20/02/2009 | Yazar: Anıl Üver

Tina gülüyor, ‘galiba bu akşam burada çok kız var’.

Viyana’da Tina Turner şöleni! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Tina gülüyor, ‘galiba bu akşam burada çok kız var’. ‘Hiçbirşey kadın desteğinden daha iyi değil’ diyor ve devam ediyor, ‘bu akşam sizin desteğinize ihtiyacım var. Buradaki tüm kızların ve kadınların bu şarkıyı söylemelerini istiyorum: ‘Aşkın bununla ne alakası var?’. Tabii bunu söyleyebilirsiniz, ama bunu bir ‘tavır’ ile söylemenizi istiyorum. Asıl konu bu.’


 
Anna Mae Bullock adıyla Amerika'da Tennessee eyaletinin Nutbush kasabasında dünyaya gelen rock'n roll kraliçesi Tina Turner, 70 yaşında olmasına rağmen sahnede harika şovlarıyla nefes kesmeye devam ediyor. Şu sıralar İsviçre ve güney Fransa'da ikamet eden sanatçı, yakın arkadaşı Sophia Loren'in "yine bir şeyler yapmanın zamanı geldi" diyerek dürtüklemesiyle, iki veda turnesinin ardından ‘Tina!’ turnesiyle tekrar sahnelere döndü ve Avrupa'yı kasıp kavuruyor.
 
18 yaşında Ike Turner (1931-2007) ile karşılaşan ve âşık olan Anna Mae, Ike’ın şovlarında arada sırada yer alıyordu, ama Ike onun yeteneğine şans tanımıyordu; ta ki bir gün ‘a fool in love’ adlı parçanın stüdyo kaydına ayarlanan şarkıcı gelmeyinceye kadar. Anna Mae şarkıcının yerini aldı ve o andan itibaren Ike fikrini değiştirdi. Bundan sonra Ike, pırlantasına ‘Tina Turner’ adını verdi. Birlikte Amerika’daki kulüplerde sansasyonel başarılar elde ettiler. Meksika’da evlendiklerinde Tina 23, Ike 30 yaşındaydı. Çift, müzik dünyasında parlamaya devam ederken, evde geçimsizlik artıyordu. Tina sahnede olmadığı zaman, ikisi Ike’ın önceki evliliğinden, biri Ike’ın grubunda saksafoncu Raymond Hill ile olan ilişkisinden ve biri de müşterek toplam 4 çocuğa bakıyordu. Ike, Tina’nın hayatını kontrol ediyordu ve ona rahat vermiyordu. Ike’ın giderek daha çok uyuşturucu batağına batmasıyla gün geçtikçe kötüleşen durum Tina için dayanılmaz bir hal aldı. Buna paralel olarak sahne başarıları da düştü. Artık Ike’ın cinsel ve fiziksel şiddetine dayanamayan Tina, 1976’da cebinde 36 cent ile evden kaçtı. Bu arada Budist olan Tina, ayakta kalabilmek için çeşitli dizilerde roller aldı, sahnelerde solo performanslar sergiledi. 1978’de Ike ile süren 16 yıllık evliliği nihayet sonlandı. Daha sonra kaleme aldığı, 1993 yılında ‘what’s love got to do with it? (aşkın bununla ne alakası var?)’ adı altında filmi de yapılan ‘I, Tina (ben, Tina)’ adlı kitabında hayatından ve evliliğinden pek çok acı detayı paylaştı. Çıkardığı solo albümleri başarılı olmayan Tina için her şey yolunda gitmiyordu. Fakat 1984 yılından itibaren Tina’nın şansı açılmaya başladı. ‘What’s love got to do with it’ adlı şarkısı Amerika listelerinde 1 numara olduğunda Tina 44 yaşındaydı. Ardından ‘private dancer’ albümü ile tekrar başarıyı yakaladı. Mel Gibson’un başrolde oynadığı ve kendisinin de ekranda göründüğü Mad Max Beyond Thunderdome adlı film için söylediği ‘we don’t need another hero’ şarkısıyla bilboardları altüst etti. 16 Ocak 1988 tarihinde Break Every Rule dünya turnesi çerçevesinde Rio de Janeiro’da sahne aldığında 184 binin üzerinde izleyici karşısına çıkan ilk solo şarkıcı olarak Guiness Rekorlar Kitabı’na adını yazdırdı. Yine Guiness World Records, Tina Turner’ın gelmiş geçmiş en fazla konser bileti sattıran solo sanatçısı olduğunu açıkladı. Bunun yanında Tina, 8 kez Grammy ödülünün de sahibi oldu.
 

