02/01/2012 | Yazar: KAOS GL

Uluslararası Af Örgütü Knesset üyelerine, göç ya da ulusal güvenlik konusundaki kanun hükümlerinin, İsrail’in uluslararası insan hakları yükümlülüklerine saygı duymasını güvence altına almaları konusunda uyarıda bulundu.

Uluslararası Af Örgütü Knesset üyelerine, göç ya da ulusal güvenlik konusundaki kanun hükümlerinin, İsrail’in uluslararası insan hakları yükümlülüklerine saygı duymasını güvence altına almaları konusunda uyarıda bulundu.
 
“İsrail: Knesset mültecilere uzatılmış gözaltı süreleri uygulayan yasa tasarısını reddetmeli”
 
Uluslararası Af Örgütü İsrailli kanun koyuculara, mülteciler ve düzensiz göçmenlere ülkelerine giriş sebeplerini hiçe sayarak fazlasıyla uzun gözaltı süresi uygulayan yasa tasarısını reddetmesi uyarısında bulundu. Knesset’in (Parlamento) bugünlerde tasarıyı oylaması bekleniyor.
 
Tasarı, ülkeye Mısır sınırından giren, “casus” olarak tanımlanan, herkesin otomatik olarak gözaltına alınmasını sağlıyor ve İsrail hükümetine göçmenleri ve mültecileri üç ya da daha fazla yıl hapsetmesi için yasal yetki veriyor.
 
Hükümet tarafından İsrail’e “muhalif” olarak adlandırılan ülkelerden, bunların arasında Sudan’ın Darfur bölgesi de bulunmakta, gelen bireyler, zaman sınırlaması olmaksızın gözaltı ile karşı karşıya kalabiliyor. Şu anda, Mısır’dan geçen mültecilerin ve düzensiz göçmenlerin çoğu giriş yapar yapmaz gözaltına alınıyor ama birkaç hafta içerisinde salıveriliyorlar.
 
Tasarı refakatçisi olmayan çocukların salıverilmesini öngörürken, akrabaları ile gelen çocuklar aynı uzatılmış gözaltı süresine maruz kalmaktadır. Uluslararası Af Örgütü’ne göre sadece göç sebebiyle, aile üyeleriyle birlikte ya da ayrı tutulan, çocukların gözaltına alınması, eğer refakatçileri yoksa, hiçbir şekilde haklı çıkarılamaz ve çocukların insan haklarını koruma, gözetme ve saygı duyma yükümlülüğünü yerine getirmede son derece başarısız olunduğunun göstergesidir. Çocuklu ailelerin hareket özgürlüğünün kısıtlanmasının gerekli olduğu durumlarda bir alternatif mevcuttur. İsrail, çocuklu aileleri kabul eden tesisler için yatırımda bulunmalıdır.
 
Uluslararası Af Örgütü Knesset üyelerine, göç ya da ulusal güvenlik konusundaki kanun hükümlerinin, İsrail’in uluslararası insan hakları yükümlülüklerine saygı duymasını güvence altına almaları konusunda uyarıda bulundu. Bunların arasında göçmen statülerinden bağımsız olarak kendi yetki alanlarında bütün bireylerin korunması ve ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalabilecekleri ülkelerine döndürülmediklerinden emin olmaları da bulunmakta.
 
Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in de aralarında olduğu ülkelerin sınırlarını koruma altına alma ve yabancıların bölgelerine giriş yapmalarına dair bir düzenleme oluşturma hakkını kabul etmektedir ama bu hakkın uluslararası yasalarla sınırlı olduğunun da altını çizmektedir. Sınır kontrolü, ülkeye giriş ya da ülkede kalmayı düzenleyen herhangi bir yasa, tedbir ya da yöntem eninde sonunda insan haklarını ya da uluslararası yasaları ihlal ediyorsa bu durum, meşru bir şekilde uygulanan devlet egemenliğinin oldukça ötesine geçmektedir. Özellikle sığınma talep eden bireylerin sınırdan girişi asla reddedilmemeli ya da ülkelerinde ciddi insan hakları ihlalleri ile karşılaşacak ya da böylesi bir dönüş karşısında korunamayacak olanlar ülkelerine döndürülmemeli.
 
Uluslararası Af Örgütü buna ek olarak teklif edilen tasarının mültecilerin ve göçmenlerin hürriyet hakkı üzerindeki potansiyel etkisinden endişe ediyor. Bu hakkı kısıtlayan herhangi bir tedbir sadece gerekli olduğunda ve uluslararası yasalar bağlamında meşru bir amaç elde etmek için orantılı bir şekilde kullanılmalıdır. Herhangi bir gözaltı kararı her zaman gözaltının yasaya uygunluğu ile ilgili olarak uluslararası standartlarla uyumlu olmalıdır. Ayrıca bu gözaltı kararı bireyin kişisel geçmişi ve kaçma tehlikesi de dahil olmak üzere detaylı bir değerlendirmeyi temel almalıdır. Uluslararası yasa resmi makamların, her bireyin vakasında gözaltının gerekli olduğunu ve ulaşılacak amaç ile orantılı olduğunu göstermesi gerektiğini açıkça belirtir. Gözaltının cezalandırıcı bir tedbir olarak kullanıldığı yerlerde, bu yasadışı göçe karşı uygunsuz ve orantısız bir tepki oluyor. Bu durum göçmenlerin çoğunu sadece yeraltına itiyor, onlara suçlu muamelesi yapıyor ve yaftalanmalarına sebep oluyor.
 
Dahası, Uluslararası Af Örgütü “casus” kelimesinin kullanımını, tehdit ve suçu çağrıştırdığı için uygunsuz bulmakta; yetkililer tarafından ve kamusal alanda kullanımının da yabancı düşmanlığını ve mültecilerle göçmenlere karşı ayrımcılığı artırdığı görüşündedir. Usulsüz durumlardaki göçmenler yasaya göre suçlu olarak görülmemeli ve suçlu muamelesi görmemelidir. Tasarı aynı zamanda “casuslara” her türlü yardım ve yataklık yapmayı da suç saymakta; böylece hak savunucusu grupları ve yardım kuruluşlarını da ağır cezalarla karşı karşıya bırakmaktadır.
 
Uluslararası Af Örgütü, bu yasa tasarısının İsrail’in diğerlerinin yanı sıra Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, Irksal Ayrımcılığın Bütün Biçimlerinin Sona Erdirilmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme ve 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi ile onun 1967 Protokolü’ne karşı taraf devlet olarak yasal yükümlülüklerini yerine getirmekten çok uzak olduğuna inanmaktadır.

Etiketler: insan hakları, mülteci
İstihdam