27/12/2008 | Yazar: Alex Bora

‘Kimsenin haberi olmamıştı, ailemden başka bilen yoktu yengemle evlendiğimi. Acaba söylesem mi, ya söylersem beni bırakırsa diye sorular geçiyordu aklımdan.

‘Kimsenin haberi olmamıştı, ailemden başka bilen yoktu yengemle evlendiğimi. Acaba söylesem mi, ya söylersem beni bırakırsa diye sorular geçiyordu aklımdan. Söylemeden tam 5 ay geçmişti ki bir gün karımla yolda giderken bizi gördü.’ Kendisini hapishanedeki bir mahkûm olarak gören İlker’in hikâyesini Kaos GL Hatay muhabiri Alex Bora kaleme aldı.

Henüz 20’li yaşlardaydım. Aşk yaşamak, sevgiyi hayatın her anlamında hissetmek istiyordum. Evin oralardaki markette çalışan çocuğu çok beğeniyordum. Ama komşu olmamız benim içimdeki duyguların bastırılmasına neden oluyordu. Sürekli çocuğun yanına giderdim, markette sabahlardık. Hiç konuşmak istemediğim konularla sohbet ediyorduk. Sohbetlerimiz hetero sohbetleriydi. Ya futboldan konuşurduk ya da okuldan.

Bir arkadaş sitesine üye olmuştum, keşke burada karşıma çıksa da birbirimizi öğrensek diye sürekli aklımdan geçiriyordum. İçimdekileri bilmeli, ona açılmalıyım diyordum kendi kendime. Bir gece markete gittiğimde onu ellerini başının üstüne koymuş masada uyuklarken gördüm. Yanına yaklaştım ellerini tuttum yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Ona duygularımı söylemek için mükemmel bir zamandı. Senden hoşlanıyorum ve sana aşığım dedim. Yüzünde hafif bir tebessüm oluşmuştu. Ne oluyor demeye kalmadan o da ben de sana açılacaktım dedi. Heyecan kaplamıştı beni. Seviyorduk birbirimizi, mükemmel sayılacak bir ilişkimiz vardı. Her günümüz birlikte geçmeye başlamıştı.

İkimiz de gey kimliğimizi saklamak için iki samimi arkadaş görüntüsü veriyorduk. Ta ki abim bir trafik kazasında ölene kadar. Doğu kökenli olduğumuz için bizim ailede ölen birisinin eşini bekâr kardeşiyle evlendirirlerdi. Babam benim yengemle evlenmem gerektiğini ve bu töreye karşı çıkılmayacağını söylemişti. Nasıl olurda sevgilim varken ve ben bir erkeğe âşıkken bir kadınla, daha da kötüsü yengemle evlenecektim. Dünya başıma yıkıldı sanki. Ne yapacağımı bilemezlik vardı. Nasıl olur da bunu ona anlatırım. Söyleyemezdim böyle bir şeyi. Ayrılmak da istemiyordum onunla. En sonunda yengemle nikâhım kıyılmıştı.

Kimsenin haberi olmamıştı, ailemden başka bilen yoktu yengemle evlendiğimi. Acaba söylesem mi, ya söylersem beni bırakırsa diye sorular geçiyordu aklımdan. Söylemeden tam 5 ay geçmişti ki bir gün karımla yolda giderken bizi gördü. Akşam telefon açıp bana yanımdakini sormuştu. Ben de söylemek zorunda kaldığım için eşim demiştim. Ona durumu anlattım, ağlıyorduk. Bu şekilde benimle olamayacağını söylemişti. Çünkü ona göre eşimi onunla aldattığımı düşünüyordu. Ayrıldık ve ilişkimiz bitmişti. Ona yolladığım son mesajda sadece şu kelimeler vardı: Sevgilimi eşimle aldatım, pişmanım… Seni eşimden daha çok seviyorum...

Bu tanıklığı bana anlatan İlker, ailesi baskıcı ve törelerine bağlı olduğu için zaten çok fazla ilişki yasamamış. En özel ilişkisi bu. Ailesinden korktuğu için hiçbir zaman yaşamak istediklerini tam anlamıyla yaşayamamış. Şu an 28 yasında ve özel bir şirkette çalışıyor. Abisinden olan 2 çocuğuna ve eşine bağlı olarak yaşamını sürdürmeye çalışıyor.

Hayat onun için çok zorlu geçiyor. Yaşamak istediklerini yaşayamıyor. Kendini hapishanedeki mahkûm olarak görüyor. Çünkü özgürlüğü kısıtlanmış. Yaşamı sadece başkalarının isteğiyle yönlendiriliyor. Kaçamak yapıp içindeki duyguları kilometrelerce uzaklıktaki şehirde yaşıyor. Tabii ailesinin baskısı onu hiçbir zaman rahat bırakamayacağını bildiği için bu kaçamaklar çok nadir olmaya başlıyor hayatında. Hayata dair umutları bitmiş, sadece hayallerde yaşıyor...

Etiketler: yaşam
İstihdam