03/04/2012 | Yazar: Esra Güleç

Kocaeli Kültür Kolektifi Derneği tarafından ‘2. Cinsin Terbiyesi Erkekleşmiş İktidarın Kerameti’ başlıklı panel 29 Mart’ta Kafe Kedi’de düzenlendi.

"Erkeklerden, Sermayeden, Devletten Bağımsızlık" Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Kocaeli Kültür Kolektifi Derneği tarafından “2. Cinsin Terbiyesi Erkekleşmiş İktidarın Kerameti” başlıklı panel 29 Mart’ta Kafe Kedi’de düzenlendi.
 
Kocaeli Kültür Kolektifi Derneği tarafından düzenlenen “2. Cinsin Terbiyesi Erkekleşmiş İktidarın Kerameti” başlıklı panelde konuşmacı olarak yer alan Sosyalist Feminist Kolektif’ten Hülya Osmanağaoğlu, konuşmasında feminist mücadelenin erkeklere ve erkek egemenliğine karşı bir mücadele olduğunu belirterek, “Babaların eşlerin ağabeylerin yani yanımızda ki erkeklerin bu sistemden çıkarlarıvardır. bu yüzden kadınların kurtuluşları için vereceği mücadelenin erkeklerden bağımsız olması gerekmektedir.” dedi.
 
Bu kurtuluş mücadelesinin erkeklerden, sermayeden ve devletten bağımsızlık şeklinde olması gerektiğini söyleyen Osmanağaoğlu, “Kadınların bedenlerini ve emeklerini sömüren ve yönetmeye çalışan bu sistem kadının ne zaman ve kaç çocuk doğurması gerektiğini, çocuklarını nasıl yetiştirmesi gerektiğini, bir kadının uzun mu kısa mı? Giyinmesi gerektiğini devlet, sermaye ve kapitalist sistem içerisinde ki erkekler tarafından belirleniyor ve müdahale ediliyor.” diye konuştu.
 
“Bir kadın sadece tayt giydiği sigara içtiği için şiddete maruz kalabiliyor. Ya da sadece çocuğu olduğu için işten çıkarılabiliyor.” diyerek konuşmasına devam eden Osmanağaoğlu, “Kadınların hangi koşullarda yaşayacakları çalışacakları, hangi işleri yapmaları gerektiği bu patriarkal , kapitalist sistem tarafından belirleniyor.” şeklinde konuştu.
 
Kadına uygulanan şiddetin en çok aile içinde varolduğunu söyleyen Osmanağaoğlu,”Aslında her sistemin kendisini korumak için kullandığı birtakım şiddet kurumları vardır. Bu kapitalizmde polistir, askerdir, militarizmdir. Patriarkada ise bu şiddet kurumları erkekler ve erkek şiddeti olarak karşımıza çıkar. Bu erkekler ve erkek şiddeti, evlerimizde ki kocalarımız, sevgililerimiz tarafından yaygın olarak örgütlenir. Bizim patriarkal sistemin dışına çıkma ve onu aşma yönünde verdiğimiz her mücadele, şiddetle sonuçlanır. Kimi zaman okula gitmek istediğimiz için şiddete uğrarız, kimi zaman sokağa çıkmak istediğimiz için şiddete uğrarız, kimi zaman patriarkal sistemin kendini en iyi örgütlediği aile kurumunun dışına çıkmak istediğimiz için yani boşanmak istediğimiz de şiddete uğrarız.” dedi.
 
“Bize en çok şiddeti uygulayanlar bu sadece fiziksel şiddet değil, cinsel şiddetinde tecavüzünde cinsel istismarında en yoğun yaşandığı yer olarak aile kurumunu görürüz.” diyen Osmanağaoğlu, tek eşli heteroseksüel çiftin bir arada yaşamasına bağlı olarak örgütlenen aile kurumunun kadınların ezilmişliğinin başladığı yer olduğunu, Feminist mücadelenin var olan bu aile kurumu anlayışına karşı yapılan bir mücadele olduğunu belirtti.
 
Feminist hareketin son 10 yılında kadın emeği erkek şiddeti ve barış hareketi içerisinde yer aldığını belirten Osmanağaoğlu, bir yandan da LGBT hareketi içindeki lezbiyen feministlerin aile kurumunun heteroseksizmle bağlantısı üzerinden politika yapmayı öğrettiklerini de sözlerine ekledi.
 
Mor Çatı’dan konuşmacı olarak katılan Deniz Bayram ise, yeni çıkarılan şiddet yasasının gerçekte kadına uygulanan şiddete karşı olmak yerine aileyi koruma yasası olarak çıkartıldığını söyledi.
 
Feminist politikanın kadına yönelik şiddetin aile içerisinde gerçekleşmesi dolayısıyla yasanın aileyi koruma yasası olarak çıkartılmasına karşı olduğunu söyleyen Bayram, ailenin özel alan olarak görüldüğü bu nedenle feministler olarak hiçbir zaman aileyi koruma yasası olması istenmediğini açıkladı.
 
“Şiddetin özel dinamitlerine baktığımız zaman şiddetin politik olduğunu görürüz.” diyen Bayram, toplumda kadın erkek arasında fiili bir eşitsizlik ve iktidar ilişkisi olduğunu şiddetin politik olmasının da kaynağının bu fili eşitsizlik ve iktidar ilişkisinden geldiğini belirtti. (Esra Güleç/kaosgl.org)

Etiketler: kadın
İstihdam