09/06/2020 | Yazar: Ali Erol

LGBTİ+’lara karşı devlet destekli kurumsal homofobik nefretin sosyal medya seyri Mayıs boyunca sürdü…

Nefret söyleminin seyri uzun sürer… Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin Mayıs Ayı İnternet Seyrine sosyal medya ortamlarından nefret söylemleri ile doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden medya organlarından LGBTİ+’lara yönelik cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemlerini derledik.

Medya çalışmaları kapsamında sosyal medya mecrası ile internet medyasını izleyen Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların takibini yaparak kaydını tutuyor.

Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks) varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, nefret söylemi üreten, yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren ifadeler içeren haber ve yorumları aylık dosyalarla ele alıyoruz.

Homofobik nefret söyleminin Mayıs ayı sosyal seyri

Nisan ayının homofobik seyrine damgasını vuran Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın eşcinsellere yönelik sarf ettiği nefret söylemi Mayıs ayında da seyrini sürdürdü.

Devlet destekli kurumsal homofobik nefretin sosyal medyada kampanyaya dönüşmesinin ardından sivil toplumda hükümete yakınlığıyla bilinen Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), twitter hesabından, “Her türlü LGBT hareketinin karşısındayız!” paylaşımı yaptı: “Aileyi, değerlerimizi ve toplum sağlığını korumak için çocuk ve gençlerimizi insan onuruna yakışmayacak, gayriahlaki oluşumlardan uzak tutma görevini üstlenen STK'lardan biri olarak TURAP’ın önerilerinin hayata geçirilmesi için çalışacağız”

KADEM’in, “TURAP’ın önerileri” dediği ise hükümeti destekleyen muhafazakâr stk’lardan oluşan ve kendini “Türkiye Aile Platformu” olarak adlandıran gongo’ların “21 farklı şehirden 122 STK imzaladı” denilen cinsiyetçi ve homofobik nefret açıklaması: “TURAP LGBT Konusunda Aile kurumunu güçlendirmek için STK’lar, eşcinselliğin insan sağlığı açısından değil, toplum sağlığı üzerinde oluşturduğu hasarların bilinciyle, kamusal alanda ve aile düzeyinde önlemler alınması gerektiğini düşünmektedir.”

Kamu televizyonu TRT 1’de yayınlanan “Doğrusu Ne” programında LGBTİ+’lar hedef alındı. Programda Diyanet’in cinsiyetçi ve homofobik nefret hutbesinin ardından yaşananlar ele alınırken LGBTİ+’lar şu ifadelerle hedef gösterildi: “Her türlü gayrı meşru cinsel ilişki”.

TRT 1’in Mayıs ayında cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemine aracı olduğu bir diğer program ise “Ramazan Sevinci” oldu. Programa katılan emekli İstanbul Başvaizi Mustafa Akgül’ün İstanbul Sözleşmesi'ni eleştirme aracı olarak Diyanet gibi gene cinsel yönelimlerden biri olan eşcinsel varoluşuna karşı nefret söylemi üretti: “Zinanın suç olmaktan çıkarılması ve eşcinselliğin normal kabul edilmesi, bu bir insan hakkıdır veya insan tercihidir diye normal ilan edilmesi bardağı taşırmıştır."

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın, Cuma hutbesinde eşcinselliğe karşı sözlerinin ardından devlet destekli kurumsal homofobik nefret seyrine A Haber yayını ile AKP Konya Milletvekili Ahmet Sorgun ve MHP Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan da dahil oldular. “Yeni Tehlike: Feminizm ve Eşcinsellik! Kimler Destek Veriyor? / A Haber” başlıklı yayında AKP’li ve MHP’li vekillerin ayrımcı, nefret söylemlerinden ifadeler: “Sapkın, hastalıklı tarz birilerinin özel hayatı ise, bunu neden kamusallaştırıyorsunuz?”, “Tabi ki eşcinsellik çok tartışılacak bir konu. Anal ilişki cinsel yolla buluşan hastalıkların en sık olduğu durumdur. Sorun şu ki, alenileştiriliyor.”

Diyanet, Temmuz 2019’da gene Prof. Dr. Ali Erbaş’ın 8. Yurtdışı Din Hizmetleri Konferansı’nda sarf ettiği homofobik nefret söylemiyle yetinmeyerek, ülke genelindeki camilerde okuttuğu nefret ve ayrımcılık dolu ifadelerden oluşan hutbe ile LGBTİ’leri hedef gösterdiğinde, “fıtrata, yaratılışa aykırı bir sapkınlıktır” açıklamasıyla sahneye çıkan AKP Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif Yılmaz, meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada “LGBT sapkınlığıyla oynanmak istenen oyunu, bu tür sapıklıklarla aile mefhumuna verilen zararı bir bir” bir kez daha anlattı!

