31/01/2020 | Yazar: Ali Erol

LGBTİ+’lara selamı esirgemeyen, en azından homofobik nefret söyleminden medet ummayan pozitif “köşe”ler…

“Eşcinsellerin baskı gördüğü bir ülkede demokrasi geride kalır…” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Gökkuşağının hakkını veren, LGBTİ+’lara selamı esirgemeyen, en azından homofobik nefret söyleminden medet ummayan pozitif “köşe”lere göz atmaya devam ediyoruz…

İşte, “köşe”lerinde cinsel çeşitliliğe, cinsel yönelimlere, cinsiyet kimliklerine, LGBTİ+’lara (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks) kısacası gökkuşağına yer açan gazete yazılarından sizler için okuduklarımız… 

LGBTİ+’ler için Ocak ayının ikinci yarısından pozitif köşeler: Gazete Vitamin, Burcu Erdal; Posta, Oral Çalışlar; Bizim Darıca, Ezgi Theriault; Hürriyet, Ertuğrul Özkök; Agos, Baskın Oran… 

Gazete Vitamin, Burcu Erdal: “İnsanı, önce erkek olarak anlatan ifadeler, cinsiyetçiliği besleyen kavramlardır”

Gazete Vitamin’den Burcu Erdal, “Son zamanlarda çok duyduğunuz cinsiyetçiliğin ne olduğunu biliyor musunuz?” sorusuyla açıyor “Hiç bilinmeyen yanlış” başlıklı köşe yazısını.

“Cinsiyetçilik en basit haliyle, bir cinsiyetin diğerinden üstün olduğunu savunan ideolojidir” cevabıyla köşe yazısına devam ediyor Gazete Vitamin’den Burcu Erdal: “Bunu görüş ya da ideoloji olarak kabul etmemeniz sizin cinsiyetçi olmadığınız anlamına gelmiyor. Kadını erkekle eşit gördüğünüzü ifade etseniz bile pratikte bunu sağlayamıyorsanız "cinsiyetçi değilim" demeniz anlamsız olacaktır.”

“İnsan türünü, temel olarak üstün görülen cinsel kimlik üzerinden tanımlamak, cinsiyetçiliktir. İnsanoğlu, bilim adamı, adam (iyi doğru) gibi, iş adamı, balık adam, adam akıllı gibi ibareler cinsiyetçi toplumun ürettiği ve sürdürdüğü kullanımlardır. İnsanı, önce erkek olarak anlatan tüm bu ifadeler, cinsiyetçiliği besleyen kavramlardır.”

Posta, Oral Çalışlar: “Kadınların şiddete uğradığı, eşcinsellerin baskı gördüğü bir ülkede demokrasi geride kalır…”

Posta gazetesinden Oral Çalışlar, “Mor Çatı’ya ‘Mor Çete’ diyenler...” başlıklı köşe yazısına, İstanbul Sözleşmesi ve Mor Çatı’ya karşı yürütülen cinsiyetçi ve homofobik nefret kampanyasının, “24 sene önce eşcinsellere yönelik saldırı çağrıları yapılınca 16 Ekim 1996 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki köşemde bu fanatizme dikkat çeken bir yazı yazmıştım” hatırlatmasıyla başlıyor.

Posta’dan Oral Çalışlar, “Eşcinsel değilsen bayrak as.” başlıklı eski yazısından bir alıntı aktarıyor: “Bir toplumun gelişmişliğinin en önemli ölçülerinden birisi kendisinden farklı olana gösterdiği hoşgörü. Bu, inanç, milliyet, mezhep veya cinsel tercih farklılığı olabilir. Eşcinsellik de toplum içinde bir farklılığı ifade ediyor.”

Posta köşe yazarı Çalışlar, “Mor Çatı’ya ‘Mor Çete’ diyenler…” başlıklı yazısını şölte bitiriyor: “Kadın haklarının, eşcinsellere yönelik düşmanlıkla mücadelenin demokrasiyle birlikte ilerlediğini, dünyadaki deneyimlerden biliyoruz. Kadınların şiddete uğradığı, eşcinsellerin baskı gördüğü bir ülkenin, demokrasi ölçütlerinin de aynı şekilde gerilerde kaldığını yaşadığımız gerçeklerden biliyoruz.”

Bizim Darıca, Ezgi Theriault: İşe alımda ayrımcılık yasağına cinsel yönelim de dahil!

Bizim Darıca gazetesinden Ezgi Theriault, “Kopyasız toplum” başlıklı köşe yazısında, Türkiye ile Kanada’yı karşılaştırması yaparken, çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığı yasağını da sıralıyor:

“Bir eleman işe alınırken asla yaş, medeni durum, din, ırk, cinsel tercih gibi sorular sorulamıyor. Sorulduğu veya işe alımda bu faktörlerden birinin de değerlendirildiği ortaya çıkarsa bu ayrımcılığa giriyor ve ilgili firma ayrımcılığa uğrayan kişiye yüksek tazminatlar ödüyor. Cezalar o kadar ağır ki, kimse sistemin dışında davranmaya cesaret edemiyor.”

Hürriyet, Ertuğrul Özkök: “Hayatımın ilk LGBT yol filmini seyrettim”

Hürriyet gazetesinden Ertuğrul Özkök, köşe yazısında değindiği “Anti-Easy Rider Bir LGBT Yol Filmi” başlıklı bölümde, “hayatımın ilk LGBT yol filmini seyrettim” diyerek, Netflix dizisi “AJ and the Queen” seyrini paylaştı.

Özkök, “Bu arada Akif Beki’ye de tavsiye ederim” dediği diziyle ilgili, “Çok insani bir film... Küçük olaylar, küçük tutkular dayanışmalar... Her şey dozunda...” diye yazdı ve ekledi: “Uyarayım filmin kahramanı bir LGBT kişiliği ama öyle onu çok rahatsız edecek sevişme sahneleri yok.”

Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök, “Filmin en ilginç yanı şu” diye devam ediyor: “Toplumun LGBT üyeleri ile öteki kesimi arasında bir düşmanlık görmüyorsunuz. Tam aksine barışçı bir arada yaşama iklimi anlatılıyor. En straight karakterler bile çok insani... Homofobik kişilikler yok. Müzikler, danslar, abartılı drag queen kıyafetleri zaman zaman operanın sınırlarından dönen çok güzel bir kimya yaratmış. Yani 1969 yılında seyrettiğimiz “Easy Rider” filmindeki faşist, yabancı düşmanı ve homofobik Amerika’nın dışında güzel bir ütopya kasabası yaratmış film.” 

Agos, Baskın Oran: Homofobik nefret söylemine ifade özgürlüğü güvencesi!

Agos gazetesinden Baskın Oran, “Son ayın zaytungsal haberleri” başlıklı köşe yazısında hazırladığı “İster inan ister inanma” listesine, LGBTİ+’ler açısından olumsuz bir hukuki gelişmeyi de aldı:

“Yeni Akit’in LGBTİ’ler için “onursuz ibneler” diye yazmasına, Küçükçekmece Savcılığı ifade özgürlüğü gerekçesiyle takipsizlik verdi.”

LGBTİ+’lara selamı esirgemeyen, en azından homofobik nefret söyleminden medet ummayan “köşe”leri okumaya devam edeceğiz: “Hep kahır, hep kahır, hep kahır, hep kahır” nereye kadar…

 

 


Etiketler: medya
nefret