06/05/2006 | Yazar: Kaos GL

‘Bursa'da polis 1 Mayıs alanına girmek isteyen travestileri eldivenle arayarak hijyenik bir olay sergiledi. Herkes herkesi salonda sevme hakkına sahip midir, ey okur? Değildir! Erkekler kadın kılığına girmemelidir, girerlerse aksiyonel olunuz, tepinin! Ne diyorum ben?..’ Hakan Gülseven’in kaleminden.

‘Bursa'da polis 1 Mayıs alanına girmek isteyen travestileri eldivenle arayarak hijyenik bir olay sergiledi.
Herkes herkesi salonda sevme hakkına sahip midir, ey okur? Değildir! Erkekler kadın kılığına girmemelidir, girerlerse aksiyonel olunuz, tepinin! Ne diyorum ben?..’ Hakan Gülseven’in kaleminden.

KAOS GL

Hakan Gülseven

Her seferinde, "Bir daha yapmayaca-ğım," diyorum, sonra dayanamıyorum, tekrar yapıyorum, ey melul bakışlı okur! Evet, bildiniz, yine Güler Kömürcü olayı. Akşam yazarı Güler Hanım'a aşırı dozda milli şuur yüklenmiş ya, milletçe maneviyatımızı bozacak işlerin üzerine gidiyor, kararlılıkla. Daha önceden de kafayı taktığı yarışmaya öfkelenmiş, erkeklerin kadın kılığına girip kadın gibi yaşadığı söz konusu yarışmanın RTÜK tarafından yasaklanması için okurlarını seferberliğe çağırıyor, "Derhal aksiyonel olunuz, tepki verin, gereğini yapın ey bilinçli okur!" diye yazıyor.

Yazının ikinci çoğul şahısla ikinci tekil şahıs arasında gidip geldiği dilbilimsel sorunlarını bir kenara bırakıyorum, Güler Hanım, genç kuşakların söz konusu programlarla eşcinselliğe özendirildiğini savunuyor, okurlarına, 'Derhal eylemselleşin, gıpraşın!' çağrısını da bu yüzden yapıyor. Ne yalan söyleyeyim, bir insanın böyle yazılar yazabilmesi, kampanyalar başlatabilmesi için hakikaten değişik bir kimse olması gerektiğine inananlardanım. Öte yandan, Güler Hanım gibi entelektüel bir köşe yazarının, dileyenin dilediğini salonda sevme özgürlüğüne niye karşı çıktığını da anlayabilmiş değilim. Halbuki biz onu sevgi insanı olarak bilir, Sedat Peker'le yapmış olduğu salonda sevme temalı konuşmaları kendimize örnek alırdık.

Güler Hanım gibi entelektüellerimiz böyle yaparsa, toplum ne yapmaz, değil mi? Bakın, polis Bursa'da 1 Mayıs alanına girmek isteyen travestilerin üst aramasını eldivenle yapmış. Hijyenik bir Emniyet durumu var yani! Medyamızın ileri gelenleri de, hem travestileri, hem de onlar üzerinden 1 Mayıs'ı aşağılamak için mal bulmuş, kafa yapıyorlar. Eh, medyamızın değerli büyüklerine, "Açın da, basenlerinizle dalga geçin," diyemeyeceğimize göre, artık ufak ufak travesti itlaf ekipleri kurulması mantıklı olacaktır. Zira aynı medyamız, her haber kıtlığında, sıkıştıra sıkıştıra fuhuştan başka hiçbir toplumsal faaliyet alanı bırakmadığı travestilerin o fuhuş pazarlığı görüntülerini ekrana taşıyarak, travestileri lanetleyerek, hazır linç rüzgârları da püfür püfür esmekteyken, itlaf için elinden geleni yapıyor.

Yok yere linç edilebilirsiniz

Bu arada, linç nasıl da olağanlaştı, değil mi? Mesela, bu yazıyı yazdığım sırada, televizyonda taksi şoförlerinin kendi aralarında yaptığı bir kavgada, müşteri alma yüzünden bir taksiciyi nasıl linç etmeye kalktıklarını izledim. Lise öğrencilerinin başka lise öğrencilerini, toplaşan kalabalığın marketten hırsızlık yapan bir adamı linç etme görüntüleri yayımlandı sonra. Hani eskiden delikanlılığın raconunda kavgaları ayırmak gibi bir haslet vardı; şimdi ise herkes seyrediyor, mümkünse linç işlerine bizzat katılıyor. Üstelik, yok yere ya da yanlışlıkla linç edilebilirsiniz her an. Sokakta yürürken, biri sizin için, "Tutun, terörist bu!" dese yeterli. Anında çizilirsiniz.

Aslına bakarsanız, zamanında saçma kanallardan da olsa, memlekete nüfuz etmiş olan tüm hasletler ağır ağır ortadan kalkıyor. Hani, komşusu aç olanın tok yatması günahtı falan... Başbakan Tayyip Bey Üsküdar civarında ikamet ederken, evinin hemen yakınlarındaki yoksul mahalleleri hiç aklına getiriyor mudur sizce? Olsun, maneviyatımız kuvvetli...

Sizi bilmem ama kendi adıma bir hijyen ürünleri mağazasından eldiven, galoş falan alıp insan içine öyle çıkmak istiyorum. Televizyonları eldivenle açıp, gazeteleri eldivenle okumak, Güler Hanım ve benzerlerinin üst aramasını bizzat yapmak istiyorum...


Kaynak: Radikal Cumartesi, 6 Mayıs 2006




Etiketler: insan hakları
İstihdam