14/11/2011 | Yazar: Murat Köylü

‘Trans, Türkiyeli ve Onurlu: Sosyal Adalet İçin Sanatsal Bir Müdahale’ sergisi, oldukça yoğun bir katılım ile İstanbul’da kapılarını açtı. Ankara’daki açılış 16 Kasım’da.

Trans, Onurlu ve Türkiyeli Sergisi İstanbul ve Ankara’da Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
“Trans, Türkiyeli ve Onurlu: Sosyal Adalet İçin Sanatsal Bir Müdahale” sergisi, oldukça yoğun bir katılım ile İstanbul’da kapılarını açtı. Ankara’daki açılış 16 Kasım’da.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı ve Güney Afrikalı sanatçı Gabrielle Le Roux’un bir araya gelişiyle ortaya çıkan multi-medya sergi 11-30 Kasım tarihleri arasında Cezayir Apartmanı’nda* üç ayrı salonda görülebilir.
 
Ayrıca serginin bir kopyası da, 16-30 Kasım arasında Ankara’daki Transfobik Nefretle Mücadele Konferansı ve KuirFest** kapsamında Cafe Roxanne’da*** sanatseverlerle buluşacak.
 
Sergide 17 portre ve 18 video çalışması yer alıyor. Çalışmalar, Türkiye’nin 5 şehrinden 18 trans insan hakları aktivistinin portrelerinden ve öykülerinden oluşuyor. Ayrıca, resmedilen trans bireyler, vermek istedikleri mesajları kendi portrelerinin üzerine eklemişler.
 
Küratörlüğünü Milen Nae’nin yaptığı serginin açılışından önce bir panel gerçekleştirildi. Pek çok kişinin yerde veya ayakta takip ettiği panelde, serginin oluşturulmasında işbirliği yapan sivil toplum örgütlerinden temsilciler konuştu.
 
Şevval Kılıç, Murat Çekiç, Gabrielle Le Roux ve Aras Güngör
 
Panelin açılışını yapan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü Murat Çekiç, “Sergiye gösterilen bu yoğun ilgi, aynı zamanda trans bireylerin haklarına yönelik bir ilgi.” dedi. Çekiç, ‘polise mukavemet’, ‘hakaret’ ve ‘kamu maluna zarar vermek’ suçlamaları ile yargılanan Pembe Hayat üyesi üç aktivistin mahkûm edilmelerinden UAÖ’nün duyduğu derin kaygıyı belirten, Türkiye yetkililerine gönderilmiş mektubu okuyarak****, yaşananları “tek sözcükle, zulüm” olarak gördüğünü ifade etti. Çekiç, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği ne olursa olsun, insan haklarına ve eşitliğe inanan tüm insanları, Türkiyeli lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler ve onların örgütleri ile dayanışma içinde olmaya davet etti.
 
Sanatçı Gabrielle Le Roux, sergiye katkı sağlayan herkese teşekkür ederek, çalışmalarını bugüne getirenin, kişilerin kalplerinden gelen paylaşım olduğunu söyledi; “Herkes hayatını ve sevgisini koydu.” dedi. Le Roux, hak ve eşitlik mücadelesinin sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin pek çok bölgesinde gelişmekte olduğunu görmekten büyük mutluluk duymuş. Ona göre, trans bireylerin Avrupa ve Afrika’da olduğu gibi Türkiye’de de giderek güçlenen mücadelesini görmek son derece umut verici. Ancak, dünyanın birçok yerindeki insan hakları örgütleri, hala, trans bireylerin yaşadığı dehşet verici hak ihlallerini görmezden gelebiliyor.
Le Roux; portre, hikaye ve videoları meydana getirdikleri sürecin kendi içinde çok özel, yoğun ve kişisel bir seyahat olduğunu, bununla birlikte, Türkiye’deki trans bireylerin ailelerinin de hak mücadelesi için devrimci bir katkı yaptığını aktardı. Videolarda bu dönüştürücü süreci paylaşan ailelerin öyküleri izlenebilir.
 
İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği’nden Şevval Kılıç, Le Roux’un geçen sene İstanbul’daki “Proudly African and Transgender” (Onurlu, Afrikalı ve Transgender) adlı sergisinden bugüne gelmenin kendisi için son derece heyecan verici olduğunu ifade ederek, “Geçen sene Afrika’daki trans bireyleri biz burada görmüş, bu küresel mücadeleyi burada içselleştirmiştik. Şimdi benzer bir deneyimi Türkiyeli trans aktivistler üzerinden dünyanın pek çok ülkesindeki insan yaşayacak.” dedi.
 
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nden Aras Güngör, salona girdiğinden bu yana beklemediği şekilde duygusallaştığını söyledi. “Sanırım öncelerinde daha az önemsemiştim, ama şimdi birlikte yarattığımız bu çalışmanın bende açtığı farklı pencerelerin farkında vardım.” diyen Güngör, Le Roux ile aralarındaki dil farklılığından hareketle, şimdi birbirini anlamak için İngilizce, Türkçe’de değil; ortak anlamlarda buluşabilmek gerektiğini söyledi. Güngör, aylar süren çalışmalardan sonra, yıllardır yan yana durduğu ve tanıdığını düşündüğü pek çok arkadaşını artık daha iyi anladığını düşünüyor. Güngör “Çabalarımızın, paylaşmak istediğimiz mesajların bir gün ölsek de, yenik düştüğümüzü sansak da, bir yerlerde yankılanmaya devam ediyor olduğunu bilmek harika.” dedi.
 
* Cezayir Apartmanı: Hayriye Sok. No:16 Galatasaray, Beyoğlu İstanbul
*** Cafe Roxanne: Konur Sokak 10/20, Kat:5 İgeme Apt. Kızılay Ankara
**** http://www.amnesty.org.tr/ai/node/1786
(BS)
 

Etiketler: yaşam
nefret