09/01/2009 | Yazar: Kaos GL

  Ozan Ermiş

St Pauli: 'sıradışı' futbol takımı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı  
Ozan Ermiş
Başkanları eşcinsel, taraftarı anarşist ve Türkiye de dahil dünyanın her yerinde destekçileri var. İşte dünyanın en ‘sıradışı’ futbol takımı; Saint Pauli… 

Bir kulüp düşünün, 30 bin kişilik bir semtin takımı olsun, müzesinde önemli bir kupa bulunmasın, tarihinin çoğunu alt liglerde geçirsin, ama dünyanın her yerinde destekçileri olsun.

İlk bakışta futbolun mantığına ters gibi görünse de, söz konusu kulüp St Pauli ise tüm bu yazdıklarımız mümkün. Almanya’nın liman kentlerinden Hamburg’da 1910 yılında kurulan St Pauli belki de dünyanın en ‘sıradışı’ futbol takımı. Onların ne denli ‘sıradışı’ bir kitleye sahip olduklarını anlatmak için sanırız, 2007’ye kadar endüstriyel futbolun bir icadı olarak gördükleri elektronik skorboarda direnmelerini ve gollerden sonra elle değiştirilen tabela skorboardlarını kullanmaya devam ettiklerini söylemek yeterli olacaktır!

Halen Almanya 2. Ligi’nde mücadele eden St Pauli’yi bu denli farklı kılan şey kendisine özgü taraftar profili. Almanya’nın hemen her kulübünde Neo Nazi kökenli taraftarlara rastlanırken, dazlaklar St Pauli’nin kapısından bile geçemiyor. Zira, kulübün sempatizanlarının tamamı sol görüşlü. Hatta bu konuda anarşizme kayacak kadar da aşırı uçtalar. Bu üst kimlik, tribünlerde, ailesiyle geleni de, eşcinseli de, punkçısını da, patronunu da, işçisini de, sokakta yatanı da birleştiriyor ve 90 dakikalığına her türlü farklılığı unutup, birlikte her şeye isyan ediyorlar.

St Pauli taraftarının bu kemikleşmiş kimliği 80’li yılların sonunda yaşanan bir olayla iyice pekişti. Takımın kalecisi Volker Ippig, bu tarihte insani yardım amacıyla iç savaşın hüküm sürdüğü Nikaragua’ya gider. 1 yıl sonra dönünce taraftarın gözünde efsane olan kaleci takıma anarşist havayı da beraberinde taşır.

1980’lerin başına kadar ortalama 1600 seyirciye maç oynayan takım, şöhretini arttırınca her maç 22 bin 500 kişilik Millerntor Stadı’nı doldurmaya başlamış. Hatta taraftarları, 2001-2002 sezonu öncesi satışa çıkarılan 10 bin kombine bileti 27 dakikada bitirecek kadar kulübe bağlı olduğunu kanıtlamış.



Tribünlerindeki, Che Guevara, Marx ve Kuru Kafa posterlerinin yanı sıra metal müzik guplarından AC/DC’nin şarkısı eşliğinde sahaya çıkan St Pauli futbolcuları, Türkiyelileri hedef alan Solingen Katliamı’nın ardından da Türkçe yazılmış, ‘Faşistleri s..tir edin, biz hepimiz kardeşiz!’ pankartı taşımışlardı.

İşsizin de banka müdürüyle birlikte yan yana bira içerek maç izleyebildiği St Pauli’nin bu nev-i şahsına münhasır yapısını belirleyen bir diğer faktör ise, semtin kurulu olduğu yer. Almanya’nın en büyük liman kenti Hamburg’da, denizcilerin ilk uğrak yeri olan genelevlerin bulunduğu semtten renkli bir taraftar grubu çıkmayacaktı da nereden çıkacaktı ki! Ayrıca zengin Hamburg’dan kopan ve tarih boyunca dışlanan, fakirlik ve geri kalmışlığın da etkisiyle tüm marjinal gruplara kucak açan ve Almanya’da en çok punkçıya rastlanan yerlerden biri de yine St Pauli.