Koronavirüs salgını nedeniyle herkes herkesi “EvdeKal”maya çağırır, hükümet belli yaş aralığındaki vatandaşlara evden çıkmayı yasaklarken, sosyal medyada en son “korona” vesile edilen “YallahHollandaya” başlıklı homofobik nefret kampanyasının geleneksel cinsiyetçi, ırkçı ve homofobik nefret söylemlerinin seyri de Mayıs ayına yansıdı.

BBC Türkçe’nin, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın eşcinsellikle ilgili hutbesinin Hollanda'dan aktardığı “Kabul edilemez bir nefret söylemi körükleniyor” twitter paylaşımı, sosyal medya kullanıcıları tarafından aynı zamanda söz konusu nefret söyleminin yeniden üretimi ile karşılandı.

Gazeteci Mustafa Akyol ise twitter hesabından, “20 yıl önce başörtüleriyle kamusal alanda görülmelerine izin verilmeyen, kendilerine, "Yallah Arabistan'a" denen, bu haksızlık karşısında da haklarını hararetle savunduğumuz kimi vatandaşlar, şimdi de başka vatandaşlara YallahHollandaya demeye başlamışlar.” paylaşımında bulundu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Haber Global’de “Jülide Ateş’le 40” programında yöneltilen “Eşcinsel evlilikleri onaylıyor musunuz” sorusuna verdiği cevap sadece twitter takipçileri tarafından değil hükümete yakın medya organlarınca da homofobik nefret ile karşılandı.

“İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'dan eşcinsel evlilik açıklaması: Toplumumuz henüz hazır değil” açıklamasını, haber7 sitesi, “Ekrem İmamoğlu'ndan 'eşcinsel evlilikle' ilgili skandal açıklama” başlıklı video-haber ile verdi.

Takvim, “CHP'li Ekrem İmamoğlu'ndan skandal açıklama: Eşcinsel evliliğe dünden hazırmış!” paylaşımı ile aktarırken, AHaber ile HaberVakti ise aynı metni aynı başlıkla verdiler: “CHP'li Ekrem İmamoğlu'ndan eşcinsel evlilikler hakkında skandal sözler”

Euronews Türkçe’nin “Kosta Rika eşcinsel evliliği tanıyan ilk Orta Amerika ülkesi oldu” haber paylaşımı twitter takipçileri tarafından “Allah korusun”dan “Eşcinsellerin öldürülmesi gerek”e varan homofobik nefret söylemleri ile karşılandı. Euronews’in “Eşcinsellik hangi ülkelerde yasak, hangi ülkeler eşcinsel evliliğe izin veriyor?” twitter paylaşımı, DW Türkçe’nin “Kosta Rika, eşcinsellerin evlenmesini yasal hâle getiren ilk Orta Amerika ülkesi oldu” twitter paylaşımı da aynı şekilde ırkçı, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemleri ile karşılandı.

Homofobik nefret söylemiyle bendini aşan Mayıs “köşe”leri

Mayıs ayının ilk haftasından homofobik nefret “köşe”leri Hürriyet, Yeni Şafak, Sabah, Diriliş Postası, Akşam, Türkiye, Millî Gazete, Milat, Yeni Asya ve Aydınlık yazarlarından: “Muhafazakâr “köşe”ler, mahremiyetinize karışmıyoruz, eşitlik talebiyle toplumsallaşmayın diyor!”

Mayıs’ın ikinci haftasından homofobik nefret “köşe”leri Millî Gazete yazarlarından: Millî Gazete “köşe”leri ürettikleri nefretin ayrımcılık suçu olduğunu biliyor!”

Mayıs’ın üçüncü haftasından homofobik nefret “köşe”leri Doğru Haber ve Yeni Şafak yazarlarından: “Milli-Manevi” itiraz İstanbul Sözleşmesi ile yetinmiyor, Medeni Kanun’u da istiyor!”

Mayıs’ın son haftasından homofobik nefret “köşe”leri Millî Gazete, Sabah, Akit yazarlarından: “Muhafazakâr “köşe”ler, heteroseksüelliğin de “yönelim” olduğunu biliyor ama “cinsel yönelim” legal güvenceye alınmasın istiyor!”

Akit’in Mayıs ayı nefret seyri

Kaos GL, medya çalışmaları kapsamında, cinsiyetçi, transfobik, homofobik nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik yayın organlarından Akit’in Mayıs ayı listesini hazırladı.

Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın “yaygın medya organı” halini almış olan Yeni Akit’in Mayıs ayı listesi, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı dil, cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemleri içeren, hedef gösteren “haber” ve “köşe” yazıları ile birlikte doğrudan LGBTİ+ toplumu ve kurumlarına yönelik saldırıların takibi ve kaydından oluşuyor.

Nefret söylemini doğrudan üreten, yayan, okurlarıyla takipçilerini teşvik eden medya organlarından Akit, iktidarın yaygın medya organı olmasından kaynaklı rahatlıkla ayrımcı dil ve nefrette sınır tanımıyor.

Akit’in Mayıs ayı nefret listesi şu bölümlerden oluşuyor: “LGBTİ+ toplumu ve kurumlarına doğrudan saldırı!”, “İstanbul Sözleşmesi farklı bir yere çekiliyor: LGBT bildiğin f..işedir. Bildiğin i ile başlayan odur”, “Akit’in cinsiyetçi, homofobik nefret siyaseti…”, “Akit’in homofobik nefret siyaseti sınırları aşıyor…”, “Akit için fark etmez: Ha “haber” ha “köşe”…”

nefret-soyleminin-seyri-uzun-surer-1

Kaos GL’den aylık nefret söylemi takibi

Kaos GL, sosyal medya ortamları ile internet yayıncılığında cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, homofobik ve transfobik söylem içeren haber ve gelişmeleri takibe alıyor.

Böylece Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların aylık takibini ve irdelemesel kaydını tutuyor.

Ayrımcı, ırkçı, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan ifadelere nefret söylemi denilmektedir. Bir gruba ya da o gruba üyeliği nedeniyle bir kişiye yönelik düşmanlıktan kaynaklanan ve o gruba yönelik düşmanlığı gösteren veya cesaretlendiren ifade biçimleridir. Nefret söylemi, nefret suçuna teşvik ya da eşlik edebileceği için, bu iki kavram birbiriyle bağlantılıdır.

Nefret söylemi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiye kararında, “nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her tür ifade biçimi” olarak tanımlanıyor.

Sosyal Psikolog, Porf. Dr. Melek Göregenli, nefret söyleminin kurulmasında ve yaygınlaştırılmasında en etkili araçlardan birinin medya olduğuna dikkat çekiyor:

“Medya, dünyada ve ülkemizde nefret suçlarına yol açan ayrımcılığı oluşturan ve besleyen kalıpyargıların, önyargıların kısaca nefret söyleminin kurulmasında ve yaygınlaştırılmasında en etkili aracılardan biridir. Medyanın nefret suçları kapsamında ele alınabilecek eylemleri haberleştirme, kullanılan dil ve mağdurları ya da olayı sunma şekli, eylemi meşrulaştırmaya ve suçun altında yatan ayrımcılığı gizlemeye yol açabilir; sıklıkla böyle olmaktadır. Örneğin, Türkiye’de bütünüyle nefret suçları kapsamında görülmesi gereken eşcinsellere, travesti ve transseksüellere yönelik saldırılar, genellikle mağdurların yarattığı tahrik sonucunda oluşan eylemler gibi sunulmaktadır. Açık bir saldırı ve çoğunlukla cinayete varan ya da bizim ülkemizde ancak ölümle sonuçlandığında ‘haber’ değeri taşıyabilen suçlar, mağdurların çıkardıkları ‘olaylar’ sonucunda gerçekleşmiş, ‘doğal’ sonuçlar olarak ele alınmaktadır. Genellikle mağdurlar, faillerin ‘hassasiyetlerine’ dokunur ve cezalarını bulurlar; oysa failin hassasiyetinin tek kaynağı ayrımcılık ideolojileridir. Bu yaklaşım, sadece şiddeti meşrulaştırmakla kalmaz, aynı zamanda kendini ifade etme ve gerçekleştirme hakkının, bir toplumda kimlere ait bir ayrıcalık olduğunu da tarif eder; bu doğrudan herkesin sadece insan olmak bakımından eşit olduğu ön kabulüne dayanan çoğunu bizim de kabul ettiğimiz evrensel hukuk normlarının çiğnenmesi anlamına gelir.”

Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ) terimleri ile tanımlarını, LGBTİ’lere yönelik ayrımcılık ideolojileri ve anlamlarını, insan hakları ve ayrımcılıkla ilgili terimler ve tanımlarını ve daha fazlasını, Kaos GL Derneğince yayınlanmış “LGBTİ Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları” kitapçığında bulabilirsiniz.

Kaos GL Derneği’nin dijital ortamda yayımladığı “Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin İnternet Seyri” başlıklı “2019 Sosyal Medya Raporu” işte burada

Not: Bu dizide, internet ortamı ile sosyal medyadan yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.


Etiketler: medya
nefret