09/01/2009 | Yazar: Çağlar A.

Sade’ye… Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ocak’tı… Yine umutsuzluğa kapılmaya başladığım herhangi bir yılın herhangi benzer aylarından biriydi… O’nu bekliyordum, O’nu çok özlemiştim ve artık yokluğuna dayanamıyordum. Var olduğunu ve bir gün benim olacağını hissediyordum ama onsuz geçirdiğim her günün boşa geçirmiş olduğum artı bir gün daha olması kaynaklı yaşamış olduğum hüzün günbegün büyümeye devam ediyordu içimde.

Günler, aylar, yıllar ilerliyordu ve neden hala bu aşkı ertelediğimize anlam veremiyordum. Yoksa ‘Sen’ yok muydun? Yoksa sen, hayata tutunmak için düşlediğim bir avuntu muydun? Beraber yaşamayacak ve yaşlanmayacak mıydık yoksa, eşcinsel ilişkilerin uzun soluklu olmayacağını savunan tüm insanlara inat? Kendi uydurduğum bir aşk masalı mıydı bizimkisi? Yok musun sevgilim?

Her insanın hayatının bir evresinde dahi olsa hissetmiş olduğu kalabalığın içinde yapayalnız olma sendromunu yaşıyordum yine o gün, ama içimde anlamsız bir heyecan ve tatlı bir telaş vardı o günü diğer günlerden farklı kılan. Böyle bir aşkı yaşayacağım ‘sen’inle, ilk karşılaşmamızı hep kurgulamıştım ama bir türlü tam olarak oturtamamıştım nasıl olacağına dair. Yoksa… Yoksa sevgilim bugün ‘O’ gün müydü?

Dedim ya Ocak’tı, soğuktu, kalabalıktık, yapayalnızdım. Kapı aralandı. Zaman dondu. İnsanlar dondu. Evren dondu. Tek hareket halinde olan ‘sen’ ve tüm evreni kaplayan sesiyle kalbimdi… Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum hayata geri döndüğümde, senin kapıdan girmenle bir masaya oturman arasında. Artık zamanın önemi var mıydı? Tüm ertelenmişliklerimiz geride kalmamış mıydı? Kurgulamış olduğum tüm karşılaşma anlarımızı basit kılan bir karşılaşma değil miydi bu? Gözlerin gözlerimdeydi işte. Sessiz, derin, mavi…
Ocaktı, çok sıcaktı, kalabalıktı, ikimizdik…

Çok sonra fark ettim yanındaki kişiyi… Kimdi o? Sevgilin? Evet öğrendim, Evet sevgilin!

Peki, neden gözlerin sadece bendeydi? Gözlerini benden 1 saniye bile kaçırıp neden ona bakmıyordun? Neden konuşmuyordun onunla? Seviyor muydun acaba onu? Ne kadardır birlikteydiniz? Yanındaki kişiyi fark ettiğim andan itibaren şimşekler misali beynimde ardı ardına patlayan acabalarla dolu soru işaretlerini durduramıyordum. Haykırıyordum, isyan ediyordum, bağırıyordum, acı çekiyordum ama sesim çıkmıyordu, duymuyordu kimse çığlıklarımı. Acaba sen duyuyor muydun sevgilim? Tüm bu acabalara karşın hayatım boyu beklediğim diğer yarımın, diğer yanımın sen olduğuna o kadar emindim ki. Yanındakinin kim ve neden yanında olduğunu da bir o kadar bilmiyordum.

Ocaktı, soğumaya başlamıştı, kalabalıktı, üçümüzdük…

Ama bu ‘sen’din biliyordum. Tüm bu hissettiklerimin hayal kırıklığına dönüşmesine izin vermeyeceğini bilmem gerekirdi. Sana bakıyordum, hiç kıpırdamıyordun, bana bakıyordun. Bakışlarınla yanıma oturdun, elimi tuttun, eğilmeye yüz tutmuş başımı kaldırdın. ‘Seninim’ dedin. ‘ve senin olarak öleceğim’…

Tek kelime konuşmadan, tesadüfler yaratarak geçirdiğimiz 2 farklı mekandaki o gecenin ardından son mekandan ayrılırken gözlerini bende bırakarak uzaklaşıyordun işte… Bense yanındakinin neden ben olmadığıma suskunluğumla isyan ediyordum. Çaresizdim, cesaretsizdim. Çekip alamadım onun yanından seni. Çaresizdin, cesaretsizdin. Onu bırakıp kollarıma gelemedin… Bakışlarınla söylediğin o 5 kelime ile ses tonunu düşleyerek geçirdiğim 2 ay her gece seni aradım. Çok yol katetmişim seni gördüğüm geceden önceki hayatıma karşı. Artık var olduğunu biliyordum, sadece nerede olduğunu bulmak kalmıştı…

Seni bulmak adına çıktığım kısıtlı mekanlardaki rutin gece gezmelerimden birinde sonunda rastlamıştım sana. Mart’tı… Karşımdaydın… Bir önceki karşılaşmamızdaki derin ve mavi bakışlarından farklı bir şey vardı yüzünde, gülümsüyordun… Seni görene kadar mekandan kaynaklı terlemiş olan vücudum buz tutmuştu şimdi. Gözlerindeki mavi buz parçaları vücuduma işliyordu yavaş yavaş. Sen bana doğru yaklaştığında donuyordum. Yanımdaydın ve ben buz tutmuştum artık. Dokunsan erir miydim acaba sevgilim?

Aylardır düşlediğim ses tonunu birazdan duyacağıma emindim. Hayatımın geri kalanını seninle geçireceğimden emin olduğum gibi. İşte konuşmaya başlamıştın. Düşlediğim ve o ana kadar duyduğum tüm ses tonları anlamını yitirmişti artık. Konuşuyordun ve her kelimen içime akıyordu. Aktıkça vücudumu saran buzlar eriyordu. Eriyen buzları ve karşında sırılsıklam kaldığımı görüyor muydun acaba sevgilim?

Mart’tı…24’üydü… Artık birlikteydik, birdik, ‘biz’dik. Sen kulağıma eğildin. ‘Seninim’ dedin. ‘ve senin olarak öleceğim’…

Şimdi Aralık… Hala yüzüne baktığımda karşılaştığımız o ilk andaki heyecanı yaşıyorum biliyor musun sevgilim? Hala titretiyor içimi gözlerin. Sana dokunduğumda zaman duruyor, her şey anlamını yitiriyor. İlk gün ki gibi aşığım sana ve ne kadar zaman geçerse geçsin biliyorum ki bitmeyecek bu sevda. Her şeyin çok çabuk tüketildiği bu zamanda, bu camiada biraz ertelenmiş olarak sunulsa da Tanrıya şükrediyorum her uyandığımda. Seni Seviyorum Sevgilim…

Etiketler:
İstihdam