20/06/2019 | Yazar: Gözde Demirbilek

İzmirli LGBTİ+’lar; 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde, 7. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında mülteci ve LGBTİ+ olmayı konuştu.

“Sığınmacılar istekleri dışında cinsel yönelimlerini söylemek zorunda bırakılıyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İzmirli LGBTİ+’lar; 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde, 7. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında mülteci ve LGBTİ+ olmayı konuştu.

7. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında düzenlenen “Mülteci LGBTİ+’lar” paneli, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde İzmir Barosu ev sahipliğinde gerçekleşti. Panelde, Av. Eda Bekçi konuşmacı olarak yer aldı.

“İzmir Barosu’​na yasak sürecinde etkinliklerimizi sahiplendiği için teşekkür ederiz”

Panelin açılış konuşmasını Genç LGBTİ+ Hukuk Koordinasyonu’ndan Mahmut Şeren yaptı. Şeren, İzmir Valiliği’nin 7. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası etkinliklerini yasaklaması ve ardından 1. İzmir İdare Mahkemesi’nin program etkinliklerinden iki atölye ve yürüyüş haricindeki etkinliklere getirilen yasağn durdurulması hakkında bilgi vererek “İzmir Barosu, yasağın gelmesiyle birlikte Mülteci LGBTİ+’lar ve İntersekslerin Hak Mücadelesi panelini sahiplenerek yapabileceğini duyurdu. Baro’ya teşekkür ederiz” dedi.

“Kişiler iki yüzlü politikalardan dolayı da zulüm görebilir”

Av. Eda Bekçi konuşmasına Türkiye’ye yakın coğrafyalarda eşcinselliğin bir suç olarak görülmesiyle ilgili bilgi vererek başladı:

“Bazı ülkelerde eşcinsellik adı altında insanların başına neler gelebileceği hakkında bilgi vermek istiyorum. Afganistan’da, Bahreyin’de Bangladeş, Birleşik Arap Emirlikleri’nde, Cezayir’de, Fas’ta, Filistin’de, Irak’ta (belirsizlik söz konusu), İran’da, Kuveyt’te, Libya’da, Lübnan’da, Malezya’da, Mısır’da, Umman’da, Özbekistan’da, Pakistan’da, Sudan’da, Suriye’de, Suudi Arabistan’da, Tacikistan’da, Türkmenistan’da, Yemen’de yasa dışı. Yakın coğrafyalarda olduğumuz ve sığınmacılara kapılarımızın açık olduğu bu ülkelerin bir kısmında LGBTİ+’lar idam, bir kısmında kırbaç bir kısmında ise ömür boyu hapis ile cezalandırılıyor.”

Bekçi, konuşmasına Türkiye’de eşcinselliğin suç olmadığı gibi yasal zeminde ayrımcılığa karşı korunmadığını söyleyerek bunun da bir zulüm olduğunun altını çizdi:

“Dünyanın bir tarafında kimliğiniz, canınızla cezalandırılırken diğer tarafında ‘Nefret Suçları’ kapsamında LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık cezalandırılıyor. Bu çok büyük bir uçurum. Bir yandan da Türkiye gibi eşcinselliğin suç olmadığı gibi anayasal düzlemde LGBTİ+’ların korunmadığı ülkeler var. Kişiler bu iki yüzlü politikalardan ötürü de zulüm görebilir.”

“Bir insan cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği gerekçe gösterilerek zulüm görüyorsa, sığınma hakkına sahiptir. Cenevre Sözleşmesi ile Türkiye’yi de bağlayan ‘mülteci’ tanımını görüyoruz. Beş kriteri var mülteci statüsünün: siyasal nedenler, din, ırk, milliyet ve belli bir toplumsal gruba mensubiyet. Bu özelliklerin birini taşımak yeterli olduğu gibi birden fazla kimliği üzerinizde taşıyabilirsiniz. Eşcinsellik ise ancak 1985 sonrası iltica nedeni olarak konuşulmaya başladı. Bunun sebebi de yakın zamanlara kadar eşcinsellik bir ‘hastalık’ olarak tanımlanırken, 1985 sonrası ülkelerin bir kısmının cinsel yönelim ve cinsiyet çeşitliliğini korur bir tarafta yer almasıdır.”

