17/06/2020 | Yazar: Defne Güzel

Bu dizinin sonu gelmiş olsa da HIV’e dair hak temelli söylemlerin, deneyimlerin ve deneyimlerin oluşturduğu perspektiflerin sonu gelmeyecek. Hatta daha yeni başlıyoruz.

AIDS’li İğne: Her yolculuğun sonu, yolun sonu demek değildir Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

HIV meselesi gündemleşti. HIV’e dair birçok argüman, birçok söz, birçok doğru veya yanlış bilgi üretildi. HIV meselesinde HIV ile yaşayanların merkez olduğuna dair sözler söylendi. Bu sözler tepki aldı. HIV’in bilinen hali, bakılmak istenen tarafı, doksanlardan bu yana söylenegelmiş sağlık bilgileri güncel HIV bilgisini bastırmak için kullanıldı. Bir şeyler beni rahatsız etti. Belleğe yeni sözler, yeni politikalar atmak istedim. Bu yüzden arkadaşım AIDS’li İğne ile bir yola koyuldum ve on üç “AIDS’li İğne” adlı yazı dizisini oluşturdum.

İlk durağım yazı dizisinin adı olan, bir korkutma aracı olan, bir mit haline gelmiş AIDS’li iğneydi. AIDS’li iğne bu coğrafyada ötekileri daha da ötekileştirmek için doksanlardan beri kullanılan bir maşaydı. Bu maşayı teşhir etmek, bu maşanın nelere sebebiyet verdiğini anlamaya çalışmak, anlatmaya çalışmak istedim. AIDS’li iğne yazı dizimin adına da ilham kaynağı oldu.

Muhtar Çokar yazı dizimin ilk konuğu oldu. Muhtar ile seksenlerden bu yana HIV’in Türkiye’deki seyrini konuştuk. Muhtar çok dikkat çekici bir noktaya değindi. Kendisi bir hekim olarak sağlık politikalarını yaygınlaştırıyor iken yolun devamında nasıl ister istemez bir hak savunucusuna dönüştüğünü anlattı. Muhtar’ın anlattıkları ve yaşadıkları yazı dizisi boyunca hem bana güç verdi hem de bu yazı dizisinin nasıl şekilleneceğini belirledi.

Üçüncü olarak Pozitif-İz Derneği’nin aktivistlerinden Yasin ile konuştum. Yasin uzun zamandır HIV alanında çalışan bir aktivist olarak Pozitif-İz’in hikayesini, HIV ile yaşayanların uğradığı hak ihlallerini ve gündemi hangi açıdan değerlendirdiğini samimiyetle anlattı. İyi ki anlattı çünkü pozitif dernekler dediğimiz HIV çalışan dernekler var ve bu dernekler HIV ile yaşayanların uğradığı hak ihlalleri ile mücadele ediyorlar.

HIV ile yaşayanlar çoğunlukla açılmıyorlar yahut açılamıyorlar. Bu durumun ise birçok sebebi var. Bir yandan HIV statüsünün rıza dışında ifşa edilmesi, çalışma hakkının gasp edilmesi söz konusu. Bu yüzden HIV ile yaşayan ve çalışma hakkı gasp edilen Alp ile onun hikayesine yoğunlaştığım bir söyleşi gerçekleştirdim.

Yazı dizisine bir ara vermeden önce bu yazı dizisinde en çok yapmak istediğim şeyi yapabilme fırsatını yakaladım. Bir avukat ve aktivist olan Hatice Demir ile röportaj gerçekleştirdim. Günümüzdeki HIV tartışmalarında HIV ile yaşayanların karşısına mesnetsizce hukuki bilgiler çıkarılıyor, HIV ile yaşayanlar TCK ile korkutuluyor. Bu yüzden Hatice Demir ile gerçekleştirdiğim söyleşi bütün bu yargıları yıkan, HIV meselesine dair hukuki bir söz üretilmeden önce dönüp bakılması gereken kaynak bir yazı halini aldı.

Bir noktada bu yazı dizisine bir ara verme ihtiyacı hissettim. Çünkü işittiklerimi, yazdıklarımı düşünmek istedim. Düşündükçe söylemek istediğim şeyler olduğunu fark ettim. Söylemek istediğim şeyleri kısaca, özetle, açıklama yapmaksızın, bir özne olarak söyleme ihtiyacı hissettim. Bu yüzden seksenli yıllardan ilham alarak “Şov Devam Etmeli” adlı yazıyı yazdım. Şov Devam Etmeli, HIV ile yaşayan biri olarak tamamen benimle ilgili, benim taleplerimle ilgili bir yazı oldu. Bu taleplerim ve meramım ölümsüzleşsin istedim.

