30/11/2006 | Yazar: Umut Güner

‘Kaos GL adına 1-4 Aralık tarihleri arasında İstanbul’da Pera Palas’ta yapılan 6. AIDS Kongresine katıldım. Kongre programında AIDS’in sosyal yönünün de ağır bastığı gördük. ‘Ayrımcılık’ temasında yapılan kongrede ikinci vurgu ise sürekli ‘birlikte çalışalım’ üzerine idi.’

‘Kaos GL adına 1-4 Aralık tarihleri arasında İstanbul’da Pera Palas’ta yapılan 6. AIDS Kongresine katıldım. Kongre programında AIDS’in sosyal yönünün de ağır bastığı gördük. ‘Ayrımcılık’ temasında yapılan kongrede ikinci vurgu ise sürekli ‘birlikte çalışalım’ üzerine idi.’

KAOS GL

Umut Güner

Kaos GL adına 1-4 Aralık tarihleri arasında İstanbul’da Pera Palas’ta yapılan 6. AIDS Kongresine katıldım. Kongre programında AIDS’in sosyal yönünün de ağır bastığı gördük. ‘Ayrımcılık’ temasında yapılan kongrede ikinci vurgu ise sürekli ‘birlikte çalışalım’ üzerine idi. Medyada çalışan sağlık muhabirlerinden, AIDS hastalarına, AIDS ve cinsel yolla bulaşan hastalıklarla (CYBH) ilgilenen meslek elemanlarından, Tıp Fakültelerinin enfeksiyon bölümlerine, AIDS alanında çalışan devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının bir araya geldiği dört gün boyunca kongreyi toplam 600 kişi izledi, eş zamanlı iki salonda eş zamanlı toplantılar yapıldı.

Kongreyle paralel etkinlikler Beyoğlu başta olmak üzere standlarda AIDS ve cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili broşürler dağıtıldı.

Kaos GL olarak ikinci günün son toplantısında ‘Eşcinsel yaşam ve korunma yolları’ başlıklı toplantıya katıldım. Lambdaistanbul ve Anadolu Ayıları temsilcilerinin konuşmacı olarak katılmadığı oturumda tek konuşmacı olarak katıldım.

Oturum başkanı Ayşe Kayhan ile korunma yollarına dair bir şey söylemeyeceğimiz konusunda hem fikir olunca ‘eşcinsellik ve AIDS’ üzerine sohbet ettik. Eşcinselliğe dair sorulan sorular hepsi ‘homofobik’ olmasına rağmen ‘iyi niyetle’ sorulduğundan emin bir şekilde soruları cevapladık.

Gey ve lezbiyenler olarak en sık karşılaştığımız sorularla burada da karşılaştık: ‘Taksim’deki geyleri çocuklar model alırsa ne olacak?’, ‘Bir çocuğun eşcinsel olduğunu nasıl anlarız?’, ‘Lezbiyenler neden yoklar?’ Yıllardır heteroseksüel modellerle büyüdüğümüz halde biz neden heteroseksüel olmuyoruz da, iki tane geyi gören bütün çocuklar eşcinsel olabilirler diye korkuyoruz? Bir çocuğun heteroseksüel veya eşcinsel olduğunu hangi ihtiyaçtan anlamaya çalışırız? Tedavi etmek mi, erken müdahale etmek mi, emin olun bizlere ne kadar erken müdahale ederseniz o kadar zarar verirsiniz, bırakın çocuklar çocukluklarını yaşasınlar! Lezbiyenler neden yok! Aslında bunun cevabını vermek çok kolay ve bu cevabı herkes verebilir programa baktığımızda erkek konuşmacı ve kadın konuşmacı sayısı arasındaki fark neden kaynaklanıyor bu sorunun cevabını bulmak için çaba gösterirsek neden bir lezbiyenin burada olmadığını da anlarız ki zaten AIDS ‘erkek eşcinsel hastalığı’ olarak sunula geldi. Bu sorunun bana sorulması değil de neden hiçbir kadın örgütü yoktu, diye sorulması önümüzü açabilir.