“Türkiye bir ara durak”

Mülteci statüsünün Türkiye için ne anlama geldiğini anlatan Bekçi, şu an bu statüde sadece 8 kişi olduğunu ifade etti:

“Mülteci statüsü için önceleri iki sınırlama vardı, 1951’den önce ve Avrupa Konseyi ülkelerinden birinde yaşanmış olması. 1967 yılında New York Protokülü ile birlikte Cenevre Sözleşmesi’nde belirlenen bu iki sınırlama kaldırılmıştır. Ancak, çekinceleri olan ülkelerin bu sınırlamayı kaldırmama hakkı tanındığında, Türkiye maalesef bu sınırlamayı kaldırmayanlar arasında yer almıştır. Bu sebeple, sığınmacılar ‘mülteci’ statüsünü alamıyor çünkü Türkiye’ye gelen sığınmacılar Avrupa’dan gelmiyor. Bu sebeple, şu an Türkiye’de mülteci statüsü alabilmiş yalnızca 8 kişi var.”

“Beş kriterle birlikte ve zulüm görmüş olmanız yeter mi? Yetmiyor. Başka bir ülkeye ulaşmış olmanız gerekiyor. Irak’tan Türkiye’ye sığınan bir kişiye Türkiye, ‘Sen Avrupa Konseyi üyesi bir ülkeden gelmedin’ diyor ve mülteci statüsü vermiyor. Bu noktada ise Türkiye  sığınmacıların New York Protokolü’nde sınırlamayı kaldıran ülkelere sığınabilmesi için bir ‘ara durak’ oluyor. Ve yerleştirmeler artık çok yavaş ilerliyor.”

“2008-2009 yıllarında kayıtlı sığınmacı sayısı 15 binken, her sene 6 bin sığınmacı Avrupa Konseyi ülkelerine geçebiliyordu. Ancak şu an Suriye Arap Cumhuriyeti’nde başlayan savaşla birlikte 3,5 milyon Suriyeli sığınmacı Türkiye’ye geldi ve 400 binin üzerinde geleneksel dediğimiz Irak ve İran’dan gelen sığınmacılar var. Ancak, senede Avrupa Konseyi ülkelerine geçebilen sığınmacı sayısı hâlen 15 bin.”

“Sığınmacılar istekleri dışında cinsel yönelimlerini söylemek zorunda bırakılıyor”

Bekçi, sığınmacılara yönelik korumanın eksik olduğunun altını çizerek yaşanan ayrımcılıkları dile getirme konusunda çekinceye şöyle değindi:

“Uluslararası korumaya başvururken kişilerin kimliğini ifşa etmesi gerekiyor. Eğer koruma alamazsa uydukentte de kalamıyor. Bu büyük bir bariyer çünkü hayatı boyunca kimliğini saklamış sığınmacılar, belki de ilk defa o korumayı alabilmek için anlatıyorlar. Üstelik bariyer burada bitmiyor, sığınmacılar Türkçe bilmiyor ve polisin bulduğu tercümanların homofobik olması ihtimalinde sığınmacılar bir kez de bu görüşmede ayrımcılığa maruz kalıyor. Saha çalışmalarımızda öğreniyoruz.”

“Türkiye’de kaç yıl bekleyeceğiniz belli değil çünkü bir ülkenin sizi ne zaman kabul edeceği belli değil. Tüm bu süreci ‘suya sabuna dokunmadan’ geçirmeniz gerekiyor. Hasbelkader bir akşam eğlenmeye çıktınız ve gittiğiniz yerde polis sizi aldı götürdü diyelim. ‘Kamu sağlığını tehlikeye atmaktan’ sınırdışı edilmekle karşı karşıya kalıyorsunuz. Başınıza bir ayrımcılık geldi diyelim, gidip şikayetçi olmak da çok zor. Aynı sınırdışı edilme korkusunu orada da yaşıyorsunuz.”

İlgili haberler:

İzmir Valiliği, 7. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası’nı yasakladı

İzmir LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi: “Emeğimiz, kimliğimiz, bedenimiz kadar sokaklar da bizimdir!”

Genç LGBTİ+: “İzmir LGBTİ+ Onur Haftası’nın yanında, sürecin takipçisiyiz”

Lavender LGBTİQ+: “Haykıracağız, onurumuzu yasaklayamazsınız!”

Eşit Şerit TOCAT: “Maruz bırakıldığımız şiddetle mücadele etmeye devam edeceğiz!”

“LGBTİ+ yasakları varoluş mücadelemize saldırıdır”

“6 yıldır barışçıl şekilde gerçekleşen İzmir LGBTİ+ Onur Yürüyüşü, bu yıl mı şiddet tehlikesi oluşturdu?

Yasağa karşı “Queer Balesi” sergisi her yerde!

HDP Milletvekili Kemalbay, Onur Haftası yasaklarını İçişleri Bakanı’na sordu

İzmir Onur Haftası etkinliklerinin bir kısmına getirilen yasağın yürütmesi durduruldu


Etiketler: insan hakları, mülteci
İstihdam