05/03/2020 | Yazar: Ali Erol

Şubat’ın ikinci yarısından LGBTİ+’lar için pozitif “köşe”ler, Yurt ve Cumhuriyet yazarlarından…

“Taksim ve diğer meydanlarımız kimliklerini geri istiyor!” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Gökkuşağının hakkını veren, LGBTİ+’lara selamı esirgemeyen, en azından homofobik nefret söyleminden medet ummayan pozitif “köşe”lere göz atmaya devam ediyoruz…

Şubat ayının ikinci yarısından, “köşe”lerinde cinsel çeşitliliğe, cinsel yönelimlere, cinsiyet kimliklerine, LGBTİ+’lara (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks) kısacası gökkuşağına yer açan gazete yazılarından işte sizler için okuduklarımız…

Yurt, Adnan Tetikol: “Taksim ve diğer meydanlarımız kimliklerini geri istiyor!”

Yurt gazetesinden Adnan Tetikol, “Meğer, Taksim Meydanı Korunuyormuş!” başlıklı yazısında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Taksim’de açtığı “Kavuşma Durağı” sergi platformunu köşesine taşıdı.

Yurt gazetesi köşe yazarı Tetikol, Kültür Bakanlığı’na bağlı İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun “Kavuşma Durağı’nın Taksim Meydanı’nın mimari yapısına uygun olmadığı gerekçesi ile kaldırılmasına” karar vermesini “meğer Taksim korunuyormuş!” eleştirisiyle karşılıyor.

“Taksim ve diğer meydanlarımız sahip oldukları kimliklerini geri istiyorlar!” diyen Yurt gazetesi köşe yazarı, devam ediyor: “Gezi Parkı hala var ancak Taksim Meydanı ile Gezi Parkı arasında polis barikatları, çevik kuvvet birlikleri ve TOMA’lar ile örülen bariyer; meydan ile park arasında psikolojik bir set çekerek parkın işlevini yerine getirmesine büyük ölçüde engel olmakta…”

Sökülen platformdan “İstanbul’un Kalbi: Taksim” tarihi sergisini de aktaran Yurt gazetesi yazarı Tetikol, sergiden “LGBT Onur Yürüyüşleri”ni de anıyor.

İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü en son Taksim yerine Bakırköy talep edildiği halde İstanbul Valiliği’nce gene yasaklanmıştı. 

Cumhuriyet, Enver Aysever: “Cinsel yönelimi farklı birine niye katlanamaz?”

Şubat ayının ikinci yarısından gökkuşağını gözeten, LGBTİ+’lara selamı esirgemeyen Cumhuriyet gazetesinden iki köşe yazısı ile devam edelim…

Cumhuriyet’ten Enver Aysever, “Azgelişmiş…” başlıklı köşe yazısında, “Mezhepsel, dinsel, ırksal duygular ilkel dürtülerdir.” diye yazıyor:

“Demokrasi vasatın iktidarını hedefler, kapitalist toplum böyle kurulur. Bu yüzden düzene itiraz eden kimse yalnız kalır. Kapitalizm her duyguyu kullanarak, insanın haysiyeti dahil, alınır satılır olsun ister. İlkel dürtüler harekete geçer.”

“Biz geri kalmış ülkeyiz, hakikat bu. Her alanda vasatı, bayağı olanı tercih ediyoruz.” diye devam eden Cumhuriyet köşe yazarı Aysever, “Cinsel yönelimi farklı birine niye katlanamaz?” sorusunu da ekliyor:

“Birinin kendini kabaca büyük kesime ait hissetmesi sağlanır bu yolla. Yaşamınızda karşılaşma olasılığınız bulunmayan birinden nefret etmenin akılcı tarifi olamaz. Neden bir siyahiye düşman olur kişi? Niye Yahudiyi aşağılar? Hangi gerekçe ile Alevi komşu istemez? Cinsel yönelimi farklı birine niye katlanamaz? Tüm bu sorulara ikna edici yanıt bulmak olanaksızdır. Kapitalizm tüm bunlarla beslenir, destekler. İnsan ne denli düşünmekten uzak olursa o kadar kolay yönlendirilir.”

Cumhuriyet, Mine Söğüt: “Kara liste: Farklı cinsel yönelimleri olduğunu gizlememek”

Cumhuriyet gazetesinden bir diğer köşede, Mine Söğüt, “Bekçiler ve vatandaşlar” başlıklı yazısında, “Kendi idealize ettiği sosyal ve politik değerleri benimsemiş olanlar dışında diğer herkesi varlığına bir tehdit olarak gören...” iktidar yaklaşımını yazdı.

“Ülkenin İçişleri Bakanı, bekçilerin görev ve yetki tanımındaki belirsizliği sanki olağan bir durummuş gibi dile getirdiği sırada, bekçilerden rahatsızlık duyanların vatandaş değil ideolojik gruplar olduğunu söyleyebilecek kadar ileri gidebiliyor.”

Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, “Kendisi gibi düşünmeyen herkesin “kötü” bir “ideolojik” yapıyı temsil ettiğini zanneden bir zihnin gözünde de kara listeye yazılıyorlar.” derken, ekliyor: “Farklı cinsel yönelimleri olduğunu gizlememek.”

LGBTİ+’lara selamı esirgemeyen, en azından homofobik nefret söyleminden medet ummayan “köşe”leri okumaya devam edeceğiz: “Hep kahır, hep kahır, hep kahır, hep kahır” nereye kadar…


Etiketler: medya
nefret