bayılırsınız. İsveçli lubunyalar hayatı her gün Eurovision tadında yaşıyor. Pop şarkılara hep bir ağızdan eşlik etmeler mi dersiniz; çakmak yakarak dans etmeler mi…
 
Sahnenin yanı sıra; bütün alan bir panayır gibi düzenlenmiş. Büyük bir dönme dolap, çeşitli oyunlar ve kazandığınızda verilen ödüller bu panayırın sadece küçük detayları. Alkol tüketimi ise ciddi derecede az. İsveç Hükümeti sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle alkol fiyatlarına sürekli zam yapıyor. Gece 10’dan sonra marketlerden alkol satışı yasak. Bar gibi mekanlarda ise gece 12’den sonra kapı önüne içki ile çıkılamıyor. Polis sürekli devriye geziyor ve “kibarca” uyarıyor. Pride Park da bu “sağlıklı yaşam için daha az alkol” stratejisinden nasibini alıyor. Dedim ya anacım, küçükler büyüklerin elini öpse Pride olacak Ramazan.
 
Pride Park’a giderken 10’a yakın trans kadını görüyorum. Takılıyorum peşlerine. Kocaman topuklar ve şık ayakkabılarla yürüyorlar. Derken bir araç korna çalıyor. Madilik çıkacak derken fark ediyorum ki, sürücü trans kadınları selamlıyor. Gacılar da durur mu, şarkı söylüyorlar sürücüye. Trafiği bir süre kilitliyoruz. Kimse şikayetçi değil durumdan.
 
İranlı LGBTİ’ler alana giremiyor
Pride Park’ın girişinde ise küçük bir sürprizle karşılaşıyoruz. İranlı LGBTİ mülteciler, İran’daki idamlara karşı imza kampanyası başlatmışlar ve parkın girişine stand açmışlar. İranlı aktivistlerden Neva, 4 yıldır İsveç’te yaşıyor. İran’dan İsveç’e gelirken diğer LGBTİ’ler gibi bir süre Türkiye’de kalmış. O süreçte Kaos GL’nin mülteci alanındaki çalışmalarının kendisine çok faydalı olduğunu söylüyor Neva.
 
İran’daki durumun değişmesi için İsveç’teki mücadelelerini aktaran Neva, “Ama buradaki aktivistlerden çok fazla destek göremiyoruz. Evet, masamıza uğruyorlar. Çok sayıda imza topladık ama İran’daki durumu anlamıyorlar. Biz orada kanımızla, canımızla, bedel ödeyerek var olmaya çalışıyoruz” diyor.
 
Neva’ya masalarını neden parkın içinde açmadıklarını sorduğumda aldığım cevap ise düşündürücü: “Paramız mı var ki içeride masa açalım? Biz bireysel olarak içeriye giriş parasını dahi ödeyemiyoruz. İçeride ne oluyor hiç bilmiyoruz. Sen gazetecisin Yıldız, bedava girebilirsin. Gir bir bak da sonra bize de anlat. Merak ediyoruz.”
 
“No money, no honey!”
Etkinliklere katılmak için haftalık 900 Kronor ödemek gerekiyor. Türkiye parası ile 300 TL’ye denk geliyor. İçerideki yemek ve içki ise oldukça pahalı. Pride Komitesi’nden bir kişiye bu durumu sorduğumuzda ise, önceden daha da pahalı olduğunu söylüyor.
 
Fuar alanı LGBTİ grupların yanı sıra çok sayıda firmanın standıyla da dolu. Herkes kendi tanıtımını yapma derdinde. Alan çok kalabalık. Sürekli bir koşturmaca var. Bütün bu hengamede genç eşcinsel sevgililer Max ve Albin ile tanışıyoruz. Etkinliklere ilişkin çok dertliler. Kendilerinin yeterince temsil edilmediğini, bütün Onur Haftası etkinliklerinin zengin, beyaz geylere göre yapıldığını söylüyorlar:
 
“Biz Stockholm’ün gettolarında oturuyoruz. Şehirden bayağı uzak. Oradan buraya gelmek zaten mesele. Sonra bir de son paramızı girişe verdik. Burası bayağı üst orta sınıfın yaşadığı bir yer. Ve zaten onlar hayatı her zaman böyle yaşıyorlar. Ama biz oturduğumuz semtte zorbalıkla, homofobiyle mücadele ederek yaşıyoruz. Kimliğimizi saklamak zorunda kalıyoruz. Sonra da bizim için yapıldığı söylenen etkinliklere para ödüyoruz.”
 
“No money, no honey!” diyor Albin, “Paran yoksa bal da yok!”
 
Yarın: Gey polisler nefret suçlarıyla savaşıyor
 
İlgili haber:

Etiketler: yaşam, dünyadan
İstihdam