22/06/2017 | Yazar: Aslı Alpar

Psikiyatr Dr. Koray Başar: Cinsiyet geçiş ameliyatlarında zorunlu kısırlaştırma ve genital müdahale şartı ‘senin bedeninle ilgili son söz benimdir’ demektir.

"Kişinin cinsiyetine doktor ya da hâkim karar veremez" Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Psikiyatr Dr. Koray Başar: Cinsiyet geçiş ameliyatlarında zorunlu kısırlaştırma ve genital müdahale şartı ‘senin bedeninle ilgili son söz benimdir’ demektir.

Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi hâkimi, cinsiyet geçiş ameliyatlarında “üreme yeteneğinden sürekli yoksunluk” şartının anayasaya aykırılığının incelenmesi için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurmuş ve AYM bu başvuruyu kabul etmişti. 14 Haziran Çarşamba günü başvuruyu değerlendiren AYM, cinsiyet geçiş sürecinde “üreme yeteneğinden sürekli yoksunluk” şartını esastan incelemeye karar verdi.

Bu karar ile AYM, hem cinsiyet geçiş sürecinin tamamlanma şartı olarak kanunda belirtilen vajina ve penis ameliyatları hem de üreme yeteneğinden sürekli yoksunluk şartı konusunda bir karar vermek durumunda.  Cinsiyet geçiş sürecindeki bu iki zorunluluk AYM tarafından iptal edilirse cinsiyetin beyan usulüyle tanınmasının önü açılabilir.

AYM öncesi erktolia öncülüğünde aralarında Kaos GL Derneği’nin de olduğu LGBTİ, kadın ve insan hakları örgütleri imza kampanyası başlattı. Bu kampanya, translara uygulanan zorunlu kısırlaştırmaya ve zorunlu genital müdahaleye karşı bir an önce gerekli yasal iyileştirmelerin yapılmasını talep ediyor.

Cinsiyet geçiş sürecinde “zorunlu kısırlaştırma ve zorunlu genital müdahale” şartını Hacettepe Üniversitesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Tıp Fakültesi’nden Psikiyatr Dr. Koray Başar ile görüştük. Dr. Başar, kişinin cinsiyetinin, hâkim ya da doktor tarafından atanamayacağına, beyan edilen cinsiyetin kabul edilmesini sağlayacak bir düzenlemeye ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor.

“Penisi olan erkek olmaz, rahmi olmayan daha az kadın sayılamaz”

Cinsiyet geçiş operasyonlarında, üreme yeteneğinden yoksun bırakma şartını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsanların tıbbi ya da yasal işlemlerle, doktor ya da hâkim eliyle bir cinsiyete atanabildiklerini zannetmek büyük bir yanılgıdır. Birini kadın, erkek ya da kendi cinsiyetini nasıl görüyorsa öyle, kılacak olan bir cerrahi işlem sonucu değildir, olamaz da. Bir insan sadece penisi var diye erkek olmadığı gibi, rahimi ve yumurtalığı olmadığında da daha az kadın değildir. Cinsiyeti yasal yollarla düzenlemeye çalışıp tıp buna alet edildiğinde yapılanın gerçek hayatla bağdaşmadığının en çarpıcı örneklerinden biri Türk Medeni Kanunu 40. maddedir. Geçici veya kalıcı üreme yeteneğimizin hangi cinsiyetten olduğumuzla nasıl bir ilgisi var ki geçiş sürecinde kıstas olabiliyor?

“Ne önemi var, bu neden bir zorlama olsun, zaten istenilen cinsiyetle ilgili değişiklik değil mi?” diye itiraz edenler için, kişinin cinsiyetiyle ilişkili gördüğü bedensel özelliklerin kendine özgü olduğunu, her erkeğin kıllı, her kadının geniş kalçalı olmadığını hatırlatmak isterim. Trans olmayan kişiler için de benzer şekilde cinsiyete göre tek tip beden tıbbi ve yasal yollardan bu kadar aşikâr şekilde dayatılsaydı, durumun anlamsızlığı daha kolay anlaşılırdı. Bu arada böyle bir dayatma yok demiyorum, yasal yolla ve bu kadar gözümüze soka soka yapılsaydı diyorum.

“Zorunlu kısırlaştırma ve genital müdahale, kişinin rızasına aldırmaksızın bedenine müdahale etmektir”

Cinsiyet geçiş sırasında zorunlu genital müdahale ve kısırlaştırma ameliyatları, kişinin bedeni üzerindeki denetimin yok sayıldığı durumlardan biri mi?

Zorunlu tıbbi müdahale kişiyi görmezden gelen, ikiyüzlü bir tutumu da gündeme getirmektedir. Cinsiyetinden hoşnutsuzluğun yaşatabileceği zorlukları duymazdan gelenlerin sıklıkla itirazı, kendi başına belirli bir yapı ve işlev sorunu olmayan beden bölümlerine geri dönüşü olmayan müdahalelerin genel tıbbi ilkelere uymadığıdır. Örnek vermek gerekirse, fizyolojik olarak tamamen işlevsel görünen ama benim cinsiyetime uygun olmadığını düşündüğüm yumurtalıklarımı aldırmak isteyebilirim. İstemeye de bilirim. “Simdi dursun, sonra alınsın” diyebilirim. “Önce bir çocuk yapayım, sonra” diyebilirim. “Saklayalım, daha sonra teknoloji gelişirse” diyebilirim. Ama "ben" diyebilirim, başkası değil… Var olan uygulama, ‘senin bedeninle ilgili son söz benimdir’ demenin usturuplu yoludur. Burada söz geçiremediğinde ve kişi bedeniyle ilgili değişiklik için yardım almak istediğindeyse, ‘ne yapılacağına, nasıl yapılacağına, hangi sırayla yapılacağına ben karar veririm’ demekte, bu sefer kişinin rızasına, yapının işlevine aldırmaksızın müdahale hakkını kendinde görmektedir. 

Tabii bu söylediklerimden bu konuda yasal düzenleme olmasın sonucu çıkmasın. Hiç yasa olmamasına değil, ama kişinin cinsiyetini tıbbi işlemlere dayandırmayacak şekilde, beyan ettiği cinsiyetin yasal işlemlere temel alınmasını sağlayacak bir düzenlemeye ihtiyacımız var.

İlgili haberler:

“Üreme yeteneğinden sürekli yoksunluk” şartı AYM’de incelenecek

“Zorunlu kısırlaştırma insan hakları ihlalidir!”

AYM “Üreme yeteneğinden sürekli yoksunluk” şartını esastan inceleyecek


Etiketler: insan hakları, sağlık
İstihdam