Saint Pauli Cumhuriyeti (!) Dünya Kupası’na da Katıldı

Kahverengi-beyaz gibi kolay kolay seçilmeyecek bir forma rengine sahip olan St Pauli kulübü, kendini aynı zamanda bir milli takım olarak görüyor. FIFA üyesi olmayan ülkelerin katıldığı 2006 FIFI Dünya Kupası’na da St Pauli Milli Takımı adıyla ev sahipliği yaptılar. Kupaya, KKTC, Zanzibar, Tibet, Cebelitarık ve Grönland gibi ülkeler katıldı. KKTC’nin şampiyonluğuyla sonuçlanan turnuvada, St Pauli taraftarı yine farkını göstermiş ve Tibet’i 7-0 yendikleri maçta, zayıf rakiplerine daha fazla gol atmamaları için takımlarını uyarmıştı.

Başkanları Gey ve Fuboldan Anlamıyor

St Pauli kulübünün başkanı Corny Littmann belki de dünyanın eşcinsel olduğunu saklamayan tek kulüp başkanı. Tunus asıllı bir erkek opera sanatçısıyla evli ve futboldan anlamadığını itiraf edecek kadar açık sözlü. Buna karşılık Littmann, 2003 yılı başında krizin kulübün her noktasında hissedildiği dönemde göreve talip olma yürekliliğini gösterdi. Aynı zamanda bir tiyatro yöneticisi olan başkan, koltuğa oturur oturmaz kulübü içine düştüğü bataktan kurtarmak için kollarını sıvadı.

Takım 3. Lig’de kümede kalma mücadelesi verirken, Almanya çapında ‘St Pauli’yi kurtaralım’ yardım kampanyası başlattı. Bu kampanya kapsamında 140 binden fazla tişört satılırken, 900 bin avro gelir elde edildi. Kulübe ait Hamburg’daki Gençlik Merkezi’nin satışından da 720 bin avro geldi. Aynı zamanda ‘St Pauli için içelim’ bağış kampanyası da, hem kulübe kaynak hem de taraftara neşe getirdi. Sonunda St Pauli takımı daha alt liglere düşmekten kurtuldu ve geçtiğimiz sezon yeniden Almanya 2. Ligi’ne çıkarak sezonu 9. sırada tamamladı. Bu sezon da ilk yarı sonunda 7. sıradalar ve Bundesliga’ya çıkma iddiaları sürüyor.

Ayrıca, 2005-2006 sezonu Almanya Kupası’nda yarı final oynayan takım, Burghausen, Bochum, Herta Berlin ve Werder Bremen’i eleyerek Bayern Münih’e rakip oldu. Ancak dev rakibine 3-0 yenilerek elenmesine karşın o sezon 1 milyon avroya yakın gelir elde etti.

BJK ve FB’de 2 St Pauli’li Var

St Pauli’de Almanya’nın diğer kulüplerinde olduğu gibi çok sayıda Türkiyeli futbolcu da forma giydi. FB’li Deniz Barış ve BJK’li Uğur İnceman, bu kulübün havasını soluyanların başında geliyor. Hatta Deniz, bu takım 2. Lig’de oynarken attığı golle 1. Lig’e çıkmasını sağlayan futbolcu olmuş. Hayli vefakâr bir camia olan St Pauli de Deniz Barış eşini kaybettiğinde kendisini unutmadı ve o hafta oynadığı maça siyah pozu bantla çıkıp saygı duruşunda bulundu. Şu anda da takımın kadrosunda Serhat Yapıcı ve Ömer Şişmanoğlu adlı iki Türkiyeli futbolcu yer alıyor.

Daum’a Destek Verdiler

St Pauli’liler, Christoph Daum’un kokain kullandığı ortaya çıkınca yaşadığı zor günlerde kendisinin yanında olmuştu. O dönem özellikle Bayern Münih Menajeri Uli Höness, Daum’u sert biçimde eleştirirken, St Pauli’li taraftarlardan bazıları, ‘Ben de Daum’la beraber kokain içtim. Malı da Höness’ten aldık’ şeklinde bir imza kampanyası başlatmıştı. (BS) 



Etiketler: yaşam, spor
İstihdam