28/10/2010 | Yazar: KAOS GL

Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi (TODAP), Adli Tıp Kurumu'nun "cinsel suçlarda beden ve ruh sağlığının kalıcı bozulup bozulmadığının tespiti için 18

Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi (TODAP), Adli Tıp Kurumu'nun "cinsel suçlarda beden ve ruh sağlığının kalıcı bozulup bozulmadığının tespiti için 18 yaş altındaki çocuklar için  altı yedi ay, erişkinler içinse 12 ay beklenmesi gerektiği" yönündeki açıklamasına karşı çıktı.
 
TODAP yazılı bir açıklamayla ruhsal etkilenmenin boyutlarının bir - iki görüşmeyle saptanamayacağının, her kadının baş etme mekanizmalarına, çevresel faktörlere ve travmatik olaydan sonra yaşanan durumlara bağlı olarak farklı düzeylerde ruhsal belirtiler gösterebileceğini vurguladı.
 
Bazı durumlarda ruhsal belirtilerin yıllar sonra ortaya çıkmaya başlayabileceğini de belirtilen açıklamada, "Ruhsal belirtinin varlığı ya da yokluğu, tecavüzün varlığına veya etkilenmenin miktarına kanıt olamaz" denildi.
 
TODAP, taciz ve tecavüzün, mağdurların ruh sağlığının bozulup bozulmadığı yönünde bir rapora ihtiyaç duyulmaksızın cezalandırılacak bir suç olarak tanınmasını; Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin üniversite hastanelerini bilirkişi olarak kabul etmesini istedi.
 
TODAP, tecavüz mağdurlarının daha fazla hırpalanmaması, sürecin hızlanması ve kadını yargılamayan meslek elemanları ile çalışabilmesi için Cinsel Saldırı Kriz Merkezlerinin kurulmasını da talep etti.
 
Tek kurul çalışıyor, mağdurlar bekliyor
Türkiye'de cinsel saldırı mağdurlarının muayene ve raporlama işlemlerini Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu yürütüyor. Bu alanda tek bir kurum çalıştığından raporun mahkemeye ulaşması iki iki buçuk yılı bulabiliyor.
 
Adli Tıp Kanunu ve Yükseköğretim Kanununda ve Adalet Bakanlığı Genelgesinde üniversite hastanelerindeki adli tıp birimleri resmi bilirkişi kabul edilmesine rağmen Yargıtay 5. Ceza Dairesi, üniversite hastanelerinden alınan raporları yetersiz ve geçersiz kabul ediyor.
 
TODAP, üniversite hastanelerinin psikiyatri anabilim dallarının bilirkişi statüsünde olduğunu hatırlattı. Bu kurumların sadece tanı koymakla kalmayıp olayı bir süreç olarak değerlendirdiğini, kadına ve çocuğa yönelik tedavi programları ile bireyi güçlendirmeye dönük çalışmalar yaptığını belirtti.
 
Açıklamada, Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin tecavüz davalarını Adli Tıp Kurumu'na göndermekteki ısrarıyla kadın ve çocukların adalete erişim hakkını engellediği vurgulandı.
Tecavüzün kendi başına bir suç olduğunu da hatırlatan açıklamada, "Mahkeme kararlarında beden ve ruh sağlığının kalıcı olarak bozulup bozulmadığının raporlanmasına ihtiyaç duyulması, mağdurun aleyhine bir tutumdur" denildi.

Etiketler: insan hakları, sağlık
İstihdam