18/03/2014 | Yazar: Yıldız Tar

‘Trans X İstanbul’ belgeseli Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin ‘Sinemada İnsan Hakları Yarışması’ bölümünde yarışacak. Festivalde ayrıca dünyadan LGBTİ temalı filmlerin gösterileceği ‘Nerdesin Aşkım’ bölümü de yer alıyor.

"Trans X", İKSV İstanbul Film Festivali’nde Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
“Trans X İstanbul” belgeseli Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin “Sinemada İnsan Hakları Yarışması” bölümünde yarışacak. Festivalde ayrıca dünyadan LGBTİ temalı filmlerin gösterileceği “Nerdesin Aşkım” bölümü de yer alıyor.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Uluslararası İstanbul Film Festivali programı açıklandı. 5-20 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek festivalde bu yıl “Sinemada İnsan Hakları Yarışması” ve “Nerdesin Aşkım” bölümleri dikkat çekiyor.
 
Festivalin “Sinemada İnsan Hakları Yarışması” bölümünde Avrupa Konseyi ve Eurimages işbirliğiyle 2007’den bu yana yalnızca İstanbul Film Festivali’nde verilen Avrupa Konseyi Sinema Ödülü (FACE) sahibini bulacak. Ödül bu bölümde yer alan ve insan hakları konusunda kamuoyunda duyarlılık ve bilinç uyandıran, bu konunun öneminin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunan bir filme veriliyor.
 
Trans X festivalde yarışıyor
Trans X Türkiye projesi kapsamında çekilen “Trans X İstanbul” belgeseli de bu bölümde yarışan filmlerden biri. Yönetmenliğini Maria Binder’in üstlendiği film İstanbullu trans aktivist Ebru Kırancı’nın, dostlarının sürülmesi ve öldürülmesine karşı mücadelesini anlatıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) listelerinden Beyoğlu’nda belediye meclis adayı da olan Kırancı, yirmi beş yıldır insan haklarının ve özelde LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks) bireylerin haklarının etkin savunucularından biri.
 
Kentsel dönüşüm, sürgün, Gezi…
Belgesel Ebru’nun, yönetmenin annesi, 85 yaşındaki emekli Alman hemşire Margarethe’yle tanışması ve translar için bir huzurevi açmaya karar vermesiyle başlıyor. İstanbul’da kentsel dönüşüm ve Gezi protestoları da film boyunca kendini hissettiriyor. Gayet kişisel bir belgesel olan Trans X İstanbul, Türkiye’deki trans bireylerin insan haklarının desteklenmesini hedefleyen çoklu platform projesinin de bir parçası.
 
Yönetmen Maria Binder filmin hedefini şöyle açıklıyor: “Bu film, devlet ve toplumun kültürlerarası ilkel bir mekanizma aracılığıyla (siyasal dışlanma kriteri olarak görünürdeki kişisel özelliklerini) ellerinden aldığı onur ve namuslarını geri kazanmak için kendiliğinden ve mizah içinde harekete geçen insanları görünür kılmayı hedefliyor.”
Bruce LaBruce’tan yeni film: Aşkın Yaşı Yoktur
“Nerdesin Aşkım” bölümünde ise dünyadan LGBTİ temalı filmler yer alıyor. “Doğulu Çocuklar”, “Göldeki Yabancı” gibi filmlerin gösterileceği bölümde, yeraltı queer sinemasının ünlü yönetmeni Bruce LaBruce’un son filmi “Aşkın Yaşı Yoktur” da seyirciyle buluşacak. Bruce LaBruce paranormal zombi filmlerinin ardından, günümüz toplumunda epey tartışmalı konular olan cinsel tabulara geri dönüyor ve yaşlılığa el atıyor.
 
Bu imkânsız aşk öyküsünün kahramanları, genç Lake ile bakımevinde yaşayan Mr. Peabody. Aralarındaki ilişki derinleştikçe Lake’in duyguları aşka dönüşüyor ve sonunda birlikte bakımevinden kaçıyorlar. İzleyiciyle ilk kez Toronto Film Festivali’nde buluşan ve hem alaycı hem de şaşırtıcı derecede romantik ve merhamet yüklü bir film olan “Aşkın Yaşı Yoktur”, cinsellik ve cinsiyetle ilgili genel kanı denince akla gelen ne varsa tiye alıyor.
Bilet satışları 22 Mart’ta başlıyor
Festival biletlerinin ön satışı Siyah Lale üyeleri için 18 Mart’ta, Beyaz, Kırmızı ve Sarı Lale üyeleri için de 19-20-21 Mart’ta gerçekleştirilecek. Genel satış, 22 Mart’tan itibaren Biletix satış kanallarından ve saat 10.00-19.00 arasında, hizmet bedeli eklenmeden Atlas ve Kadıköy Rexx sinemalarında yapılacak.
 
Festival tarihçesi
Uluslararası İstanbul Film Festivali ilk kez 1982 yazında, Uluslararası İstanbul Festivali kapsamında, “Sanatlar ve Sinema” temalı altı filmin gösterildiği bir “film haftası” olarak gerçekleşti. Etkinliğin “Uluslararası İstanbul Sinema Günleri” adı altında İstanbul Festivali süresince devam ettiği 1983 yılında, bir ay boyunca sinemaseverlere 36 yabancı film sunuldu.
 

1984 yılından itibaren “Sinema Günleri” adıyla nisan aylarında düzenlenen ayrı bir etkinlik halini aldı. 1985 yılında Şakir Eczacıbaşı’nın önayak olmasıyla programa biri uluslararası diğeri ulusal olmak üzere iki yarışmalı bölüm eklendi. Festivalin ilk kez bu yıl verilen büyük ödülü Altın Lale’yi 1984 adlı filmiyle Michael Radford kazandı. 1989 yılı başında, FIAPF (Uluslararası Film Yapımcıları Dernekleri Federasyonu) tarafından “özel konulu, yarışmalı festival” kategorisinde tanınarak dünyanın önde gelen festivalleri arasına giren Sinema Günleri, böylece “Uluslararası İstanbul Film Festivali” adını aldı. Uluslararası Yarışma’ya yalnızca sanat (yazın, tiyatro, müzik, dans, sinema ve plastik sanatlar) teması üzerine filmler veya uyarlamalar katılabiliyor.

Festival programına ise şuradan ulaşılabilir.


Etiketler: kültür sanat
İstihdam