24/07/2012 | Yazar: Umut Güner

Kaos GL’in çağrısıyla 9-10 Martta feministler ve LGBT aktivistler olarak bir araya geldik. Bu bir araya gelmeler devam etsin ve farklı alanlara da taşsın diye hepimiz ortaklaştık. "Aynı yolun yolcusuyuz ve aynı şey için mücadele ediyoruz" demek için söyleşi dizimize ‘Yoldaş söyleşiler’ dedik. Yoldaş söyleşimizin ikinci konuğu şiddetsizlik antrenörü Hilal Demir.

Yoldaş Söyleşiler - Hilal Demir Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Kaos GL’in çağrısıyla 9-10 Martta feministler ve LGBT aktivistler olarak bir araya geldik. Bu bir araya gelmeler devam etsin ve farklı alanlara da taşsın diye hepimiz ortaklaştık. "Aynı yolun yolcusuyuz ve aynı şey için mücadele ediyoruz" demek için söyleşi dizimize “Yoldaş söyleşiler” dedik. Yoldaş söyleşimizin ikinci konuğu şiddetsizlik antrenörü Hilal Demir.
 
Söyleşi dizimize yolu feminizm ve LGBT mücadelesiyle kesişen herkes katılabilir. Yanıtlarınızı dergi@kaosgl.orgadresine gönderebilirsiniz.
 
Feminizmin kavramsal sınırlarını çizerken LGBT bireyler bu sınırların neresine düşüyor?
LGBT bireylerin belki de en yakın durduğu sosyal hareket feminist hareket oldu dünyada. Toplumsal cinsiyet rolleri ve kimlik politikaları arasındaki derin bağ iki hareketi birbirine yakın kılıyor ama pratikte bu iki hareketin yeterince etkili ortak hareket alanları yarattığından bahsedemeyiz. LGBT bireylerin görünürlük ve kendi politik mücadele hatlarını belirledikten sonra ne kadar feminizme dahil olmak isteyebileceklerini de tanımlama imkanı doğuyor.. Sanırım şu anda biz bu aşamadayız.
 
Kadın-erkek ikiliğine dayalı egemen feminist söylem içinde LGBT bireyleri konumlandırmanın bir yolu var mıdır? Yoksa bu ikiliği aşmak mı gerekir?
Bence bu ikiliği aşmak gerekir. Bu sonuca varmama yol açan bir örnek vermek isterim. Ben şiddetsizlik antrenörüyüm ve Paraguay da Latin Amerikalı katılımcılarla gerçekleştirdiğimiz bir antrenmanda toplumsal cinsiyet işlemek istediğimiz bir konuydu. Bugüne kadar toplumsal cinsiyet konusunu işleyen şiddetsizlik egzersizleri bu ikili yaklaşım üzerine inşa edilmişti ve elimizde farklı bir yaklaşım içeren egzersiz yoktu çünkü şiddetsizlik de bu ikili yaklaşımı henüz sorgulamaya başlamıştı. Sunduğumuz egzersizde bir kadın grubu ve bir erkek grubu kurmak gerekiyordu oysa ki grubumuzda transeksüeller ve queer aktivistler vardır ve tabii ki onlar bu ikili ayrıma dahil olmayı reddettiler. Şaşırmadım çünkü benim için de aynı hız geçerliydi. Daha sonra kadın, erkek ve "misfits" (kendini bu iki grupta tanımlamayanlar) grubunu oluşturduk ve sonuç gerçekten etkileyiciydi. Bu tür ikili ayrımlar artık günümüzde bizleri yeterince kapsayamıyor ve dahası ayrımcılığa uğramış hissettiriyor. Ve sonuç olarak anladık ki hem şiddetsiz antrenörler olarak hem de aktivistler olarak bu konuya acilen eğilip yeni bir yaklaşım geliştirmek gerekiyor.
 
