22/11/2008 | Yazar: KAOS GL

Kendinden farklı olanı aşağılamak ve ayrı tutmak gibi homofobik bir yapıya sahip olan ataerkil Türk toplumu 1990’lı yılların başından itibaren hızlı bir değişim sürecine girmiş, medya

Kendinden farklı olanı aşağılamak ve ayrı tutmak gibi homofobik bir yapıya sahip olan ataerkil Türk toplumu 1990’lı yılların başından itibaren hızlı bir değişim sürecine girmiş, medya, TV dizileri ve sinema sektöründe eşcinsellik artık sürekli yer bulur olmuş ve bu durumun varlığını topluma öyle ya da böyle göstermeye başlamıştır.

KAOS GL – 22/11/2008

Alper Yanar - İstanbul

Büyük bir imparatorluğun hüküm sürdüğü ve sonrasında ani bir devrimle Türkiye Cumhuriyeti'nin var olduğu bu topraklarda ''Eşcinsel'' olmak ve bunu kabul ederek yaşamak hiçbir zaman çok kolay olmamıştır.

Başka millet ve toplumlarda ''Eşcinsellik'' konusuna negatif yönde var olan toplum bakışının yumuşatılması ya da kabul görebilmesi için eşcinsel birey ve kitlelerin ortak bir politikada birleşerek; Toplumda var olduklarını, İnsan olarak var olan mevcut haklarının, eşcinsel oldukları için ellerinden alınmaması gerektiğini ve heteroseksüel çiftlerle ile eşit haklara sahip olamamalarının insan hakları ihlali olduğunu anlatmaları bir anda olabilen bir değişim olmamıştır. Toplum tarafından oluşan paradigmaların yıkılabilmesi bir anda olabilecek bir durum değildir. O nedenle Türkiye’de de eşcinselliğe bakış açısının değişmesi için uzunca bir zaman gerekmektedir.

1980’li yılların başlarında gazete, TV, radyo gibi yayın ye yayım organlarında eşcinsellik çok adı geçen bir durum değildi. Yok muydu? Pek tabii ki vardı. Sadece Bülent Ersoy ve Zeki Müren dışında bilinen başka örneğimiz yok gibiydi sanki? Ama dört duvar arasında, sadece belirli anlarda yaşanılır ve unutulurdu. 1990’lı yıllara gelindiğinde hayatımıza internetin girmesiyle, artık insanlar dört duvar arasında yaşadıkları o gizli anları yaşayan başkalarının hiç de az olmadığının farkına varmaya başladılar. Kendileri gibi olana ulaşmanın kolaylığı aslında kişilerin normalleşme ve bunu utanılacak bir durum olmaktan çıkartma süreçlerinin de başlamasına neden olmuştur. Böylelikle kişiler yaptıkları şeyleri ya da yaşadıkları hayatı gizlemek yerine ortaya koyarak yaşama cesaretini bulmaya başlamıştır.

Kendinden farklı olanı aşağılamak ve ayrı tutmak gibi homofobik bir yapıya sahip olan ataerkil Türk toplumu 1990’lı yılların başından itibaren hızlı bir değişim sürecine girmiş, medya, TV dizileri ve sinema sektöründe eşcinsellik artık sürekli yer bulur olmuş ve bu durumun varlığını topluma öyle ya da böyle göstermeye başlamıştır.

Yasal olarak resmen kurularak Ankara’da faaliyet gösteren, eşcinsel haklarını savunan Kaos GL ve travesti transeksüel haklarını savunan Pembe Hayat, İstanbul’da faaliyet gösteren ve kapatılmasıyla ilgili bir davası hâlâ süregelen Lambdaistanbul dernekleri bu değişimin en büyük göstergesidir.

Etiketler: yaşam
İstihdam