Aranın ardından yine benim gibi açık kimlikli bir aktivist olan Yunus Emre ile röportaj gerçekleştirdim. Emre ile gerçekleştirdiğim söyleşi zaten hep yapmak istediğim bir söyleşiydi. Bu söyleşiyi tamamen kendimle yapıyormuşum, aynaya karşı yapıyormuşum gibi hissettim. Emre benim içimdeki ukteleri söyledi, benim düşüncelerimi pekiştirdi. Ayrıca bir özne olarak neden örgütlenemediğini, alandaki sorunları paylaştı.

Yazı dizimin bir sonraki durağında ise ev arkadaşım, hayat arkadaşım, bir LGBTİ+ ve HIV aktivisti olan Semih Özkarakaş ile buluştum. Semih HIV ile yaşayan birinin yakını ve meseleye dair söz üreten bir aktivist olarak HIV meselesini değerlendirdi. Semih’in anlattıkları bütün HIV ile yaşayanların yakınlarının okuması gereken bir kaynak niteliğini aldı.

Biliyorsunuz Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği kuyuya bir taş attı. Benim bu yazı dizisini oluşturma hevesimi, güncel HIV bilgisini ve deneyimleri yaygınlaştırma hevesimi oluşturdu. Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği “Statümü Paylaşmak Zorunda Değilim” dedi ve akabinde bir sürü tartışma vuku buldu. CŞMD politik bir söz söylüyordu ve bu sözü irdelemezsem olmazdı.

Sonraki üç yazıyı LGBTİ+ örgütlerinin HIV meselesinde nerede olduklarını araştırarak oluşturdum. HIV ortaya çıktığından beri HIV alanı ile LGBTİ+ alanı bir dayanışma içerisinde oldu. Gerçekten hala böyle olup olmadığını görmek, bilmek, yeniden şahit olmak istedim. Bu üç yazı boyunca Kaos GL, Lambdaİstanbul, HEVİ, BİZ Antalya, 17 Mayıs, LİSTAG, Kuir Kıbrıs, Pembe Hayat, Muamma ve Özgür Renkler örgütlerine HIV meselesini örgütlerinin neresine koyduklarını sordum ve her birinden çok güçlendirici cevaplar aldım.

Şimdi buradayım. On iki harika söyleşi ve yazıdan sonra bu dosyayı değerlendirdiğim, bu dosyayı kapattığım yazıdayım. İlk yazımda bir yolculuğa çıktığımı söylemiştim. AIDS’li İğne benim için çokça öğrendiğim, çokça eğlendiğim bir yolculuktu. İçimi rahatlatmak, başkalarını dinlemek, başkalarının sözlerini ölümsüzleştirmek, meseleye herkesin gözünden bakmak/bakabilmek için çıktığım bu serüveni içim çok rahat bitiriyorum. Söyleşi gerçekleştirdiğim herkesten çok değerli şeyler öğrendim. Bir sürü yeni arkadaş edindim. Bu yüzden yazı dizisinde emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.

AIDS’li İğne yazı dizisinin başında iğne avukatlara, hekimlere, sivil toplum kuruluşlarına, arkadaşlarına, bana, sana, devlete batacak demiştim. Gerçekten de bu dosyanın sonunda bunu elimden geldiğince başarabildiğimi görüyorum. Bu dosya ile ilgili temennim HIV hakkında konuşulacağı, fikir üretileceği zaman okuyan herkesin açıp bakabileceği, meseleyi başka başka gözlerden de görüp değerlendirebileceği bir seri, bir kaynak, bir literatür halini alması.

Bu dizinin sonu gelmiş olsa da HIV’e dair hak temelli söylemlerin, deneyimlerin ve deneyimlerin oluşturduğu perspektiflerin sonu gelmeyecek. Hatta daha yeni başlıyoruz. AIDS’li İğneyi okuduğunuz ve değerlendirdiğiniz için çok teşekkür ederim.


Video Haber İkon  İlgili Video:


Etiketler: insan hakları, sağlık, sağlık hakkı
nefret