21/08/2012 | Yazar: Erkan Altay

Neden kullandın ibne küfürünü, beni deli ettin o gün.’ Biraz da gülerek. Cevap makul bir şekilde gelmeye hazırlanıyordu

"Benim Derdim Çatlak Ses Olabilmek Abicim, O yeter!" Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Bugün, bayram ziyaretleri kapsamında, büyük abim ve eşinin kardeşi Ahmet bize geldi. Toplulukçuğumuzda sık bir şekilde kullanılan ibne küfürünü bundan aylar önce facebook profilinde kullanan eş-kardeşe, ilk karşılaşmamız nedeni ile sormaya yeltendim: “Neden kullandın ibne küfürünü, beni deli ettin o gün.” Biraz da gülerek. Cevap makul bir şekilde gelmeye hazırlanıyordu ki, eşcinselliğimi kuyu altına itmeyi kendine şiar edinmiş büyük abim, bağırarak araya girdi, “Derdin ne senin? Dünyayı değiştirebileceğini mi sanıyorsun? Ziyarete geldik kavgaya değil!”
Neye uğradığımı şaşırdım tabii olarak, ne kavgası? Fikir alışverişi yapmak istiyorum o kadar. “Sen rahatsız mısın bunu sormamdan Ahmet?” dedim. “Hayır” dedi. “Sana ne oluyordu o zaman sevgili abi?” Cevap hazırdı: “Bizim o kadar, şu kadar, bu kadar sorunlarımız var. Bunlarla mı uğraşıyorsun? Hadi bizi değiştirdin diyelim, dünyadaki milyarlarca insanı nasıl değiştireceksin? Anormal misin sen?”
Kısacası, taşları yerinden oynatma diyor, oysa taşları yerinden oynatmazsak bizim taştan farkımız mı kalır?
Üst üste damarlarıma basmıştı. Ben de sesimi yükselterek, “Benim derdim dünyayı değiştirmek değil, umurumda da değil. Benim için duruş önemlidir. Bu kadar basit, ne var bunda?” dedim.
“Ben istemiyorum, zaten gideceğiz birazdan!” diye bağırmaya devam etti. “Bana da defol git o zaman” demek kaldı.
Halbuki, benim 2 yıl önce açıldığım büyük abimin, küçük abim de  olduğu gibi, daha kendini geliştirmeye açık olmasını beklerdim. Hariçten gazel okumak yerine, biraz dünyaya bakmasını, evreni incelemesini, değişimin ne olması gerektiğini, değişimin “nerelerden” başlaması gerektiğini bilmesini isterdim.
Nasıl vicdansız bir mantık hesabıdır ki bu, giriştiğimiz işlerin doğruluğundan önce, hızlı sonuç almaya bakacağız.
Nasıl acımasız bir duruştur ki bu, kendimizi en kolay çoğunluğun kalıbına “sokmanın” yolunu arayacağız.
Nasıl bir düşünce sefaletidir ki bu, kendimizi olmadığımız  parodilerde oynatmayı, ama alttan çaldıklarımızla yetinme güdüsünü, “şeref” sanacağız.
Benim derdim, dünyayı mı değiştirmek? Hayır.
Benim derdim, dünyamı mı değiştirmek? Aslında Hayır.
Benim derdim ne?
Benim derdim bu hayatta duruşum olması.
Benim derdim sinmemek, sindirilememek.
Benim derdim heteroseksüel peşin kabule karşı durmak.
Benim derdim, biri “ibne” kelimesini kullanınca, “nedir ne değildir, derdin nedir?” diyebilmek. Benim derdim susmamak, çatlak ses olabilmek. Yapmacık el ele tutuşulan mutlu ortamlarda, rol yapmadan elimi bırakabilmek. Benim derdim boş durmadan geçmek ki oldukça mümkün ve yeterli olanından.

  


Etiketler: insan hakları, aile
İstihdam