Feminist hareketin amacı sadece kadınlara yönelik hak temelli siyaset mi üretmektir? Yoksa dönüştürücü bir cinsiyet politikası mı amaçlanır?
Herkesin feminizm anlayışı farklılaşıyor ve feminist hareketin benim için derdi cinsiyet politikası olmalı. Bugüne kadar bulunduğum feminist çalışmalarda hep söylediğim bir şey vardı. Kadınlar kendi sorunlarını iyi biliyorlar ve bu sorunları değiştirmek, dönüştürmek için çalışıyorlar ama aynı zamanda erkek egemen sistemde erkeklerin payına düşen değişimi kadınlar tek başların yaratamaz ve erkekler, kendini erkek hissedenler cinsiyet politikaları, kendi problemleri üzerine aktif politika üretmeliler. Aynı durum cinsiyet politikası için LGBT bireyler için geçerli.
 
Bu amaç bağlamında LGBT bireyleri bu hareketin neresinde görebiliriz?
LGBT birey olmak toplumsal cinsiyet rollerinden muaf olduğumuz anlamına gelmez. Hepimiz bu sistemin bir parçasıyız ve her birimizin hem bireysel hem de kimliklerimizden dolayı bu sisteme bulunduğu katkılar var. Bunları bulup çıkarmak dönüştürmek hepimizin derdi olmalı diye düşünüyorum.
 
Feminist metodoloji yapı eleştirisine mi yoksa kişisel deneyimlere mi dayanmalıdır? Bu bağlamda farklı deneyimlere sahip LGBT bireyler ve kadınlar ortak bir yapı eleştirisinde, mesela ataerkillik ve muhafazakârlık karşıtlığında buluşabilirler mi?
Evet buluşabilirler. Feminist metodoloji her iki yöntemi de uyguladı. Benim için hepimizin altında buluştuğu büyük çatı militarizm. Militarist değerler hayatlarımız biçimlendiriliyor, aracı olan ataerkillik, ayrımcılık bu sistemi devam ettirmek için bizlere uygulanıyor. Dediğim gibi sadece LGBT bireyler ve kadınlar değil her bir birey bu çatı altında buluşup bu sistemi besleyen farklı sütunları zayıflatmaya dar çalışabilir.
 
Farklı ayrımcılık deneyimlerine sahip gruplar farklı örgütlenmeler mi oluşturmalıdır? Bu farklı deneyimler ortak bir düzlemde mücadele etmeye engel midir?
Farklı örgütlenmeler oluşturulabilir. Ve birçok grubun olması bence engel değildir ama bir arada olmaya ve hareket etmeye dair istekli olmak gerekir. Farklı gruplar konunun farklı yerlerine odaklanabilir. Birbirinin çalışmasından haberdar olan ve birbirini destekleyen bir tarz geliştirmek gerekir. Hatta gerektiğinde bu gruplar bir araya gelip ortak bir strateji planlaması yapabilirler.
 
LGBT hareketi aynı zamanda feminist bir harekettir demek mümkün mü?
Benim için mümkündür, çünkü LGBT hareketi cinsel kimlikler tarafından sınırları çizilse de cinsiyet kimliklerini dert edindiğinden bu tarafıyla feministtir.
 
Kimlik temelli bir politikanın kendi içine kapanması bir çeşit muhafazakârlık mıdır size göre?
Muhafazakârlık olarak tanımlayamam ama engelleri aşamadığını söyleyebilirim. Belki homofobi, belki eksik analiz, belki etkisiz eylemlilik gibi birçok etken buna neden olabilir. Bu soruda bir şeye vurgu yapmak isterim, kimlik temelli bir hareket kendi içine kapanmamalı ama kimlik temelli bir politika nerede üretildiğine göre içine kapanabilir. 
 
LGBT hareketinin 2000’lerdeki yükselişi, 20-30 yıllık bir tarihselliğe ve birikime sahip olan feminizm içindeki verili söylemlerde bir sarsıntı yaratmayı başarabildi mi sizce?
Bence yarattı. Örneğin Queer kavramı hepimiz için yeni bir açılım oldu. Ve feminizm de tanımlamalarında bunu dikkate almaya başladı çünkü günümüzde sadece kadın hakları temelli bir yaklaşımla yani daha önce bahsettiğim üzere tek bir grubun sorunlarına çözüm arayarak var olamayacak gibi.
 