Oturum sonrası gelen tepkiler sunumun ve oturumun başarılı olduğu şeklinde idi. Ancak gelmeyen tepkiler ne diyor, işte asıl önemli olan o herhalde.
Dört gün boyunca izlemeye çalıştığım oturumlardan üçüne dair bir şeyler söylemeye ihtiyacı duyuyorum. İlk oturum medya ve AIDS konulu idi: gazetelerin sağlık muhabirlerinin medya, etik ve AIDS üzerine yoğunlaşılan oturumunda Y.O. olayından bahsedildi, Y.O. olayının medyada ve İzmir’de hangi tartışmaları başlattığından bahsedildi. Aslında Nazan Kuzgunkaya’nın da belirttiği gibi Y.O. AIDS konusunda duyarlılık kazandırsa da ‘masum’, ‘korunmasız’, ‘çocuk’ vurgusunun yapılması ve Y.O.’nun AIDS’i hak etmediğinin tekrar altının çizilmesi bazı insanların AIDS’i hak ettiklerine dair yargının yeniden üretilmesine neden olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor.

Madde bağımlılığı ve AIDS, oturumda ise, madde bağımlılığı üzerinden HIV’in bulaşma riskinden bahsedildi ancak burada altının çizilmesi gereken bir noktada sanırım AIDS olduğunu öğrenen kişiye yeterli danışmanlığın verilmemesi nedeniyle bu bireylerin madde bağımlısı haline gelmesi riskinin göz ardı edilmemesi gerektiği idi. Oturum konuşmacılarından Kültekin Ögel’in sunumunda sokak çocukları ve eşcinsellikle ilgili bölüm hayli ilgi çekici idi. Ögel sokak çocukları arasında ‘cinsel ilişki’ oranın çok yüksek olduğunu dile getirdi. Ben de bunun üzerine eşcinsel cinsel edim fazlalığından bahsetmek mümkündür ancak bütün çocukların eşcinselliği sokakta öğrendiği bilgisi ne kadar doğru ve bu doğru bizi nereye götürür, belki de çocuk evde, ailede, sokakta, okulda, eşcinsel olduğu için baskılandığı veya baskılanma korkusuyla sokağa çıkmış olamaz mı? Sanırım az da olsa bu ihtimali düşünmek bize bir şey kaybettirmeyecekti. Konuşmacılarla bu konu da hem fikir olduk.

Kongreye destek veren bütün örgütlerin yer aldığı birlikte çalışalım oturumunda ilk önce örgütler tanıtıldı ve çalışma alanlarından bahsedildi. Kimi örgütler dolaylı yoldan AIDS ve CYBH’larla ilgili çalıştıklarını, kimileri de doğrudan AIDS ile mücadele için varoldukları belirttiler ve çalışma pratikleri üzerine konuşuldu. Ben belki bu konuşmalar yapılırken neden Kaos GL’nin bu oturumda olmadığını anlarım diye düşündüm. Ancak uzun bir süre bekledikten sonra söz alarak on senedir AIDS alanında çalışmalar yürüttüğümüz ve birlikte çalışılacak örgütler arasında olmamamızın nedeni anlamadığıma dair eleştirilerimi ilettim. ‘Unutulmuş olacağına dair’ bir geri bildirim üzerine beraber çalışmak üzere söz vererek ayrıldık. Birlikte çalışalım oturumun raporu yayınlandıktan sonra çalışma takvimi oluşturulacak ve mailler üzerinden bir süre tartıştıktan sonra ortak bir web sitesi yapılmasına karar verirdi. Gelişmelerden süreç içinde sizleri haberdar edeceğiz.



Kaynak: Kaos GL, Ocak –Şubat 2004, Sayı 19



Etiketler: insan hakları, sağlık
İstihdam