 
Viyana'daki konseri izleme şansına sahip olan on binlerce hayranından biri olarak aslında konsere gitmeyi planlamamıştım; bilet alamamıştım, zira çok pahalıydı benim için. Konser günü gelip çattığında, Tina'nın içinde bulunduğu konser salonunun yakınında olmak niyetiyle çıktım evden. Stadthalle'nin etrafındaki 6 tır, turnenin ne kadar gösterişli olduğuna dair bir işaretti. Giriş kapılarına yaklaştığımda ellerinde "bilet arıyorum" ya da "bilet satıyorum" yazısı taşıyan insanlar çarptı gözüme. Dayanamayıp yaklaştım ve sordum ‘biletler kaça’ diye. Tabii zaman azaldıkça fiyatların düşeceğini umaraktan bir banka aramaya başladım: bu konsere gitmeliydim! Neyse ki cebime uygun bir bilet bulabilmiştim. Elimde bilet, salonun yolunu tuttum. Yerim, güney cephe sol balkon... On bin küsur kişilik salonda yediden yetmişe herkes yerini almış heyecanla bekliyordu. Tina, "steamy windows" parçasıyla sahnede göründüğünde sanki insanüstü bir varlık gelmiş karşımızda duruyor hissine kapıldım. 70 yaşında bir kadın değildi gördüğüm, bir tanrıça misaliydi. Yaşlanmayan, enerjisi bitmeyen, hani sonsuza dek sahnede şarkı söyleyip dans edecekmiş gibi duran bir tanrıça… Şaşkın ve hayran bakışlarla izliyoruz divayı. Elimde fotoğraf makinesi, bir yandan fotoğraflar ve videolar çekmeye çalışıyorum, her ne kadar sahneye çok yakın olmasam da... Sahne dekorları da görkemli, dansçılar şovlarıyla büyülüyorlar bizi. Tina ise kendi stili cesur kıyafetlerle göz kamaştırıyor. Hit parçalarını bir bir söylerken eşlik ediyoruz Tina'ya. "What's love got to do with it?" diye soruyor bize ve şarkı bittiğinde salondan müthiş bir tezahürat yükseliyor, Tina gülüyor ,‘galiba bu akşam burada çok kız var’. ‘Hiçbir şey kadın desteğinden daha iyi değil’ diyor ve devam ediyor, ‘bu akşam sizin desteğinize ihtiyacım var. Buradaki tüm kızların ve kadınların bu şarkıyı söylemelerini istiyorum: ‘aşkın bununla ne alakası var?’. Tabii bunu söyleyebilirsiniz, ama bunu bir ‘tavır’ ile söylemenizi istiyorum. Asıl konu bu. Sizin tavrınız benimkinden belki farklı olabilir. İşte, size o tavrı göstereyim’. Sahnenin ortasından bize ‘aşkın bununla ne alakası var?‘ bakışını attıktan sonra başlıyor daha yüksek sesle sormaya  ‘aşkın bununla ne alakası var?’…tekrarlıyoruz, ‘aşkın bununla ne alakası var?’ Ardından yaptığı esprileriyle ısıtıyor kalplerimizi.
 
"I can't stand the rain" ile coşku artmaya başlıyor. "Nutbush city limits"i ise sahneden ayrılan bir platformdan seyircilere daha yakın bir pozisyonda söylüyor. Hep beraber "Nutbush" diye bağırıyoruz. "The best" başladığında ise salonda herkes ayağa kalkıp milli marş söyler misali şarkıyı söylüyoruz. Evet, Tina, "you're simply the best"! Ve bu muhteşem şov yine dillere destan olan şarkısı "Proud Mary" ile sona eriyor... Ama biz devam ediyoruz, "proud Mary keep on burning... we’re rolling, rolling, rolling on the river"...
 
70’lik Tina Turner sahneleri yakıp kavurmaya devam ediyor ve bizlerin de onun bu performansına olan şaşkınlığımız, hayranlığımız artıyor.
 
‘Let’s stay together’, ’River deep-mountain high’, ‘What you get is what you see’, ‘I don’t wanna fight’, ‘Goldeneye’, ‘The acid queen’, ‘Better be good to me’ gibi belleklerimizde yer edinen nice hitlerle müzik dünyasının tartışılmaz en büyük ikonlarından Tina Turner’ın en son albümü Tina!, ‘It would be a crime’ ve ‘I’m ready’ adlı yeni iki parçanın da yer aldığı bir hit koleksiyonu olarak her evde bulunmalı.

Fotoğraflar: Anıl Üver


Etiketler: kültür sanat
nefret