Resmi siyasetin sınırlarının dışına taşan bir sivil toplum mücadelesi içinde feministler ve LGBT bireylerin ortak hareket etmesi bir zorunluluk mudur?
Bence zorunluluk olacak. Şu anda her bir hareket kendine yöneltilmiş tehlikelerle mücadele ediyor ve ortak politika üretmeye yeterince zaman yok. Lakin bu şekilde resmi politikalarda değişim yaratamıyoruz. Sosyal hareketler yeri geldiğinde güçlerini birleştirerek resmi siyaseti tavır almaya zorlamalılar ve sanırım şu andaki resmi politikalarla olanlara baktığımda bu günün bizler için de geleceğini düşünüyorum.
 
LGBT ve feminist hareket Türkiye’deki hızlı muhafazakârlaşma karşısında alternatif bir dayanışma biçimi geliştirilmeli midir? Öyleyse bu nasıl olur?
Bence kesinlikle geliştirmelidir. Yukarıdaki soruda bahsettiğim üzere her gün yeni bir sorunla karşılaşıyoruz ve her bir hareket tek başına bunlara yetişemiyor. Sorunun kaynağına dönük ortak bir hareketliliğe gidilmeli. Bugünlerde üzerinde çalıştığım bir konu sosyal hareketler için stratejiler ve etkili araçlar. Şiddetsizlik antrenörü olarak bu araçları çok önemli buluyorum. Türkiye topraklarındaki sosyal hareketlerin önemli bir sorunu var, o da yeterince iyi bir strateji kurmadan hareket etmek. Sadece tepkisel eylem vermeye gücümüz yetiyor ve elimizdeki gücü iyi organize etmeden harcadığımızda bir gün yılgınlık yaşayacağız. Bunun önüne geçmek için hem hareketler kendi içinde bir araya gelip uzun vadeli bir hareket eylem planı hazırlamalı hem de sosyal hareketlerden aktivistler olarak bir araya gelip kendi hareketlerimizin dinamiklerini paylaşarak birlikte nasıl hareket edebileceğimiz üzerine çalışmalıyız. İnanıyorum bu şekilde hem dayanışma hem birlikte hareket etme ihtiyaçlarını örgütlü bir biçimde gerçekleştirebiliriz.
 
LGBT ve feminist hareketin ortak bir mücadele yürütebileceği alanlar nelerdir? Biraraya gelip konuşma ve tartışmanın ötesinde ne gibi kanallar açılabilir?
LGBT ve feminist hareketin ortaklaştığı noktalardan biri güç, iktidar, diğeri militarizm. İki hareketten aktivistlerle mesela bu iki konuya dair bir strateji geliştirme antrenmanı yapılabilir. Bir amaç belirleyip bu amaca giden yola dair kurulan stratejilerle her iki hareket gerek kendi alanlarında gerek ortaklaşa bir eylem planı çıkarabilir. Yol alındığında değerlendirmeler ve stratejiyi gözden geçirmeye, yeni ihtiyaçlara cevap verme yolları üzerinde çalışılabilir. Bilmiyorum çok mu teknik oldu yazdıklarım?
 
Hepimize kolay gelsin diyorum!
 
Hilal Demir
Hilal Demir 1979'da Türkiye'de doğdu. 2000 ile 2006 yılları arasında İzmir 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde heykel üzerine lisans ve yüksek lisans derecelerini tamamladı.
Öğrencilik yıllarında metal işleme ve karışık ortam gibi çeşitli heykel tekniklerini kullandı.
Genel olarak metale odaklansa da yüksek lisans programı sırasında heykel ve illüzyon gibi kavramları da araştırdı.
Halihazırda 2008 yazından beri yaşadığı İspanya'nın Barselona kentinde sanatı üzerine çalışıyor. Şiddet karşıtı bir politik aktivist olarak gelecek projeleri için sanatta politik ifadeleri araştırıyor.
 
 

Etiketler: kadın
İstihdam